Yeni Stratejik Plan ve Mesleki Eğitim
0

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önümüzdeki dört yıllık stratejik planını kamuoyuyla paylaştı. TDK’ya göre; “strateji, bir kişi ya da kurumun istediklerini gerçekleştirmek için uyguladıkları yöntemlerin tamamı demektir. Bir başka kaynakta ise “önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için tutulan yolların ve uygulanan yöntemlerin tümüdür. Askerlik terimi olarak da “bir savaşta amaca ulaşmak için askeri kuvvetleri uygun bir biçimde kullanma sanat ve bilimidir.”

Bu tanımlardan hareketle bu belgeye bakarak MEB’nın amaçlarını, neler yapmak istediğini, nasıl yapacağını ve yöntemlerini öğrenebiliriz. Öncelikle planlı bu sürecin ilk olmadığını, dört yıllık aralıklarla bu planların uzun bir hazırlık süreci sonunda ortaya çıktığını biliyoruz.

Bu planda; mevcut durum analizi yapılarak, bir önceki 2019–2023 dönemini kapsayan stratejik planın değerlendirilmesi, mevzuat, üst politika belgeleri ve programların analizi yapılmış. Bakanlığın faaliyet alanı, görevleri, hizmet ve ürünleri ortaya konularak paydaşların analizi hazırlanmış. Teşkilat yapısıyla beraber başta ekonomik ve insan kaynakları olarak tüm teknolojik imkânlar ortaya konulmuş. Politik-ekonomik-sosyokültürel-teknolojik-yasal ve ekolojik analiz yaparak fırsatlar-tehditler ile güçlü ve zayıf yönleri açıklayarak tespitlerde bulunularak ihtiyaçlar belirlenmiştir.

stratejik plan

MEB, geçmiş dört yıl içinde yaptıklarında ne kadar başarılı olmuş ve ölçülebilir performans göstergelerine göre hedeflere ne ölçüde ulaşılabilmiştir? Hesap verebilirlik, güvenirlik ve şeffaflık ilkeleriyle her şeyin bu belgede yer almış olması çok önemlidir. MEB ve çalışmaları hakkında bir eleştiri ve yorumda bulunmadan önce bu önemli belgenin okunması gerekir. Planda yer alan bilgilere itiraz edebilmek için ise karşıt bilgi ve verilerle cevap verilmelidir.

Tüm dünyada devletler kurumsal ve planlı yapılardan oluşur. Rotası belli olmayana hiçbir rüzgâr fayda vermez. Devlet olmanın gereği ve yakışanı halkıyla yapmak-varmak istenilenleri paylaşmak ve bu amaç etrafında her bir vatandaşının emeğini katarak sinerji oluşturmaktır. MEB da Türk Milletinin istek ve ihtiyaçlarını dikkate olarak tam da bunu yapmaya çalışmaktadır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün “En önemli ve verimli görevlerimiz, eğitim ve öğretim işleridir. Eğitim ve öğretim işlerinde kesinlikle başarı sağlamak gerekir. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu yolla olur.” Ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “Eğitim, akademik başarı yanında akıl, kalp ve ruh bütünlüğü olan nesiller yetiştirme çabasıdır.” Veciz sözüyle başlayan plan, açık kitap logosunun öğrenciler tarafından oluşturulmuş fotoğrafı içine “İyi insan yetiştirmek” sloganıyla son bulmaktadır.

“İstiklalden istikbale, Türkiye Yüzyılı’nı inşa edecek nesiller yetiştirmek.” Vizyonuyla, “Fırsat eşitliği, Kültürel ve sanatsal duyarlılık, İnsan, toplum, bilim ve çevre duyarlılığı, Din, ahlak ve değerlere bağlılık, Hukuk ve adalet, Katılımcılık ve istişare kültürü, Tarafsızlık, hesap verebilirlik ve şeffaflık, Sorumluluk, Vatanseverlik, Liyakat” temel değerlerimizle, nitelikli eğitim kadromuzla uluslararası standartlardaki programlar çerçevesinde, tüm farklılıkları dikkate alarak bireylerin zihinsel, bedensel, sosyal ve Türkçe dil gelişimini destekleyen, ülkemizin ihtiyaç duyduğu iş gücünü karşılayan, becerileri ölçen yeni bir eğitim sistemi ile millî, manevi ve kültürel değerlerine bağlı, sağlıklı nesiller yetiştirmek” misyonunu yerine getirileceği beyan edilmiştir.

Türkiye yüzyılı hedefine, çok boyutlu bir eğitim iklimi inşa ederek bilgi, ahlak ve değer dünyamız çocuklarımıza aktarılarak ulaşmaya çalışılacağı belirtilmektedir. Bunu yaparken MEB, sahadan ve öğretmenden beslenen, öğretmeni önemseyen ve bunlara göre kendini revize eden teşkilatını dinamik bir yapıya kavuşturmayı temel görev kabul ederek öğretmenlerimizi önemseyen özel atıflar yapılmıştır.

Bu plana genel olarak göz atmakla beraber mesleki ve teknik eğitim özelinde tespitlerimi ve yorum önerilerimi sizlerle paylaşacağım.

Mesleki ve Teknik Eğitim Programı, Ortaöğretim programı içinde alt program olarak yer almakta ve “Öğrencilerin ilgi, yetenek ve kapasiteleri doğrultusunda hayata ve yükseköğretime hazırlanması ve ülkenin sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınmasına katkı sunan öğrencilerin yetiştirilmesi” amacı gütmektedir. “Mesleki ve teknik eğitimde bilimsel, kültürel, sanatsal ve sportif alanlarda en az bir faaliyete katılan öğrenci oranı” performans göstergesiyle belirlenen hedefte iyileştirmeye ihtiyaç duyulduğu tespit edilmiştir. Öğrenciler için söz konusu sosyal etkinliklerin cazibesini artıracak bir yol izlenmeli (ödül, burs vb.) ve öğrencilerin bu faaliyetlere katılımı artırılmalıdır. Mesleki ve teknik eğitim ile sanayi kuruluşlarının yakın iş birliğinden faydalanarak söz konusu sosyal etkinliklere yönelik projeler geliştirilmesinin ihtiyaç olduğu beyan edilmektedir.

Çağın ihtiyaç duyduğu bilgi, beceri ve yetkinlikleri kazandıran, teknolojiyi üreten, tarih bilinci ve bilim aracılığıyla geleceği kurgulayan, nitelikli insan kaynağı yetiştiren, ekonomiye katkı sunan, değerleriyle bireyi hayata hazır kılan, empati ve nezaket kazandıran bir ortaöğretim yapısı ile öğrenciler yetiştirmek ikinci amaç olarak tespit edilmiştir. Bireyin bilgi, beceri ve yetkinliklerini geliştirmek amacıyla bireysel, toplumsal ve istihdam odaklı yeni bir yaklaşımla hayat boyu öğrenme imkânları sunmak üçüncü amaç olarak yer almıştır.

Mesleki ve teknik eğitim alanında eğitim-istihdam-üretim ilişkisi güçlendirilerek ve uluslararası iş birliği ve deneyim paylaşımı teşvik edilerek ve tüm bireylere yönelik günümüz ihtiyaçlarına uygun genel, mesleki ve teknik eğitim kurs programları hazırlanması temel hedef olarak belirlenmiştir.

Bir önceki planda yer alan ve “Mesleki ve teknik eğitim ve hayat boyu öğrenme sistemleri toplumun ihtiyaçlarına ve işgücü piyasası ile bilgi çağının gereklerine uygun biçimde düzenlenecektir” olarak ifade edilen amaç kapsamında yirmi performans göstergesi yer almaktadır. Söz konusu performans göstergelerinin onaltısında %75 ve üzerinde, birinde %50-75 aralığında ve birinde %25-50 aralığında, diğer taraftan, iki performans göstergesinde plan dönemi başlangıç değerlerine göre gerileme olduğu şeklinde performans sergilendiği tespit edilmiştir. MEB, bu tespitine göre meslek ve teknik eğitimde başarılı olduğunu iddia etmektedir.

Plana göre; “Hayat boyu öğrenme stratejileri ile meslekî eğitimlerin artırılması ve ekonomik büyüme ile işsizlik oranının azaltılması amaçlı politikalar oluşturulması, Özellikle meslekî eğitimde sektörle iş birlikleri ile öğrenci ve öğretmenlerin sektörde eğitim almalarının sağlanması, yeşil becerilerin meslekî eğitim başta olmak üzere ortaöğretim programlarına yansıtılması gerekmektedir.”

“Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarına olan talebin artmasını fırsat, sektörün talep ettiği nitelikli iş gücünün yetiştirilerek mesleki ve teknik eğitim kurumlarının ülke ihtiyaçlarını karşılamaya katkı sağlaması, güçlü yön olarak belirtmektedir.”

“Öğrencilerin ilgi, yetenek ve kapasiteleri doğrultusunda hayata ve yükseköğretime hazırlanması ve ülkenin sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınmasına katkı sunan öğrencilerin yetiştirilmesi amacının gerçekleşmesi meslekî ve teknik eğitim düzeyinde iyileştirmeye açıktır. Meslekî ve teknik eğitimde politika belirleme ve karar alma süreçlerinde sektör temsilcilerinin isteksiz olması, özel sektörün meslekî eğitim alanına yatırımının yetersiz olması, İş dünyasında çalışanların sürekli olarak güncel ve özelleştirilmiş becerilere ihtiyaç duyması, ailelerin akademik kaygı sebebiyle öğrencileri sosyal ve kültürel etkinliklere daha az göndermeleri, okulların, çevrelerinde bulunan ve öğrencilerin gelişimlerine katkı sunabilecek kurum ve kuruluşlarla yeterince etkileşim içinde olmaması” durum analizi, tespit, sorun alanları ve ihtiyaçlar başlığında yer almıştır.

“Toplumun ihtiyaçlarına uygun hayat boyu öğrenme programlarının oluşturulması ve bireylerin yaygın meslekî eğitimlerle istihdam piyasasına kazandırılması, protokoller kapsamında öğretmenlerin meslekî gelişimi için düzenlenen işbaşı eğitimlerinin her alanda gerçekleşmemesi, meslekî eğitimde yapılan iş birlikleri ile atölye ve laboratuvar öğretmenlerinin sektörde işbaşı eğitimi almalarının sağlanması da gelişim alanları olarak belirtilmiştir.”

Geleceğe bakış; “sosyal ve ekonomik sektörler ile iş birliği içinde ulusal ve uluslararası mesleki yeterliliğe, ahilik kültürüne, meslek ahlakına ve mesleki değerlere sahip; yenilikçi, girişimci, üretken, ekonomiye değer katan ehil iş gücü yetiştirilecektir. Çağın ihtiyaç duyduğu bilgi, beceri ve yetkinlikleri kazandıran, teknolojiyi üreten, tarih bilinci ve bilim aracılığıyla geleceği kurgulayan, nitelikli insan kaynağı yetiştiren, ekonomiye katkı sunan, değerleriyle bireyi hayata hazır kılan, empati ve nezaket kazandıran bir ortaöğretim yapısı ile öğrenciler yetiştirmek.” Yer almıştır.

Stratejiler; “Mesleki ve teknik ortaöğretim okulları arası imkân ve başarı farkının azaltılmasına yönelik çalışmalar yapılacak, rehberlik ve mesleki planlama çalışmalarının etkinliği artırılacaktır. Mesleki ve teknik ortaöğretimde okulların ihtisaslaşması sağlanacak ve “bölge okulları, sektör içi okul ve sektöre entegre okul” benzeri okul modelleri geliştirilecektir. Öğretmenlerin sürekli meslekî gelişiminin sağlanması için sektörel mükemmeliyet merkezleri oluşturulacaktır. Meslekî ve teknik eğitim almak isteyen her bireyin erişebileceği ve belge alabileceği eğitim imkânları geliştirilecektir. Öncelikle 8. sınıf öğrencileri olmak üzere meslek seçimlerinde teşvik edici olacak beceri ölçme bataryası uygulanması ve çıkan netice çerçevesinde ailelere gerekli rehberlik hizmetinin sağlanması çalışmaları yürütülecektir.”

“Mesleki ve teknik eğitim programlarının iş piyasasının ihtiyaçlarıyla uyumlu olmasını ve memnuniyetini sağlamak ve öğrencilere pratik deneyim kazandırmak için işverenler ve endüstri kuruluşlarıyla iş birliği yapılacak OSB’ler ve teknoparklar içinde meslekî ve teknik Anadolu liseleri ile meslekî eğitim merkezleri açılacak; ne eğitimde ne istihdamda olan gençler meslekî eğitim merkezi programlarına yönlendirilecek ve barınma ihtiyacı olan örgün eğitim çağındaki çıraklar için çırak pansiyonları oluşturulacaktır. Bağımsız meslekî eğitim merkezlerinin sayıları artırılacak, mesleki eğitim merkezi bulunmayan yerlere irtibat noktaları kurulacak, mesleki eğitim merkezlerinin mesleklere göre ihtisaslaşması sağlanacak ve yaygın veya serbest öğrenmeler yoluyla edinilen mesleki becerilerin tanınması ve belgelendirilmesine yönelik yöntemler çeşitlendirilerek belge alan birey sayısı artırılacaktır.

Öğrencilerin 7 ve 8. sınıflardan başlamak üzere modüler mesleki eğitim yöntemi ile temel mesleki becerileri alması sağlanacak ve akademik eğitim alan ortaöğretim öğrencilerinin öğrenim dönemi içerisinde mesleki eğitim alarak istihdam edilebilirliklerinin artırılması sağlanacaktır. Mesleki ve teknik eğitim programları hakkında iyi uygulamaları ve deneyimleri paylaşmak için uluslararası ortaklıklar ve ağlar geliştirilerek meslekî ve teknik eğitim alanında elde edilen tecrübe, Türk mesleki ve teknik eğitim modeli olarak tasarlanacak, dost ve kardeş ülkelerle paylaşılacaktır. Özel öğretimin mesleki eğitimdeki etkinliğini artırmaya yönelik özel sektörle iş birliği sağlanarak mesleki eğitim alanında yatırımları destekleyici mevzuat düzenlemeleri yapılacak ve tedbirler geliştirilecektir.”

Riskler; “Eğitimin süreç odaklı değil sonuç odaklı görülmesi • Akademik ve bilimsel etkinliklere katılım için finansman kaynaklarının yeterli olmaması • Mesleki ve teknik eğitimde eğitim hizmeti verilen her alanda iş birliği çalışmaları için gerekli desteğin sağlanamaması Eğitim-istihdam-üretim ilişkisinin güçlendirilmesinde paydaşlardan beklenen desteğin sağlanamaması • Hızla değişen teknoloji sonucunda mesleki eğitimdeki eğitim araçlarının atıl duruma düşmesi • Teknolojik gelişmelerin hızı ve sektörün taleplerinin bu doğrultuda değişken olması • Mesleki eğitim merkezlerine yönelik olumsuz algı • Uluslararası politik gelişmeler ve ekonomik göstergelerin olumsuz etkisi • Uluslararası iş birliklerine yönelik bürokratik engellerin ortaya çıkması • Özel mesleki ve teknik Anadolu liselerinde destek verilen alanların iş piyasasının ihtiyaçlarına cevap vermemesi.”

Tespitler; “Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumları arası imkân ve başarı farklılıklarının olması • Projelerin yürütülebilmesi için proje yürütücülerinin yeterince desteklenememesi • Protokoller kapsamında öğretmenlerin mesleki gelişimi için düzenlenen işbaşı eğitimlerinin her alanda gerçekleşmemesi • Mesleki eğitimde kalite sistemi kapsamında gerçekleştirilen öz değerlendirme sürecine okulların istendik düzeyde destek vermemesi.”
“Mesleki eğitimin paydaşlarıyla etkileşiminin istenen seviyede olmaması • Mesleki ve teknik eğitimde politika belirleme ve karar alma süreçlerinde sektör temsilcilerinin isteksiz olması • Gelişen teknolojinin mesleklerde değişikliklere sebep olması ve yeni mesleklerin ortaya çıkması • Özel sektörün mesleki eğitim alanına yatırımının yetersiz olması.”

İhtiyaçlar; “Eğitim süreçlerinin niteliğinin artırılması için alternatif finansman kaynaklarının kullanılması • Mesleki eğitimin paydaşları ile iş birliklerinin artırılması • Mesleki ve teknik eğitim alan öğrencilerin mesleki planlamalarını ilgi, istek ve kabiliyetleri doğrultusunda yapabilmeleri için mesleki ve akademik rehberlik çalışmalarına ihtiyaç duyulması • Mesleki eğitimde kalite sisteminin yaygınlaştırılması • Mesleki eğitimde yapılan iş birlikleri ile atölye ve laboratuvar öğretmenlerinin sektörde işbaşı eğitimi almalarının sağlanması.”
“Mesleki ve teknik eğitimde eğitim-üretim ve istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi için ilgili taraflarla iş birlikleri kurulması • Öncelikle Türk devletleri ve akraba toplulukları olmak üzere yabancı ülkelerle mesleki ve teknik eğitim alanında iş birliklerinin geliştirilmesi için ilgili kurumların desteğine ihtiyaç duyulması • Özel sektörün mesleki eğitim alanına yatırımlarının desteklenmesi amacıyla mevzuat düzenlemelerinin yapılması.”

Sonuç, Değerlendirme ve Yorum: Öncelikle bağımsız bir genel müdürlüğü olan MTE Programını ortaöğretim içinde alt program olarak yer verilip değerlendirilmesi ve karşılaştırılmasını doğru bulmuyorum. Zira mesleki eğitim, ortaöğretimi de içine alan fazlası ve özellikleri çok bileşeni/paydaşı olan bir programdır.

Ortaöğretimde özürlü-özürsüz 20 gün ve üzeri devamsız öğrenci oranı % 46,61, 9. Sınıfta sınıf tekrar oranı % 24,86 ile diğer lise türlerinden iki kat fazla olması dikkat çekici bulunmuştur. Bu durum, en az bir sosyal etkinliğe katılan, destekleme ve yetiştirme kurslarına katılan öğrenci memnuniyet oranının % 60’lar düzeyinde olmasıyla anlamlı görülmemektedir. En azından son beş yıl içinde yapılan yeniliklere ve işbirliklerine rağmen yüksek düzeyde olmasını sürecin yeniden kurgulanması gerektiğine bir işaret sayılmalıdır. Yine girişimci eğitimi desteği alan öğrenci/mezun sayısının 8282, işbaşı eğitimine katılan atölye ve laboratuvar öğretmeni sayısının 6979 ve beceri ölçme batarya uygulanan öğrenci sayısının 18817 olmasının plan dönemi başlangıç değeri olarak bile çok çok az olduğu görülmektedir.

Mesleki eğitimde kalite sistemi kapsamında gerçekleştirilen öz değerlendirme sürecine okulların istendik düzeyde destek vermemesi tespitine karşı sektör temsilcisi kurumların desteğiyle dış değerlendirmeye ihtiyaç duyulduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca mesleki tanıtım rehberlik ve yönlendirme konusunda aile hekimi gibi her aileye atölye ve meslek dersi öğretmenlerinden oluşan bir danışmanlık sistemine geçilmesi gerekmektedir.
Başta 8. Sınıf öğrencilerine uygulanacağı belirtilen “beceri ölçme bataryası” çok geç kalınmış, öncelikli ve ilk olarak başlanması gereken önemli bir çalışmadır. EBA ve e-okul altyapısına yüklenecek yazılımla bu zorunlu hale getirilmelidir. Sporda başlatılan yetenek tarama proje/program örnek alınabilir. Ayrıca öğrencilere küçük atölye uygulamalarıyla temel yaşam dünya ve basit mesleki beceriler kazandıracak deneyimler yaşatılması çok faydalı olacaktır.

Ne eğitimde ne işte olmayan gençlerin milyonları bulan sayısına da acil çözüm geliştirilmelidir. Genç potansiyel insan kaynağımızı tüm MTE okul ve kurumlarının imkânları kullanılarak cazip kısa süreli meslek kursları ve işbaşı eğitimlerle nitelik kazandırarak üretime ve ekonomiye kazandırmalıyız.

Mesleki Eğitim Merkezlerinin sayısının artırılması, irtibat noktaları kurulması, mesleklere göre ihtisaslaşması hedefinin Mesleki Eğitim Kanununun çıkışından kırk yıla yakın süredir sergilenen performansıyla beklentinin örtüşmediği düşünülmelidir. Öte yandan Hayat boyu öğrenmenin isteyen tüm bireylere hizmet sunmasının mevcut Halk Eğitimi Merkezleri kapasitesiyle yapılamayacağı açık iken hedefin önündeki engel olarak gösterilen uygulamalı mesleki ve teknik eğitim kursları için gereken teknolojik alet ve altyapı için mevcut tüm meslek liselerinin atölye ve laboratuvarlarını, insan kaynağının yıllardır kullanılmıyor ve düşünülmüyor olması anlaşılabilir değildir. Hiç vakit kaybetmeden tüm MTE kurumlarına (MTAL-ÇPAL-MEM) yaygın eğitim kapsamında bağımsız mesleki ve teknik eğitim kursları açma yetkisi yeniden verilmelidir.

MTE okullarının ihtisaslaşması yani yakın geçmişte olduğu gibi tematik okullara dönüştürülmesi hedefi sağlık, denizcilik, turizm-otelcilik, ayakkabıcılık, plastik, dış ticaret, kuyumculuk gibi isimleriyle markalaşmasının çok faydalı olacak sektörün sahiplenmesini artıracaktır. OSB içinde ve dışında özel MTAL eğitim öğretim desteğinden yararlanan öğrenci sayısının her yıl artırılması hedefinin bu ihtiyacı karşılamada etkili olacağı düşünülebilir.

İşletmelerin % 73,60 ve mezunların % 76,98 mesleki ve teknik eğitime ilişkin memnuniyet oranı oldukça iyi olmasına rağmen eğitim-istihdam-üretim ilişkisinin yeterince istenilen düzeyde gerçekleşmiyor olması, hala sektörün nitelikli eleman arıyor olmasıyla ve sektör temsilcilerinin politika belirleme ve karar alma süreçlerinde isteksiz olması ile mesleki eğitimin paydaşlarıyla etkileşimin istenen düzeyde olmaması tespitleriyle çelişmektedir. Üstelik TOBB ile imzalanan ve İstanbul özelinde İTO-İSO tarafından yapılan çalışmaların gözardı edilmemesi gerekmektedir. Hala bir isteksizlik varsa meslek lisesi mezunlarının tüm işbirliği proje ve çabalarına rağmen sektörde/mesleğinde çalışmak yerine üniversite mezunu olma ve mesleği dışında çalışma tercihinde arayıp sebeplerini ortadan kaldırmak gerekiyor.

Planda çıraklık olarak belirtilen ancak pansiyon ibaresinden öğrenci pansiyonu kastedildiği anlaşılan MESEM programına erişim ve katılım için pansiyon imkânları sağlanması etkili olacaktır. Programın gençlerin gelişim düzeyi ve ihtiyaçlarıyla sektörün hazır bulunuşluluğu düşünülerek 9. Sınıfta haftada bir gün, 10. Sınıfta haftada iki gün, 11. Sınıfta haftada üç gün ve 12. Sınıfta haftada dört gün işletme şeklinde yeniden düzenlenmesi, AMP ve ATP yanında daha çok sınıf tekrarı, devamsız, başarısız, okul terklerden oluşan MESEM öğrencilerinin kendilerini ötekileştirilmiş ve etiketlenmiş hissetmemeleri için de faydalı olacaktır.

Çok boyutlu eğitim iklimi inşa etmek, bölge okulları, sektör içi okul ve sektöre entegre okul kavramlarıyla MTE okullarına yeni bir boyutta olumlu-faydalı bir yaklaşım geliştirdiği görülmektedir. Genel anlamda ekonomiye değer katan zekâsı ve becerisi yanında ahilik değer ve ahlakıyla donanmış üretken ehil işgücü hedeflendiği anlaşılmaktadır.

Türkiye Yüzyılı inşasında millî, manevi ve kültürel değerlerini özümsemiş; çağın gereklerine uygun bilgi, beceri, tutum ve davranışlar ile demokratik anlayışa, Ahilik kültürüne ve millî şuura sahip şahsiyetli ve üretken öğrenciler yetiştirmek ülküsü çok değerli buluyorum. Benim için en can alıcı cümle olarak “çok boyutlu yeni bir eğitim sistemi/iklimi” ile “Türk mesleki ve teknik eğitim model tasarımı” fikrini canı gönülden destekliyorum. Merakla yeni bir eğitim sistemi ve mesleki eğitim modeli bekliyorum.

Facebook Yorumları

Erol DEMİR 1967 yılında Gölcük’te doğdu. Piyale Paşa İlkokulu, Gölcük İmam Hatip Ortaokulu, Gölcük Endüstri Meslek Lisesi, Anadolu Üniversitesi Bilecik Meslek Yüksekokulu Elektronik programını ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İşletme Yöneticiliği alanında yüksek lisansı “Eğitim Yöneticilerinin Sorunları ve Çözüm Önerileri” konusunda tezini tamamlamıştır. Halen İstanbul Ticaret Üniversitesinde işletme alanında doktora öğrencisidir. 1990 yılında Türkkablo fabrikasında kalite kontrol teknisyeni olarak çalıştı. Öğretmenlik hayatına 1991 yılında Hakkari’de başladı. 1994 yılında Gölcük Mesleki Eğitim Merkezi’ne elektronik öğretmeni olarak atandı. 1995 yılında müdür yardımcısı oldu. 2000 şubat ayında Gölcük Mesleki Eğitim Merkezi Müdürü oldu. 2003 yılında Gölcük İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube Müdürü olarak çalışmaya başladı. Aralık–2007 ile Haziran-2016 arası İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube müdürü olarak çalıştı. Temmuz – 2016 Bakırköy İlçe MEM, Temmuz-2022 İstanbul İl MEM, Ekim-2023 Küçükçekmece İlçe MEM Şube Müdürü olarak görevine devam etmektedir. Evli ve 3 çocuk sahibidir.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.