Biraz Zaman… Biraz İnsan
Zaman: Uzamsal bir boşlukta insanın ölçtüğü biçtiği, kestiği, kırptığı ve yine içinde sessizce akıp giderek kaybolduğu, düne rüya bugüne gerçek olan, izahı zor kavram.. iyiliğe iyilik veren, kötülükte geleceğe umut olan ve acısı hesaba bırakılan yarın… Dünyanın dönüş periyoduna göre çeşitli takvimler üretilerek bölümlere ayrılıp, belirli sınırlar ve kısıtlamalar getirilerek anlamlandırmaya çalışılan sonsuzluk.. Küçükken farkına varılamayan büyüyünce akla alınamayan, kimine göre hırsız kimine göre arsız.. Kimine göre akan kiminin içini yakan.. Hızlı geçince dövünülen geçmeyince sövülen.. İyi geçene övünç, kötü geçene üzüntü… Ne desek de zamanı anlatsak..
Nedir zaman nedir? Diye soruyor Büyük Usta Necip Fazıl,
Bir su mu bir kuş mu?
Nedir zaman nedir?
İniş mi yokuş mu?
Belki de bir hırsız, izi lekesi var
Belki de bir hısız, o yok gölgesi var.. diye
Zamanın ne olduğunu tanımlayamasakta bize neler yaptığını, neleri aldığını neleri verdiğini unutamıyoruz. Yılı 365 gün kabul edip, her doğan günü bir bir eksiltip 365 tamamlandığında ise, bitti eski yıl, geldi yeni yıl diye kimine üzüldüğümüz, kimine sevindiğimiz fakat akışını bir türlü değiştiremediğimiz ve herkese adil şekilde sunulan gerçektir aslında zaman.
Dünyanın ve insanlığın başlangıç tarihi tam bir muamma olsa da bir yıl daha geçti gezegenin ömründen ve bir 365 daha yazıldı iyi ve kötü günlerden. Her yeni yılın başlangıcında “ yılbaşı kutlanmalı mıdır, caiz midir, değil midir” sorularıyla fikirsel çatışmalara, dozu aşan yorumlara şahit olsak da; gelecek için umut, güzel günlere olan inanç hepimizin ortak duygusu.
Hz. İsa nın doğumu kabul edilen 25 Aralık haftasında kilisede ayin yapmıyor, dini ritüelleriyle bir bayram havasına girmiyorsan, bir müslüman olarak kendi dininin emir ve yasaklarına aykırı bir eylemde bulunmuyorsan, yani 31 Aralık bir takvim olayı ise sadece güzel şeylerden kimseye zarar gelmez kanısındayım. Aslında kimin ne kutladığıyla ilgilenmeden, bunu fırsata çevirip kendi iç öznemize yolculuk yaparak, geçen 365’in muhasebesini yapmak hatalardan ders çıkarıp eksikleri fark etmek, zihinsel ve ruhsal gelişime odaklanmak daha faydalı olacaktır.
Özetle, zamanı tam kavrayamasak da içinde olduğumuz anlar akıp geçiyor.
“Geri veren yok, yılların bizden aldığını” derken Ovidius,
“Şimdi bana geçen zamanın unutulmaz sancısı kalır” diyor Nazım Hikmet..
Geçti bir yıl daha günümüzden gecemizden yani ömrümüzden. 2017’yi geride bırakırken iyi günleri de oldu haliyle kötü günleri de. Acısı da mutluluğu da.. Hüznü de oldu neşesi de..
Tüm kötülükleri geçmişe gömerek gelecek zamana ya nasip diyelim.. 2018 yepyeni bir nefes olsun, huzur getirsin, iyilik ve sevgi akıtsın ruhlarımıza.. Gönlünüz neyi istiyorsa gözünüz onu görsün diyerek en insani duygularımla mutlu yıllar diliyorum…