Üretim Toplumu ve Mesleki Eğitim
0

Mesleki eğitim, iş hayatı ve insanları ile mesleki eğitim içinde yer alan öğrenci, öğretmen ve yöneticileri olmak üzere sadece toplumun belli bir kesimini değil tümünü ilgilendirmektedir. Bir grup teknik öğretmen dernek ve sosyal medya üzerinde bir araya gelerek “üretim toplumu olmak ve mesleki eğitim” konusunu kendilerine dert edinmişler. Grubun bir kısmı da akademisyen ve teknik öğretmen mezunu olmasına rağmen halen üretim yapan sanayici kesim içinde yer almaktadır.

Kendilerine “TÜBE Teknik Öğretmen Topluluğu” adını veren bir kısmı emekli olmuş bu dertli iş insanları “Türk Ulusu Anadolu’daki varlığını -üretim toplumu- olmadan sürdürebilir mi?” sorusuna cevap bulabilmek için onaltı kişi birer bölüm yazmak suretiyle üçyüzyirmiüç sayfalık güzel de bir kitap yayınlamışlar. Kendileriyle “CUMHURİYETİN 100. YILINDA İZ BIRAKAN – Mesleki Eğitim Emektarları” isimli yeni kitap çalışmam için mesleki eğitim emektarlarıyla yaptığım görüşmelerde yolumuz kesişti. İyi ki de kesişmiş benim gibi dertli bu kıymetli üretken insanlarla tanışmaktan memnun oldum.

İkinci Dünya Savaşının, küresel emperyalizmin, anarşi ve terörün olumsuz tüm etkilerini yaşamış, ülkemizle birlikte zor zamanları görmüş ve zorluklarla eğitimlerini tamamlamış güçlü ve bağımsız bir ülke için dertlenen teknik öğretmenler; kendilerini “Ahilik” değer ve geleneklerini benimsemiş “ocakçı” kültürüyle yetiştiklerini, grubu oluşturanların hiçbir farklılık ve ayrımcılık gözetmeden ülkemiz, milletimiz ve devletimiz paydasında birleştiklerini belirtmektedirler.

Üretim Toplumu Olmak isimli bu kitap; “Erkek Yüksek Teknik Öğretmen Okulu’nun Kısa Tarihi, Yeni Yüzyılda Teknik Öğretim Nasıl Olmalı, Türkiye Üretim Toplumu Olmak Zorunda mı, Mesleki Teknik Eğitimin Yeniden Yapılandırılması, Teknik Öğretim Nasıl Yapılmalı, Üreten bir Toplum İçin Nasıl Bir Öğretmen? Mesleki ve Teknik Eğitimde Nicelik ve Nitelik, Mesleki ve Teknik Eğitime İlişkin Görüşlerim, Mesleki ve Teknik Eğitimde Reform Çalışmaları, Verimli Bir Mesleki Eğitim İçin Neler Yapılmalı? Toplum Geliştirme -Çağdaş Toplum Yetiştirme, Nasıl Teknik Öğretmen Oldum? En İyisi Olmak, TÜBE İçin Türkiye’deki Mesleki Teknik Öğretim Nasıl Olmalıdır? Öğretimde Sistem Dizaynı, Dünya Devi Olmak” başlıklarından oluşmaktadır.

tasarim beceri atolyeleri | Eğitim Her Yerde

Bu topluluğun kitap yanında www.tube-ytoo.com adresinde aktif bir web sitesi yer almaktadır. Ayrıca onbeş sahifelik cep boyutunda topluluğun fikirlerini özetleyen bir kitapçık yayınlanmıştır. Burada “bir ülkeyi ayakta tutan üretimdir. Eğer bir ülke; tasarımdan üretimden, bilimden, eğitimden uzak ise üretimi güçlü olan ülkelerin gölgesinde yaşamaktan kurtulamaz” gibi çok ciddi bir beka vurgusu yapılmaktadır. Ülkelerin gücü, sanayi imalatı ve üretim hacminin büyüklüğüyle orantılıdır. Kendi markasını geliştirememiş başka ülkelerin markasıyla fason üretim yaparak ucuz üretim merkezi olmak çözüm değildir. Tükettiklerinin çoğunu kendi üretemiyorsa dışa bağımlı demektir.

TÜBE; “Tasarım + Üretim + Bilim + Eğitim” kelimelerinin ilk harflerinin kısaltmasıyla oluşturulmuş. Teknik öğretmen: sınıf, atölye ve laboratuvar ortamında aldığı uygulamalı öğretim ile yapacağı ürünü tasarlar, çizer ve yapar. Türkiye’yi üretim toplumu yapacak öğretin yöntemi budur. Bu düşünceyle yola çıkan topluluk kamuoyu oluşturmaya, ulusal birikimimizi üretim toplumu olma hedefine yönlendirmeye çalışmaktadır.

Üretim toplumu olmuş ileri ülkelerden bu konularda anaokulundan üniversiteye fotoğraflı somut güzel örnekler vererek, neleri nasıl yaptıklarını bizim eksiklerimizi genç beyinlerin değerlendirmesine sunmaya çalışılmaktadır. Öğretim, üretim içindir sloganı da sıkça vurgulanmaktadır. Öğrenciler okuldaki eğitim süreciyle üretken yapılmalıdır. Ülkeleri kalkındıran, ardından güçlü ve saygın yapan bilim-teknik ve üretim-tasarım konulu yayınlanmış kitaplarıdır. İngilizce ile öğretim yaparak bilim dilimiz gelişmiyor. Anlaşılma, iletişim gücü ve etkisi kısır kalıyor, terim oluşmuyor, ulusal bağımsızlığımız yıpranıyor ve suyu sürekli olarak yabancı değirmene taşınmış oluyor. Kitapta özellikle üniversite yerine bilgitay, teknoloji yerine uygulayım bilim, hobi yerine uğraş gibi Türkçe kelime ve kavramlar kullanmaya özen gösterilmiştir.

Dünyanın odağında yer alan güzel yurdumuzun güneş, yel, su, bitki, orman, çiçek, bor, bakır, toryum, krom, altın ve demir gibi nice zenginlikleri var. Üç yanımızda denizler, göller, balık, kum ve gaz var. Dört mevsim dağlarında kar, yağmur, ırmak ve bereketli toprak var. Güven duyarsa çok çalışkan bir Türk Ulusu var. Peki, o zaman neden bu varlıklarımızı işleyemiyor ve değerlendiremiyoruz. Bolluk ülkesinde darlık çekmemek için kendi markalarımızı neden geliştiremiyoruz.

Bunun yolunun Yüksek Teknik Öğretmen Okulunun yeniden güçlendirilmiş daha donanımlı açılması, yetişecek öğretmenlerin meslek liselerine atanması, sınıf + atölye + laboratuvar ortamında ağırlıklı olarak yaşayarak uygulamalı öğretim yaparak, her okulda hobi/uğraş atölyeleri açılarak her öğrencinin okulun ilk günü bir uğraş/hobiye başlaması, yıl sonunda öğrenci ürünlerinin fuarının açılmasıdır. Özetle nitelikli mesleki ve teknik eğitim sistemi kurmak ve işletmekten başka çaremiz yok.

Kitabın ve konunun hacmi düşünüldüğünde tüm çalışmayı bir yazıyla özetleyip aktarılması mümkün görünmüyor. Özellikle nitelikli mühendislerin, atölye ve meslek dersleri öğretmenlerinin yetiştirilmesi konusunu ayrı bir yazıyla anlatmak gerekiyor.

İkinci Dünya Savaşından yenilgiyle çıkan Almanya ve Japonya sanayileşme ve markalaşmayı başararak üretim toplumuna dönüşerek güçlenmiş ve gelişmiştir. Ülkemizin eğitim sistemi de gençleri üretimle tanıştırmalı, önemini kavratmalı ve bu konunun çok önemli milli beka sorunu olduğunu bilerek öğretim sürecinde teknoloji üretmeye odaklanarak ve marka geliştirerek seferberlik ilan edilmelidir.

Bir malı satın almak devamında üreten firmasına ve kalitesine güven duymayı, ait olduğu ülkeye ve halkına güven, saygı ve sempatiyi de beraberinde istemeden getiriyor. Uluslararası sorunlar ve çıkarlar savaş söz konusu olduğunda güvenip güçlendirdiğin ülke gözün yaşına bakmaz, ihtiyacın olanı vermez, ambargo uygular ve kaybedersiniz. Bu sebeple küçük büyük demeden ülke olarak ihtiyacımız olan her şeyi yerli ve milli kaynaklarımızla üretebilmeliyiz. Bunun yolu yine nitelikli mesleki eğitimde başarılı olmaktan geçmektedir. Etkilenen değil etkileyen ve lokomotif güçlü bir ülke olmak için üretim toplumu felsefesini yaygınlaştırmalıyız.

Yabancı firmalar ucuz hammadde, işgücü ve teşvik-destek üretim avantajlarının olduğu ülkeyi kalkındırmak için yatırım yapmazlar. Avantajlardan faydalanıp para kazanır ve kaynağına geri taşırlar. Güçlü olan ülkeler vizeler, kanunlar, kota ve vergi bariyerleriyle ülkelerini korurken beyin göçünü ise desteklerler. Faaliyette bulunduğu ülkenin, ürettiği ürünleri satın alan ülkelerin mesleki eğitim sistemlerinin güçlenmesini yerli-milli üretmelerini ve marka çıkarmalarını pazarı kaybetmemek için istemezler. Bunun için üretim bilgisini paylaşmaz ve parça fason üretim tercih eder.

Fason üretimde tüm üretim bilgisi ve talimatlar ve uzmanlar marka sahibi ülkeden firmadan gelir. Eldeki numune ve iş emirleri üzerinden üretim yapılır ancak fireler yapana kalır, sipariş biter ortaklık biter ve kazancı da azdır. Türk mühendisi, teknikeri, teknisyeni ve nitelikli personelini yetiştiremezsek kaynaklarımızı işleyemez ve ürüne dönüştüremeyiz. Cevherlerimiz ucuz hammadde olarak gelişmiş güçlü ülkeler tarafından satın alınır.

Bu açıdan yakın zamanda eğitim sistemimize giren TBA-Tasarım Beceri Atölyeleri önemli bir gelişmedir. Bu yetmez her okulda mutlaka uygulama uğraş/hobi işlikleri kurmalıyız. Yaşama hazırlayan, beceri ve uygulamaya dönük düşünen, tasarlayan ve üreten gençlerin yetişebilmesi için onları erkenden mesleki eğitimle tanıştırmalıyız. Halimizden şikâyet etmek yerine bir şeyleri değiştirmek için harekete geçmeliyiz. Bu heyecana sahip ve gençlere heyecan verecek atölye ve meslek dersleri öğretmenleri yetiştirmeliyiz. Mevcut mühendislik ve teknoloji fakülteleriyle ve programıyla bu öğretmenler yetişmiyor. Sonradan pedagojik formasyon alıp atölye meslek dersleri öğretmeni değil doğrudan uygulamayı sektörü bilen uygulamacı öğretmenlere ihtiyacımız var.

Gençlerin üniversite kapılarında yığılması yerine sadece meslek liselerinde değil tüm okullarda; yeteneklerini küçük yaşta keşfetmelerine imkân sağlayan ortamlarda özgüven duygusu kazandırmalı, severek yapabilecekleri uğraşlar belirlemeli, testleri çözerek sınavları kazanıp diploma almak yerine el becerilerini geliştirmeliler. Bu sayede kendilerini kanıtlama ve başarmanın hazzını yaşayarak mutlu olmalılar. Sadece sınıflar yerine laboratuvar ve atölyelerde uygulamaya ve üretmeye dayalı projeler geliştirmelerini, öğrendikleri teorik bilgileri yaşamın problemlerini çözmeye ve hayatı daha kolaylaştırmaya dönük düşüncelere odaklanarak işe yarar çalışmalarda yer almalılar.

Okullarda hobi/uğraş işlikleri faaliyete geçirildiğinde öğrencilerde; karar verme ve özgüven, okula severek heyecanla gelmek, kendini ispat etmek, insanlara ürün sunmak, ürün üzerinden öğretmene nitelikli sorular sormasıyla öğretmenin kendini geliştirip yenilemesi, sınıf bilgi düzeyinin artması, bu amaçla sanal ortamda bir ağda toplanmak, teorik dersin ürünle daha iyi kavranması, ürün tamamlama heyecanı, akran öğrenmesi, somut iş çıktısı görmek, “nasıl yaptın” ürün dosyasıyla bilgi üretmek, okulda biriken ürün dosyaların teknoloji bankasına dönüşmesi, öğrencilerin çevreye, doğaya, üretime ve emeğe bakışı saygısının artması, bir yıllık yararlı bir dönem geçirmeleri, sınıf performansının ölçülmesi imkanı, ilgi alanını keşfetmek geliştirmek suretiyle tek başına kendi ayakları üzerinde durmayı becerebilen üretken bireyler yetiştirilmiş olacaktır. Bu sayede üretken güçlü bireylerin oluşturacağı güçlü bir toplum meydana getirilebilir.

Bu felsefeyle eğitim alan gençlerin artık kendini ve ait olduğu toplumu küçümsemek yerini “biz de yapabiliriz” duygusuna erişilecektir. Üretimle öğrenciyken tanışan öğrenciler ilerleyen yıllarda önemli teknolojik buluşlar gerçekleştirebilecektir.

Mevcut sistemi sadece sorgulayan ve eleştiren değil çözüm önerileri geliştiren TÜBE Teknik Öğretmenler Topluluğu, detaylı örnek ve çizimlerle okullarda ihtiyaç duyulan ders deney araç gereçlerin “kendin yap” yöntemiyle nasıl üretilebileceğini de anlatmaktadır. Meslek ortaokullarının açılmasını ve çocukların mesleki eğitimle daha erken tanışarak bilinçli meslek seçimine imkân sağlanmasını savunan grup, bu aşamada sadece atölye ve meslek dersleri öğretmenlerinin değil genel bilgi kültür dersleri öğretmenlerinin de öğrencileri bu yönde desteklemesinin önemli olduğuna vurgu yapmaktadır.

Ülkemiz için dertlenen bu kıymetli teknik öğretmen gurubunun “Üretim Toplumu Olmak” kitabının yeni baskısına katkı amaçlı birkaç önerim olacak; mevcut mesleki ve teknik eğitim sistem ve sürecimizi (Anadolu Teknik-Anadolu Meslek ve MESEM), Anadolu İmam Hatip Liselerindeki yeni başlatılan “dil, güzel sanatlar, musiki, spor, fen ve sosyal bilimler, uluslararası” programları anlatan ek bir bölüm ilavesi, TÜBE yerine EBTÜ çünkü süreç eğitim, bilim, tasarım ve üretim şeklindedir.  Yakın tarihimizde yerli-milli sanayi üretimi için hayatını adayan Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş, Nuri Killigil ve Prof. Dr. Necmettin Erbakan gibi şahsiyetlerin çabalarından neden engellendiklerinden bahsetmek gerekir.

Kitapta sıkça vurgulanan “Biz de yapabiliriz” yanına “ve yapmaya başladık” diyerek gururla örnek vermemiz ve moral bulmamız gereken TÜBİTAK, ASELSAN, TUSAŞ ve Savunma Sanayi Başkanlığınca yürütülen Kara araçları; “Altay, Zaha, Vuran, Ejder, İKA, STA ve Leopard”, Hava araçları; KAAN, AKINCI, AKSUNGUR, ATAK, GÖKTÜRK, HÜRKUŞ. Deniz araçları; TCG ANADOLU, MİLGEM vd. Ar-Ge aşamasından birçok proje mutlaka gençlerin haberdar olması gereken çok önemli projelerdir.

Etki ve çalışmaları ülke sınırlarını aşan 2017 yılından bu yana Türk tarihindeki KIZILELMA ülküsüne benzer Milli Teknoloji Hamlesi vizyonunun çalışan Türkiye Teknoloji Takımı-T3 Vakfı Dene-Yap Atölye Çalışmaları, 2018 yılından beri beş kez düzenlenen başvuru ve yarışmacı sayısı milyonu aşan sadece Cumhuriyetimizin 100. Yılı kapsamında bir yılda üç festivalle yapılan etkinliklere 4,5 milyon kişi ziyaretçi alan TEKNOFEST -Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali, Milli Eğitim Bakanlığının uyguladığı Harezmi ve STEAM projelerin mutlaka bahsetmek gerekiyor.

Yine;

Mesleki ve teknik eğitimi dert edinmiş iyi niyetli teknik öğretmenler gurubunca hazırlanan bu kaynak kitapta ülkemizde halen öğrenim görmekte olan 1 milyon 800 bin civarındaki meslek lisesi öğrencilerinin son sınıflarındaki yaklaşık 400 bin gencin mezun olduklarında (sektörlerin de nitelikli eleman ihtiyacı olduğunu kabul ederek) neden mesleğinde çalışmayıp üniversite bitirme veya meslekleri dışında iş arayışında oldukları konusuna yer verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

 

Facebook Yorumları

İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.