Covid-19 küresel olarak tüm dünyayı etkisi altına almış bir hastalık olarak hayatlarımıza girmeden kısa bir süre önce de meslek hayatında taze ve fakat motivasyonu kırılmış, küstürülmüş, işler umduğu gibi gitmeyen ama yine de kendine motivasyon kaynağı bulmayı başarabilen, pes etmeyen, savaşan, inandıkları ve değerleri için mücadele eden bir öğretmendim. İşler ve sistem istediğim, hayal ettiğim gibi gitmiyor olsa da çevremi güzelleştirmek ve dünyadaki değişime çocuklardan başlayabilmek, hayatlarına dokunabilmek adına, mesleki ahlaktan ödün vermeden hem öğrettim hem de öğrenmeye devam ettim. Bu yola çıkarken bir amacım vardı; dünyayı daha iyiye doğru değiştirmek. Bunun çocuklarla mümkün olduğunu düşündüğümden bugün burada mücadeleme devam ediyorum.
Pandemi başladığı andan itibaren gerek öğrenciler, gerek öğretmenler, gerek idareciler hepimiz farkında olmadan büyük ve beklenmedik bir durumun içerisine çekildik. İlk haftalarda çok nahif düşünüyorduk; 3 hafta sonra her şeyin bitip eski düzenimize döneceğimize inanıyorduk. Şimdi ise bu sürecin ikinci yılına girmiş bulunuyoruz. Bu süreçte tüm dünya ve tüm meslekler, tüm sektörler etkilendi; sürecin maddi ve manevi zorlukları her bireyi farklı boyutlarda etkiledi. Ben ise pandemiye eğitim konusundan, kendi penceremden baktım, şimdi sizler de kendi aynalarınızdan benim pandemideki kişisel sürecimin yansımalarını göreceksiniz.
Eğitim sistemini böylesine etkileyecek ve değişime sürükleyecek bir olaya kabul edelim ki eğitimin hiçbir ögesinde hazır değildik. Bazen öğrencilerin, velilerin ve hatta öğretmenlerin bazılarının bile bu sürece tatil gözüyle baktığı da oldu; yılmadan her gün dersini özenle ve istekle anlatan öğretmenler ve onları aynı heyecanla dinleyen öğrenciler de oldu. Her birey kendi içsel süreçlerinden geçti ve pandemiye direndi, belki direnemedi. Bazen uzaktan eğitime isyan ettik, okullarımızı özledik; bazen de okullar yüz yüze eğitime bu şartlarda devam edebilir mi diye sorduk. Bazen çok bunaldık bazen motivasyonla dolduk. Benim için de bu uzun süreç motivasyon patlamaları ve umutsuzluk çukurlarının dipleri arasında dalgalandı durdu. Kesinlikle emin olduğum bir konu vardıysa, o da kendimi sürekli geliştirmek isteğimdi. Bu süreçte webinarlar benim en büyük motivasyon kaynağım oldu.
Bir öğretmen olarak her zaman öğrenciyimdir de; sürekli gelişmek, değişmek ve daha iyisine dönüşmek isterim. Böyle bir sürecin belki de bana tek faydası, kendimi geliştirmek için katılabileceğim pek çok webinar, konferans ve seminer, ve de tüm hepsine ayırabilecek zaman bulabilmemdi. Pandemi başladığından beri üç okul ve üç kademe değiştirdim; 3,5 yaştan 13 yaşa kadar bir sürü öğrenci tanıdım ve hayatlarına dokundum. Kısa sürelerle kendi isteğim dışında gelişen olaylar sebebiyle üç kurum değiştirmek durumunda kalsam da, bu deneyimlerin benim öğrenme yolculuğum açsından oldukça faydalı geçtiğini söyleyebilirim.
Öğrenme azmim ve isteğimin arttığı, motivasyonumun yüksek olduğu zamanlar her zaman kendime ilgimi çeken ve beni merak ettiren konular üzerine webinarlar bulmamla gerçekleşti. Bu webinarlar sayesinde gördüm ki; ne duygu durumu değişimlerimde, ne eğitim alanında gelişme isteğimde, ne de sistem üzerine olan düşüncelerimde yalnız değildim. Birlikten kuvvet doğar, umut doğarmış. Covid-19 hastalığıyla mücadele ettiğim dönemde bana tek iyi gelen şey alanımda bir mesleki gelişim dersine katılma isteğim oldu. Aynı evin içerisinde yaşadığım aileme hastalık bulaşması korkusunu, ya fark etmeden bu hastalığı kendi kendime tekrar bulaştırırsam diye temizlik hastası olmama ramak kalmasını, koskoca evin bir odasındaki bir yatak ve masada hayata tutunma mücadelesindeki bunaltıcı psikolojiyi ben çalışarak, gelişerek, üreterek hallettim. Kendimi geliştirmek istediğim konularda eğitimler aldığım gibi, ilgimi çeken yeni konular da buldum. Profesyonelleşmek istediğim, içimde olduğundan hiç haberim dahi olmayan ilgi alanlarımı keşfettim. Pandemide her birey kendini yeniden keşfetti, ben de kendini yeniden keşfetmiş olanlardan biriyim.
Bu yazıyı yazmamdaki temel dürtü ise, bana iyi gelen size de iyi gelsin düşüncesiydi. Bu uzun ve zorlu yolda yalnız değilsiniz, tüm düşüncelerinizi ve duygularınızı paylaşan, sizinle ortak paydada buluşan birileri mutlaka var. Yazımı okuyan her öğretmenden ricam, asla pes etmemeleridir. Öğretmenlik mesleğinin toplumun gözünde itibarsızlaştığını görmek; okul, veli baskıları, belki sevdiklerimizin bile eleştirisine maruz kalmak bizleri çok yıprattı. Düşünür müsünüz, bu toplumu biz etkileyip değiştirmezsek bunu bizden başka kim yapabilir ki? Tabii ki hiç kimse! Öyleyse öğrenme ve öğretme azmimiz hiç solmasın diyor; birlikte güzel bir gelecek kurmayı temenni ediyorum.