Her insan nevi şahsına münhasırdır. Yani her insan özeldir. Kardeşler bile olsa her insanın hoşlandığı-hoşlanmadığı konular ve öğrenme süresi-şekli farklıdır. Eğitim-öğretim sistemlerinde bunu dikkate almadan program ve müfredat tasarlanmamalıdır. Her çocuk-öğrenci-genç-yetişkin aynı programda aynı performans ve başarıyı gösteremez. Bunun için okul ve program türleri bulunmaktadır. Ülkemizde tüm çocukların akademik liselere devam etmesi gerekmiyor zaten mümkün de değildir. Her alanda her düzeyde öğrenciye göre kolay yönlendirilebilen okul-meslek-program türlerimiz (Fen Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi, Anadolu Lisesi, Anadolu İmam Hatip Lisesi, Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Spor Lisesi, Güzel Sanatlar Lisesi, Çok Programlı Anadolu Lisesi, Mesleki Eğitim Merkezi) bulunmaktadır.
Bugüne kadar meslek liselerinde Anadolu Meslek Programı ve Anadolu Teknik Programı var iken şimdi üçüncü bir program olarak Mesleki Eğitim Programı (MESEM) açılmıştır. Aslında 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu ile 1986 yılından itibaren uygulamada olan Mesleki Eğitim Merkezlerindeki (MESEM) kalfalık-ustalık eğitim programı örgün eğitime uyarlanmıştır. MESEM eğitim kurumu olarak hayatboyu öğrenme değil Mesleki Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlanmıştır. Almanya’da uygulanan dual/ikili mesleki eğitim sisteminin ülkemiz eğitim sistemindeki yeni şekli olarak özetleyebiliriz. Almanya ve birçok AB ülkesi mesleki eğitim sistemini ağırlıklı olarak bu benzeri bir programla yapılandırmıştır. Temeli Ahilik kültürel mirasımıza dayanan bu model yüzlerce yıl geçse de hala önemini korumaktadır. Çok yerinde faydalı bir uygulama olan MESEM programının yaygınlaştırılabilmesi için aile ve işletme sahiplerine iyi anlatılması gerekmektedir.
Yılbaşından önce tüm Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde (MTAL) resen MESEM programı açıldı. Öncelikli hedef kitle olarak sınıf tekrarına kalmış, devamsızlıktan sınıfta kalmış, okulu terk etmiş veya çeşitli sebeplerle liseye gidememiş öğrencilere odaklanılmış olsa da yaş sınırı olmayan programda tüm ortaokul mezunları da başvurabilecek olup özellikle çeşitli sebeplerle ülkemizde göç idaresine kayıtlı izinle yaşamaya devam eden yabancıları da kapsamaktadır. Program, yıl kaybetmeden kayıt olmak için süre sınırlılığı da bulunduğundan yeterince tanıtılamamıştır. Ancak isabetli bir kararla hem MESEM hem de telafi eğitim programına kayıtlar 04 Şubat 2022 tarihine kadar uzatılmıştır. Bu tarihe kadar kayıt olanlar dönem/yıl kaybetmeden mesleki eğitime dâhil olabileceklerdir. Sonrasında kayıt olanlar işletmede işbaşında uygulamalı meslek eğitimine başlayıp Eylül ayında teorik eğitime katılacaklardır.
Mesleki Eğitim Merkezlerinde eskiden olduğu gibi en az ortaokul mezunlarının işletmelerle sözleşme imzalayarak çırak olarak başlayıp, kalfalık ve ustalık eğitimi alabildiği program ayrıca halen devam etmektedir. MTAL/ÇPAL bünyesinde açılan MESEM programı bunu kapsamayıp dört yıl süreli örgün mesleki eğitimi kapsamaktadır.
MESEM programını özetleyecek olursak; yeni kayıt olanlar dört yıllık bu mesleki eğitim programında ilk iki yıl haftada bir gün teorik eğitimi okulda (eğer işletmede eğitim ortamı sınıf oluşturulabilirse işletmede) haftalık izin günü hariç diğer günleri işyerinde imzalanan sözleşmeyle işbaşında yaparak yaşayarak ve usta öğretici gözetiminde uygulamalı meslek öğreneceklerdir. Son iki yıl ise haftada iki gün okul dört gün işletmede eğitim alacaklardır. İlk üç yıl aylık olarak asgari ücretin 1/3’ü son yıl 1/2’si kadar ücret devlet desteği de işletmece ödenecektir. (asgari ücret 4253,40 TL, 1/3 = 1417,8 TL, 1/2 = 2126,7 TL) 11. Sınıf sonunda kalfalık belgesi 12. Sınıf sonunda da ustalık belgesi sahibi olacaklardır. Dört yılı başarıyla tamamlayanlar meslek lisesi diploması alacak ve isterlerse yükseköğretime devam edebileceklerdir. Yine iki hafta 40 saatlik usta öğreticilik iş pedagojisi kursunu tamamlayıp “Usta Öğretici Belgesi” sahibi olabileceklerdir.
İşyeri açma belgesi, teknisyenlik unvanı, Europass belgesi ve modül sertifikalarına sahip olurken talep etmeleri halinde geri ödemesiz hibe girişimcilik ve düşük faizli iki yıl sonra ödemeli işletme kredisi alabileceklerdir. Önceden olduğu öğrenciler, gibi işletmeye başladığı anda iş kazası ve meslek hastalıklarına karşı devlet tarafından sigortalı yapılmaktadır. Halen bir meslek lisesinde ara sınıflarda okumakta olan öğrencilerin de geçiş yapabileceği bu program işletmeyle iş ilişkisinin kurulması ve staj için 12. Sınıfın beklenmeden iş/meslek/işletmeyle tanışılmış olması sebebiyle daha avantajlı olduğu görülmektedir. Yani özetle yok yok. meslekler içinden 47 alan 105 dalda ilgi, yetenek ve ihtiyaca göre tercih yapılabilmektedir.
Bu sayede genç işsizliğin azaltılması, mezunların eğitim aldığı mesleklerinde istihdamının kolaylaştırılıp artırılması, okul terk oranının azaltılması, okulda-işte olması gereken genç nüfusun nitelik kazandırılarak üretken hale getirilmesi ve hayata atılması hedeflenmektedir. Bugün işsizlik oranının yükseköğrenimli gençler arasında daha yüksek olduğu bilinmektedir. Herkesin üniversite bitirmek zorunda/gerek olmadığı, meslek lisesinde meslek öğrenerek hayata erken başlanabileceği, meslek sahibi olmanın da en az üniversite diploması sahibi olmaktan daha fazla geçerli/itibarlı olduğunu toplum olarak anlamalı ve çocuklarımıza da anlatmalıyız.
Mesleki eğitimde son yıllarda yapılan yeni düzenlemeler, pandemi döneminde olumlu yönde gündeme gelen meslek liselerinin ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Fırsat eşitliğinin sağlanması yönünde yapılanlar, üniversite sayılarının ve kontenjanlarının artması, teknolojinin erişilebilirliğin geldiği nokta, iş hayatının istek ve beklentileri toplumda mutlaka üniversite mezunu olmak gerekiyor gibi bir algının artmasına sebep olmuştur. Buradan hareketle 12 yıl zorunlu eğitimle, dersane yılı, lisede/üniversitede hazırlık sınıfları, olursa sınıf tekrarı, başkalarından bir adım öne geçme yarışı için yüksek lisans bitirme hevesi neredeyse iş hayatına geçişler ve evlenip yuva kurmalar otuz yaşına yaklaşmıştır. Bu durum ailelerinin ekonomik, gençlerin sürekli anne-baba eline bakmasıyla psikolojik sıkıntıları beraberinde getirmektedir.
Mesleki eğitim programıyla neredeyse on yıl önce iş hayatına yetişmiş-üretken olarak geçişin mümkün olması, bu sürede mesleğinde ilerleme ve kariyer imkânıyla üniversite mezunlarına göre çok avantajlı duruma getirmektedir. Sadece işverenlerin beklediği nitelikli meslek insanlarının karşılanmış olması bile kişisel kazanımlardan öte ülke ekonomisine önemli değer katacaktır. Artık sektör sadece eleştirip-şikâyet etmenin ötesine geçmiş mesleki eğitim sürecine tam dâhil olarak birlikte meslek insanı yetiştirilmeye başlanmıştır. Artık MEB Bakanı, Yardımcısı, Genel Müdür, Sanayi Odası Başkanı ve Meslek Lisesi Okul Müdürleri biraraya gelerek daha iyi mesleki eğitimi nasıl yapabilirizi konuşmaktadırlar.
Daha geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanı katılımıyla Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı-MEB işbirliğiyle sanayi bölgesi içinde toplu mesleki eğitim merkezi açılış programı düzenlenerek 255 sanayi bölgesinin tamamında MESEM veya irtibat noktaları açıldığı belirtilmiştir. İlk defa madencilik alanında bir meslek lisesi Balıkesir/İvrindi ilçesinde sektör desteğiyle açılmıştır. 160 bin olan MESEM öğrenci sayısı son hamleyle 250 bine ulaşmıştır. Meslek lisesi öğrencilerinin ortaöğretimdeki oranı OECD ülkelerinde % 38 iken ülkemizde % 43 lere ulaşmıştır. Meslek Lisesi ( ML ) öğrencileri şoförlerin direksiyon başında uyumalarına engel olacak bir proje geliştirmişlerdir.
Döner sermaye üzerinden öğretmen gözetiminde okullarda yapılan üretim çalışmalarıyla ekonomiye 1 milyon 162 bin TL katkı sağlanmıştır. ME de staj ve işletmelerde mesleki eğitim programlarına devlet katkısı verilmesi beş yıl süreyle uzatılmıştır. Beş yıldızlı marka otel işletmeleriyle ML eşleştirilmiş isteyenler yeni programla hem çalışıp-kazanıp hem de meslek öğrenerek diploma sahibi ve en önemlisi sonunda iş sahibi olabileceklerdir. Daha önce ustalık belgesi sahibi olanların kursu tamamlayıp alabildiği usta öğretici belgesini; ustalık yeterliğini kazanmış olanlar mesleklerinde en az on yıl çalıştıklarını belgelendirdikleri takdirde Bakanlıkça açılacak iş pedagojisi kursu sınavına doğrudan katılabilirler. Başarılı olanlara usta öğreticilik belgesi verilerek işyerinde çırak-kalfa-stajyer-kursiyerlerin mesleki eğitimlerinden sorumlu kişi olabileceği gibi atölye meslek dersi öğretmeni olmadığında veya işletmede uygulamalı meslek derslerinde derse girebileceklerdir.
MTAL bünyesindeki Anadolu meslek programı öğrencilerine 2021–2022 eğitim öğretim yılından itibaren ya işletmelerdeki beceri eğitimine devam edebilmeleri ya da kendileri için hazırlanmış 4 akademik eğitim modelinden birini seçerek haftada 5 gün akademik eğitim alabilme imkânı sunulabilecektir. Öğrencilerin bu eğitim modelinden yararlanabilmeleri için 9, 10 ve 11. sınıftaki akademik ders ortalamasının 70 puan üzerinde olması ve 11. veya 12. sınıfın sonunda 40 gün stajlarını tamamlaması gerekiyor. Okula geldikleri 5 gün boyunca haftada 31 saat akademik eğitim alacaklar. Son sınıfta Türk Dili Edebiyatı 5, Matematik 6, Fizik 4, Kimya 4, Yabancı Dil 2, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 2, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 2, Seçmeli Dersler 4, Alan/Dal meslek dersleri 14, rehberlik ve yönlendirme 1 olmak üzere toplam 44 saat haftalık ders programı uygulanabilecektir. Stajlarını ise 11 ya da 12. sınıfın yaz döneminde yapabileceklerdir. Bunun yanı sıra öğrencilerimize ücretsiz dağıtılan ders kitapları akademik paket içeriğine uygun hazırlanacaktır. Bu sayede mesleğinde üniversitelere devam ederek mühendis, atölye ve meslek dersleri öğretmeni veya akademisyen olarak kariyerlerine devam edebileceklerdir.
Mesleki eğitimde yeni bir dönem başladığı şekliyle anlatılan bu faydalı gelişmeler gerçekten yeterince ve iyi anlatılabilirse itibar edilmemesi mümkün değildir. Temel sıkıntı okumak ve diploma sahibi olmak değildir. Her şey bittikten sonra iş hayatına atılmaktır. Ülkenin sahip olduğu sektörlerin/firmaların yapısı incelendiğinde KOBİ’lerden (küçük ve orta ölçekli işletmeler) oluştuğu, istihdam yapısında da beyaz-gri-mavi yaka nitelikli insan dağılımı ve ihtiyacına bakınca mesleki eğitimin ne kadar önemli olduğu bir kez daha görülmektedir. Yıllardır toplantılarda ifade etmeye çalıştığım ve yazarak paylaştığım savunduğum fikirlerin on yıla yakın gecikmeli de olsa bir bir uygulamaya konuluyor olmasına ülkemin geleceği adına çok seviniyorum. Gençlik için ümidim giderek artıyor.
MESEM programını diğerlerinden farklı kılan yönlerini; öncelikle ağırlıklı olarak seçilen meslekte bir firmada/işyerinde işbaşında usta öğretici gözetiminde yaparak yaşayarak dört yıl pratik yaparak donanımlı bir usta olarak yetiştirmektedir. Öğrencinin üretip kazanmasıyla kendine güven duygusu gelişmekte, mesleğini iş hayatını sevmeye ve alışmaya başlayacaktır. Dört yılın sonunda mezuniyette işyerini, müşterileri, ürünleri, hammaddeleri ve süreçleri bilen çalışan ekibe uyum sağlamış nitelikli hazır işgücünü işveren kaçırmayacak ve işe devamını isteyeceğinden iş aramak zorunda kalmayacaktır. Kendi ihtiyaçlarını karşıladığı gibi aile bütçesine katkı sağlayabilecektir. Toplumda işi-gücü olan saygın bir kişi konumuna erişecektir. Ülkesine, milletine fayda üreten iyi bir vatandaş olmanın hazzını yaşayacaktır.
Artık meslek liseleri sadece akademik yönden başarısız öğrencilerin zorunlu olarak istemeyerek gittikleri okullar olmaktan çoktan çıkmıştır. Artık üniversite himayesindeki meslek liselerinde profesörlerin okul müdürü olduğu, marka tescili ve patentlerin alındığı, sektörün öncü firmalarının hamisi, üreten fabrika gibi okullar, LGS sınavında ilk yüzdelik dilimlerden öğrencilerin tercih ettiği kendine güvenen, üreten ve nitelikli gençlerin yetiştiği okullara dönüşmüştür. Son olarak yeni uygulamaya konulan MESEM programını çevremize tanıtmak, ihtiyacı olanları bilgilendirmek ve yönlendirmek hepimizin vatandaşlık görevidir. Gerçekten de meslek lisesi memleket meselesidir.