1. Anasayfa
  2. İyi Örnekler

Kendiliğinden Eğitim Ütopya mı?

Bu yazıda çağlar boyu ütopya ve distopyayı birlikte yaşamış olsa da insanlık belki de hiç bir zaman kendini tanımaya ve gerçekleştirmeye bu kadar ihtiyaç duymadı. Bu yüzden hangi yaşta olursa olsun her bireyin kendi tanıma bilgeliğine ulaşma çabası onun kendiliğindenliğini güçlü kılabilir.

Kendiliğinden Eğitim Ütopya mı?
0

Ülkemize ve dünyamıza baktığımızda bir distopya yaşadığımız şu günlerde kendiliğinden eğitim bir ütopya mı sorusu bir başkaldırı olabilir miydi? Bilgisayarımın başında otururken bu sorular kafamı kurcalamıştı. Sonra yazmayı denedim. Belki benimle aynı görüşleri paylaşanlar olabilir diye düşündüm. Baktığımız zaman biz eğitimle ütopik insan karakterleri yaratmaya çalışırken aslında ne tarafa dönsek distopyayı düşündüren kişilik yapılarıyla ve kendimizle karşılaştığımızı görmek mümkün kanımca.

Peki bize bunu düşündüren ne? Ben kendi lise öğrenciliğime baktığımda yani yaklaşık otuz beş sene öncesinden bahsediyorum. Bize rehberlik edecek öğretmenlerimiz olsa da rehber öğretmenlerimiz yoktu fazlaca. Bugün ise hangi sınıfla konuşsam hocam keşke rehber öğretmenler hepimizle tek tek ilgilense diyen öğrencilerle dolu. Elbette bu benim öğrenciliğimde rehberliğe ihtiyacımız olmadığını göstermez. Ancak durum bugün baktığımızda da çok da istediğimiz gibi değil gibi görünüyor. Yine o devirlerde psikolog ve psikiyatr desteği almak da bu kadar yayın değildi.  Yani aslında  bozunma dediğimiz bilimsel adı  entropi  olan kavram her dönemde hayatımızdaydı. Ancak biz bu kadar yaygın olarak adını telaffuz etmiyorduk.

Günümüze baktığımızda dünyada gerek doğa anlamında, gerek biyolojik olarak, gerek sosyal ilişkilerde,  gerekse de ekonomik anlamda çok daha farklı bir distopyayı yani bozunmayı yaşıyoruz. Elbette insanlık tarihinden bu yana çok defa farklı şekillerde sınandı. Ancak biz idealde her şey iyi olabilir mantığını yürüttük. Örneğin mükemmel eğitim olabilir, öğrenciler mükemmel olabilir ütopyasını  yaşatmaya çalıştık kanımca  Şimdilerde maalesef görmek mümkün ki öğrenciler bu ütopyanın zıddını yaşıyorlar şu anda. Yani gerek eğitim sisteminden kaynaklı gerekse kendi kişiliklerinden kaynaklı mutsuzlukları yaşayabiliyorlar. Tüm bunlar bana artık  ittirerek götürme devrini sanki kapatmak zorundaymışız gibi düşündürdü bir an.

Aslında dünya ne zaman rahat bir konumda oldu diye sorarsak belki de ülkemizde de Atatürk sayesinde yüz yıldır savaş yüzü görmediğimizi varsayabiliriz. Onun dışında gerek iktisadi gerek mali ve eğitim konularında gerekse de sağlık ve diğer konularında hep alacaklı insanoğlu. Ancak günümüzde insanoğlu için kölelik ve sömürgecilikten kurtulma konusundaki çabaların sonucu olarak özgürlükler daha fazla kendini gösterse de modern kölelik bugünkü distopyanın yaratıcısı. Teknolojinin yeniden kurguladığı toplumun yansıması olan öğrencilerimiz yapay zekaya daha yakın olsa da kendimi tanıma açısından hala hepimizin sınıfta kaldığı bir gerçek gibi gözüküyor.

O halde günümüzde daha farklı distopik karakter yaratan eğitimde yeniden bir ütopya yaratmak mümkün olabilir mi diye soruyorum yeniden? Yani öğrencileri ittirip kaktırmadan onlara motivasyon ve kendiliğindenlik aşılamak mümkün mü? Kanımca böyle bir yol seçersek mümkün olabilir. Yani ne demek istiyorum. Eğer biz kalıtımsal olarak kurulan ve ilk çevre etkilerini aileden alarak şekillenen kendiliğimiz bu sırada kendine has öğrenme stillerini geliştirir. Ve bebeklikle karşılaştığı sosyal çevresiyle gelişen öğrenme biçimi sayesinde ilk motivasyonlarını kazanmaya başlıyor.

Eğer biz kişiye eğitimde biyolojik olarak kendini tanıtır ve sosyal bağlanma biçimlerinin kişilik üzerindeki etkilerinden bahsedebilirsek belki de bu ilişkileri yeniden yapılandırabiliriz. Bu arada da aile eğitimlerini birlikte götürmemiz gerekecektir. Ve her insanın her yaşta kendini gerçekleştirebileceğini bireylere anlatabilirsek olumsuzlukları yaşadığımız dünyada yeniden bir ütopya yaratmanın peşinden gidebiliriz.

Burada anahtar nokta kişinin kendini tanıması ve aslında belki de bu tanımanın da ötesine geçmesi gerekmektedir. Yani maddi dünyayla birlikte öze doğru bir yolculuk yapıp bugüne kadar yaşadıklarını fırsat bilerek yeni bir ben yaratmanın yolunu aramaya doğru adım atmalıdır. Elbette bu adımı önce kendimiz atmalıyız. Eğer bir birey kendini tanıma yolunda adım atabiliyorsa bu diğerleri için de mümkündür. Çünkü benim bugüne kadar ki edinimlerin bana gösteriyor ki her öğrencinin kendini tanıma bilgeliğine ulaşmaya ihtiyacı var. Ayrıca biz öğretmenlerin ve herkesin bu yolculuğa adım atması distopyası bol dünyada bir umut yeşermek için ihtiyaç duyduğumuz bir adım olacaktır.

Nurhayat Kayar

 

Facebook Yorumları

Nurhayat Kayar 14.11.1972 Maçka doğumluyum. Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Eğitimi Biyoloji Öğretmenliği mezunuyum.25 senelik öğretmenim. STEM eğitimi, öğrenci koçluğu ,eğitim danışmanlığı gibi sertifikalarım var.C2 düzeyde ingilizce sertifikam var. Şu an yayında olan "Genesis ve Saklı Gerçekler" , "Zamanı Uyandıran Saat"," Varoluşun Sesi","Nefs Cevher"," Filozof Narval" kitaplarının yazarıyım.

Yazarın Profili

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.