Bir Diploma Yetmez mi?
0

Maalesef üniversite bitirmek ve sadece diploma almak yetmiyor. İş ilanlarında aranılan nitelikleri incelediğiniz zaman eskiden “üniversitelerin şu bölümlerinden mezun, yabancı dil bilen, seyahat engeli olmayan, sürücü belgesi sahibi, şurada ikamet eden, erkek adaylar için askerliğini yapmış ve tecrübeli eleman aranmaktadır” yazardı.

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama lise ve üniversiteyi okumuş yetişkin olup iş hayatına ve sosyal hayata katılmış gençleri bir kuşak sayarsak yaklaşık yirmi yıl yani iki kuşak önce yukarıda girişte sıralanan; öncelikle bir üniversite diploması ve üç beş temel özellik işe kabul edilmek için yeterli gelmekteydi. Şimdi ise iş ilanlarında yazanlara birkaç örnekle incelenecek olursa;

 Sözlü ve yazılı iletişimi kuvvetli (imla kurallarına uygun yazabilen/demek ki üniversite mezunu olup da imla kurallarına uygun yazabilmek ayrı bir meziyet!),
 Üniversitelerin … bölümlerinden mezun,
 Tercihen ikinci üçüncü yabancı dil bilen,
 Kişisel bakımına ve giyimine özen gösteren,
 Kurumsal ortama ve yoğun çalışma temposuna ayak uydurabilen,
 Takım çalışmasına yatkın, amirlerine saygılı, işini severek yapan,
 Dikkatli, işini takip eden, kendini geliştirmeye, öğrenmeye açık,
 Yeni teknolojileri takip etme isteği olan,
 Ms Office uygulamalarını etkin olarak kullanabilen,
 Sonuç ve sistem odaklı, iletişim becerisi yüksek, analitik düşünme yetkinliği gelişmiş,
 Stres altında problem çözme yeteneğine sahip, takım çalışmasına yatkın,
 Sürekli değişen iş dinamiklerine hızlıca adapte olup, plan değişikliklerine uyum sağlayan,
 Eğer mühendislik mezunu ve de sanayi üretiminde çalışacak ise AutoCAD 2D, AutoCAD 3D, Solidworks ileri derecede kullanabilen,
 Tasarım, mimari proje, projelendirme ve dokümantasyonu konusunda deneyimli,
 Aktif otomobil kullanabilen (demek ki sürücü belgesi olup da araç kullanamayan üniversite mezunlarımız da varmış),
 Temsil kabiliyeti yüksek, zaman yönetimi becerisine sahip, raporlama becerileri gelişmiş
 Araştırmacı, sonuç odaklı ve dinamik,
 Kalite ve düzen oluşturma konusunda motivasyonu ve özgüveni yüksek
 Yetiştirilmek üzere eleman aranmaktadır. (bu da yeni çıktı yani sizi diplomanızın sağladığı unvan ne olursa olsun ilk başlarken çırak olarak başlatıyorlar.)

Tabiî ki burada sıraladıklarımla sınırlı değil tabiî ki bunların hepsi de tek bir firma ilanında yer almıyor ancak üç aşağı beş yukarı benzer nitelikler sıralanıp ulusal ve uluslar arası firmalara eleman aranıyor. Uluslararası global bir firma ise belki de “çok kültürlü iş ortamına uyum sağlayabilecek, kişilerin özel yaşam tercihlerini sorgulamayacak” gibi ek beklentiler de ekleniyor olabilir. İnsan kaynaklarından anlayan bir uzmana genel müdür, CEO, voltran, süperman ve uzaya gidecek astronot için aranacak nitelikleri yazmasını isteseydik acaba bunların dışında neler yazabilirdi.

Belki de yazmaya çekinilen ancak işe alım sürecinde doğrudan bile sorulamayan çapraz sorgulamalarla öğrenilmeye çalışılan “farklı kişilik özellikleri, sinizm, örgütsel vatandaşlık, duygu ve ruh haline ait “ ne özellikler aranıyor olabilir.
Dikkatimi çekti, sigara, alkol, e-kumar gibi kötü alışkanlıkları olmayan yazılmamış. Acaba tüm üniversite mezunlarının hiçbir kötü alışkanlığı yoktur diye ön kabul mü yoksa zaten herkes bunları özel hayatında yapma hakkına sahiptir bu konuyu hiç kurcalamayalım diye mi düşünülmüştür.

Hiçbir ilanda; “insan gibi insan arıyoruz” yazmamış mesela, “kendisine yapılmasını istemeyeceği davranışları karşısındakine yapmayacak, önce işi değil insanı önceleyen, hak, hukuk ve adalet duygusu gelişmiş, … İnsan arıyoruz” diyerek iş ilanı yayınlayarak eleman arayan da yok. Ya da “adam gibi adam arıyoruz” tabii ki bunu erkeklik anlamında cinsiyet ayırımcılığı olarak yazmadım.

Deneyimli ve deneyimsiz üniversite mezunları arıyor diyerek başlık atıp arayanlar da var. Şimdi geriye dönüp lise ve üniversite sürecinde eğitim sistemimize ve müfredatlarına göz atalım. Sıralanan ve işe alınacak elemanda aranan özelliklerin neredeyse yarısının lise düzeyindeki eğitimde kazandırılması mümkün. Tek tek ele alınacak olursa zaten birçoğu da ders konuları içinde yer aldığı anlaşılacaktır.

Mesela, ilköğretim kurumları için hazırlanan haftalık ders çizelgesine göre özellikle ortaokul seviyesinde; teknoloji ve tasarım, bilişim teknolojileri ve yazılım, rehberlik ve kariyer planlama, insan hakları, yurttaşlık ve demokrasi dersleri zorunlu derslerdir. Ayrıca; iletişim ve sunum becerileri, bilim uygulamaları, zeka oyunları, medya okuryazarlığı, hukuk ve adalet, düşünme eğitimi dersleri de seçmeli derslerdir. Liseler düzeyinde ise bilgi kuramı, işletme, ekonomi, girişimcilik, yönetim bilimi, uluslar arası ilişkiler, bilgisayar bilimi ve proje hazırlama dersleri seçmeli dersler olarak okutulmaktadır.

Demek ki iş hayatının değişen dinamik bir yapısı var ve bu yapıya uyum sağlayabilecek kişisel yetkinlikleri de gençlere eğitim hayatında kazandırmamız gerekiyor. Biz daha çok eğitim müfredatında akademik, temel ve sosyal beceriler yanında mesleki ve teknik eğitimde yetkinlik temelli beceriler kazandırmaya çalışıyoruz.

Oniki yıl zorunlu eğitim süresinin özellikle lise ve üniversite sürecinde tüm öğrencileri hiçbir okul, alan-dal ve meslek ayırmadan belli bir yeni içerik hazırlayarak geleceğin mutlu-başarılı insanlarını yetiştirmemiz gerekiyor. Bunları genel kültür olarak aktarmayı kastetmiyorum. Bilişsel, duygusal ve sosyal beceri ve yetkinlikleri mikro, senaryo tabanlı ve deneyimle öğrenme yöntemleriyle gerçek bir iş ortamındaymış gibi somut vakalar üzerinden dramatize ederek oyunlaştırılmış keyifli bir eğitim sürecinden bahsediyorum. Geleceğin belirsizliğini gören kişilik-benlik oluşumundaki gençlerin kendilerini özgüvenli-güçlü hissetmelerini sağlayacak faaliyetlerden oluşan bir program.

Okullar bitmeden diplomalar alınmadan lise düzeyinde ilk yıldan başlayan modüllerden oluşan bir eğitim programıyla gençlerin geleceğin dünyasına hem sosyal hayata hem de iş hayatına hazırlanması doğru olacaktır.

Gençlerin gelecek vizyonu oluşturabilmeleri için gelecek hakkında öngörülerden eğitim ve iş hayatı adına olması öngörülen yeniliklerden bugünden başlayan değişimlerden haberdar edilmesi gerekiyor. Günümüz imkânlarıyla akademik derslerden eksik kalan konular her zaman telafi edilebilir. Gelişmeler ışığında geleceğin işleri neler olacak bu işleri yapacak insanların hangi mesleğe sahip olmaları gerekiyor. Bu meslek hangi eğitimlerle edinilebilir.

Gençler geleceğin Türkiye’si ve Dünyasında kendilerini nerede görüyor. Alacağı eğitim ona hangi beceri ve yetkinlikleri sağlayacak bu kazanımlarıyla bulunduğu şehirde mi başka bir yerde mi yoksa yurtdışında mı çalışabilir? Şimdiden bunların hayalleri kurulmalı ki kariyer yolculuğunun rotası belli olsun.

Yeni bir dijital çağa geçerken teknolojinin getirdiği değişiklikler bizim hayatımıza ne gibi etkilerde bulunuyor ve bulunacak. Bu gidişatla geleceğin teknolojileri neler olabilir. Yaşadığımız ülkenin ve mensubu olduğumuz milletin gelecek vizyonu nedir? Veya biz de bir ferdi olarak ne olmalıdır? Bu tabloda nasıl yer alabilirim? Bu değişim gençler için hangi fırsat ve tehditleri barındırıyor.

Verilerin özellikle de kişisel ve kurumsal ticari değer taşıyan verilerin depolanması, tasnifi ve işlenmesi kadar güvenliği de önem taşımaktadır. Öte yandan en büyük zaaf ve açığın sosyal medya araçlarıyla gerçekleştirildiği de bilinmektedir. Siber güvenlik konusu da herkes için en önemli konuların başında geliyor. Yetkinlik, temel, teknik ve sosyal beceri yanında dijital dönüşümde yazılımcıların doğal olarak her meslekle çalışabilmesi öne çıkarak gerekli bilinçlendirme sonrasında siber güvenlik önlemlerinin alınmasının da öğrenilmesi gerekiyor. Next Gen Education – Yeni Nesil Teknoloji eğitimleri veren programlarda gençlerin çok ilgi duyduğu veri bilimi, blokzincir, kriptoloji, dron ve insansız hava aracı konularında güncel eğitimler alınmasıyla ya mesleğinde fark oluşturma veya bu başlıklarda kazanacağı becerilerle bir meslek ve iş olarak diploma ötesi fırsatlara ulaşılabilecektir.

Şimdiden zamanı verimli kullanmak, etkili planlayabilmek ve zamanımızı yönetebilmeyi, hangi işlere öncelik vermemiz gerektiğini, yeri geldiğinde bazı teklif ve ısrarlara hayır diyebilmeyi, tüm bu çalışmayı da dijital araçlar kullanarak gerçekleştirmeyi öğretebiliriz. Bu çalışmaya önce kişinin kendini tanıması; zayıf ve güçlü yönlerini keşfetmesini bu bilgiler ışığında çevresinin ona hangi fırsatları sunup ne gibi tehditler oluşturduğunu kavramasını sağlayabiliriz.

Toplum içinde yaşarken olduğu gibi iş ortamının da çeşitli kişi ve gruplarla işbirliği yapmayı gerektirdiğini, bunun için tüm farklılıkları kabul edebilmeyi, değerlere saygı göstermeyi, birlikte başarılı olabilmek için rekabet değil dayanışmayla çalışmak gerektiğini, kendini yönetebilmenin bile eğitimle kazanılabilecek bir yetenek gerektirdiğini öğretmeliyiz.

Hangi sektör ve alan olursa olsun tüm mesleklerde kiminde biraz fazla da olsa iletişim önemlidir. Öncelikle bireysel/grup ilişkilerinde kendini ve aktarmak istediklerini iyi ifade edebilen, iletişimin kurallarını bilen ve uygulayabilen insanlar iş hayatında daha başarılı olabiliyor. Dinleme, anlama ve empati düzeyi yüksek olan sabırlı kişiler müzakere ve çatışma konularında eğitim aldıklarında iş hayatında karşılaşacakları durumlarla daha rahat baş edebiliyorlar.

Başta kendi mizacı yani bireyi diğerinden ayıran en temel yaratılış özellikleri bakımından huylarının olduğunu bilen kişilerin çeşitli olaylar karşısındaki davranışları tahmin edilebilir. Buna yüksek farkındalık da diyebiliriz. İnsanlar kibir ve egoya varmayan kendi yetenek ve gücünün farkına vararak kendini geliştirebilir ve farklılık oluşturarak markalaştırabilir.

İş hayatının işe eleman alırken aradığı özelliklerin kişinin işinde başarılı, verimli ve mutlu olmasını sağlayacağı düşünülüyor. Sorunların farkına varmak, tespit etmek, kriz oluşmadan önlemek ve çözmek, karar verebilme yeteneği kazanmak, eleştirel ve analitik düşünebilmek, girişimcilik becerilerini geliştirebilenler kariyer fırsatlarının da farkına varabilirler.

İş hayatında kıdem bakımından yeni başlayanlardan tutun da yaşı emeklilik çağına ulaşmış çok sayıda insanla çalışmak zorundayız. Bu da farklı kuşakların bir arada birbirlerinin değerlerini anlayarak kurumsal kültür içinde uyumu yakalamayı gerektiriyor. Tecrübeye ve bilgiye saygı duyarak farklı yeteneklere sahip ekip üyelerinin güç birliği yapması halinde iyi bir takım oluşturulabilir. Yeni başlayan genç kuşakların dijital becerilerinin daha iyi düzeyde olması beklenir. Ancak bu hayatboyu öğrenme prensibiyle kıdemli olanların bu konuda yetişebileceği unutulmamalıdır.

Çalışanların işyerinde faydalı olabilmeleri için aile ve sosyal yaşam dengesini korumalarına da bağlıdır. Çeşitli dönemlerde yaşanabilecek doğal zorluklar ve stres altında kaygıları da yönetebilmek gerekiyor. Kısacası gençlere, kendi geleceklerini tasarlayabilme, bunun için ihtiyaç duyacakları beceri ve yeterlilikleri kazanabilmeleri için fırsat tanınması gerekiyor. Gerekirse okul içi-dışı yapılacak proje-atölye-kurslar ile bu imkân sunulabilir. Öte yandan bu kazanımların sertifikalandırılması halinde gelecekte belgelendirilebilmesi de önem taşımaktadır. Bu ihtiyacı fark eden ulusal-uluslar arası programlar hazırlanarak yüzyüze ve çevrimiçi uzaktan hizmet veren Microsof onaylı sertifika da veren LDX World gibi girişimler mevcuttur.

Özetle; Prof. Dr. Sinan Canan’ın Dijital Gelecekte İnsan Kalmak adlı kitabının 164. Sayfasında belirttiği üzere; “üniversite diplomasının insanı meslek sahibi yapabileceğine dair yaygın ve kanı mevcut. Artık diplomalarımızın veya sertifikalarımızın değil, becerilerimizin geleceğimizi belirlediği bir zamandayız. Gelecekte bu gittikçe daha fazla önem kazanacak… aslolan bilgiyi yönetme ve doğru bilgiyi ayırt edebilme becerisi olacağından temel kazandırılması gereken beceri olarak en öne alınmak durumunda kalacak. Meslek sahibi olmak için yıllar boyu üniversiteler, master ve doktoralar yerine erken dönemde lise düzeyinde teknik ve teknolojik sıkı bir eğitimle insanları hayata daha hızlı hazırlamak gerekecek. Bunu yapamayan topluluklar büyük oranda dünya medeniyet yarışında geri sıralara düşecek. Bu, gelecekte hayatta kalacak olanlar; eğitim için yaşayanlar değil, yaşam için eğitilenler olacak.” Diyerek yaşadıkça ihtiyaç duyulacak beceriler için ise kendini güncel tutmak için hayatboyu eğitim kaçınılmaz gerçek bir ihtiyaç olacaktır.

Facebook Yorumları

Erol DEMİR 1967 yılında Gölcük’te doğdu. Piyale Paşa İlkokulu, Gölcük İmam Hatip Ortaokulu, Gölcük Endüstri Meslek Lisesi, Anadolu Üniversitesi Bilecik Meslek Yüksekokulu Elektronik programını ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İşletme Yöneticiliği alanında yüksek lisansı “Eğitim Yöneticilerinin Sorunları ve Çözüm Önerileri” konusunda tezini tamamlamıştır. Halen İstanbul Ticaret Üniversitesinde işletme alanında doktora öğrencisidir. 1990 yılında Türkkablo fabrikasında kalite kontrol teknisyeni olarak çalıştı. Öğretmenlik hayatına 1991 yılında Hakkari’de başladı. 1994 yılında Gölcük Mesleki Eğitim Merkezi’ne elektronik öğretmeni olarak atandı. 1995 yılında müdür yardımcısı oldu. 2000 şubat ayında Gölcük Mesleki Eğitim Merkezi Müdürü oldu. 2003 yılında Gölcük İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube Müdürü olarak çalışmaya başladı. Aralık–2007 ile Haziran-2016 arası İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube müdürü olarak çalıştı. Temmuz – 2016 Bakırköy İlçe MEM, Temmuz-2022 İstanbul İl MEM, Ekim-2023 Küçükçekmece İlçe MEM Şube Müdürü olarak görevine devam etmektedir. Evli ve 3 çocuk sahibidir.

Yazarın Profili

Yorumunuz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.