Güneş her sabah doğar ve ışıklarını yeryüzüne gönderir. İhtiyacı olanlar güneşin ısısından ve ışığından yararlanır. Güneş bulutlarla rekabet etmez. Bulutlar fizik kanunlarına göre ısınan suyun buhar haline gelip yükselmesi ile oluşur. Yükseldikçe soğur ve yağışa dönüşürler. Bulutlar rüzgârla rekabet etmez. Yağmur yeryüzüne iner ve ihtiyacı olan canlı ve cansız ne varsa hepsine dokunur. Su canlılarla rekabet etmez. Toprak canlılara beşiklik eder ve bağrına bastığı çekirdekleri yeşertip büyütür. Toprak canlılarla rekabet etmez. Hava her canlının ciğerlerine girer ve hayatlarının devamına katkı sağlar. Nefesi içine çeken canlılarla rekabet etmez.
Her Öğretmen Bir Çiçek Gibidir
IKIGAI hakkında yazdığım köşe yazımı okuyan şair bir dostumdan şöyle bir mesaj aldım:
“Böyle bir zamanda siyasi yazılar değil de eğitim yazıları yazmanızı yadırgadım!”
Şair dostuma cevap olarak:
“Güncel siyasi konuların cazibesi karşısında yazı yazmamanın gerçekten zor olduğunu fakat bundan daha zor olan şeyin kalıcı ve gerçek ihtiyaç olan eğitim yazıları yazmak olduğunu” ilettim.
Aynı gecenin sabahında uyanıp sosyal medya hesaplarımı kontrol ettiğimde Linkedin ana ekranıma düşen mesajda Irısh Murdoch’a ait olduğunu öğrendiğim şu özlü söz dikkatimi çekti; “Çiçekler komşularıyla “rekabet” etmekle ilgilenmez. Sadece çiçek açarlar.”
Açıklama yazısında, birbiriyle doyasıya oynayan çocukları çiçek bahçesine benzeterek ebeveynlere, çocukları kategorize ederek sıralayıp rekabete sokmanın sakıncalarından bahsediyordu[1]. Bu mesaj kafamda rekabet konusunda bir yazı yazma fikrinin çağrışım yapmasına neden oldu. Hemen bilgisayarımın başına geçtim ve klavyenin tuşlarına dokunmaya başladım.
“Rekabet” kelimesi; “Aynı amacı güden kimseler arasındaki çekişme, yarışma, yarış.” anlamına gelmektedir. Aynı meslek grubundaki insanların birbiriyle rekabet etmesi yani yarışması bu yönüyle normal karşılanabilir. Çiçekler ve meyveler de aynı amaç için çalıştıkları için aslında birbiriyle rekabet ediyorlarmış gibi görünebilirler. Fakat çiçekler seçmekten ziyade seçiliyorlar. Çiçekleri seçenler ise bal yapmak isteyen arılar ya da güzel görünmek isteyen insanlar. Çiçekler bunu hiç bilmese ve düşünemese de en güzel şekilde açıyor, en güzel şekilde meyveye duruyorlar. Meyve ağaçlarındaki meyvelerde çiçeklerin yolundan gidiyor. En güzel meyve olmaya çalışıyorlar ve birbirleriyle yıkıcı ve yıpratıcı bir rekabet içine girmiyorlar. Japonların Kaizen kalite modelinde her gün biraz daha kaliteli ve mükemmel iş yapma ilkesi sanki çiçeklere ve meyvelere bakarak modellenmiş gibi görünüyor. Her gün daha iyiye ve daha güzele doğru pozitif bir iç disiplinle ilerlemek çiçeklerin sürekli olarak yaptığı bir iştir.
Güneş her sabah doğar ve ışıklarını yeryüzüne gönderir. İhtiyacı olanlar güneşin ısısından ve ışığından yararlanır. Güneş bulutlarla rekabet etmez. Bulutlar fizik kanunlarına göre ısınan suyun buhar haline gelip yükselmesi ile oluşur. Yükseldikçe soğur ve yağışa dönüşürler. Bulutlar rüzgârla rekabet etmez. Yağmur yeryüzüne iner ve ihtiyacı olan canlı ve cansız ne varsa hepsine dokunur. Su canlılarla rekabet etmez. Toprak canlılara beşiklik eder ve bağrına bastığı çekirdekleri yeşertip büyütür. Toprak canlılarla rekabet etmez. Hava her canlının ciğerlerine girer ve hayatlarının devamına katkı sağlar. Nefesi içine çeken canlılarla rekabet etmez.
Gerçek rekabet komşusunun ürününü kötülemek değil kendi ürününün güzelliklerini anlatmaktır. Eğitimciler bir çiçeğe benzeyen çocuklara güneş gibi, toprak gibi, su gibi ve hava gibi yararlı olmak için çalışır. Bir meyve ağacının çiçeklerinin meyve olmak için olgunlaştığı gibi. Öğretmenler her gün daha iyiye ve daha güzele doğru bir adım daha ilerlemek için çalışırlar. Rekabet dünyasının acımasız çarkları ile savaşmak çiçeklerin tercih etmediği bir yoldur.
Her öğretmen bir çiçek gibidir.
Dr. Nadir Çomak
[1] Sarısoy, B. YÖM okulları idari koordinatörü 17.04.2021 tarihli linkedin iletisi.