Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Eylül Seminer Dönemi Programında öğretmenlerden okuyup tartışmaları istenen Amerikalı emekli bir öğretmen John Taylor Gatto’ nun yazdığı Eğitim: Bir Kitle İmha Silahı adlı kitabı sizin için okuyup dikkatimizi çeken bölümlerini derledik:
Okula gerçekten ihtiyacımız var mı bizim? Eğitimi kastetmiyorum elbette. Okullardaki zorunlu öğretimden bahsediyorum. Günde 6-8 saat, haftada 5 gün, yılda 9 ay olacak şekilde 12 yıl süren zorunlu öğretimden… Bu bezdirici rutin gerçekten gerekli mi?
…
Okul öğretimi ile eğitimi ayırın birbirinden, bakın ne denli faydalı farklar gözünüze çarpacak. Okul öğretimi bir alışkanlık ve davranış talimi meselesidir. Dışarıdan içeriye doğru oluşur. Eğitim ise öncelikle insanın kendisine hakim olması meselesidir. Sonra da kendini geliştirme, hatta kendini aşma meselesi.
…
Tarihin ünlü isimlerinin büyük bir bölümü liseye gitmemişler, ortaokulu bile bitirmemişlerdi. Aslında yakın zamanlara kadar on üç yaşına gelen insanlara artık çocuk gözüyle bile bakılmazdı. Ortalama yedi yaşındayken etrafınızdaki dünyaya değer katmaya başlardınız.
….
Bugünlerde sınıflara tıktığımız genç insanların aynıları, bir zamanlar yollar, köprüler, şehirler, medeniyetler kurmuş.
…
Ergenlik denen sahte bir hayat dönemi ile çocukluğu yapay bir şekilde uzatıyoruz.
…
Çocuklarınızın çocukluğunun gerekli olandan bir gün bile daha uzun sürmesine izin vermeyin.
…
Modern, endüstriyelleşmiş ve zorunlu eğitimin başlıca amacı çocukları yaşlarına göre sınıflandırıp ardı arkası gelmeyen sürekli testler yoluyla sıraya sokarak ilerleyen yıllarda aynı uğurda bir araya gelmelerini engellemektir.
…
Okul genç zihinlerin denek olduğu bir laboratuvardır, bir şirkete dönüşmüş toplumun ihtiyaç duyduğu alışkanlıkların üretildiği bir imalathanedir.
…
Okullar çocuklara, memur, işçi ve tüketici olmayı öğretir, siz kendi çocuklarınıza lider ve maceracı kişiler olmayı öğretin. Okullar çocuklara itaat etmeyi öğretir, siz kendi çocuklarınıza eleştirel ve bağımsız düşünmeyi öğretin.
…
Ne kadar az okul öğrenimi, o kadar büyük başarı… Herhangi bir alandaki yenilikçi bir şahsın bu başarıyı okulda aldığı öğrenime borçlu olduğu nadirdir. Eğitim büyük oranda kişinin başlattığı bir şeydir; geniş deneyimlerden, merak, sabır ve yoğun iç gözlemlerden oluşan bir bileşimdir.
…
Aktif risk almak, hayal gücü ve gerçek emek içeren açık kaynak eğitim yoluyla öğrenilebilecekleri okullar ya öğretemez ya da öğretmez.
…
Kitlesel üretim ekonomileri, bireylerin zihinlerini sömürgeleştirip onları kitlesel zihinlere dönüştürmeden başarılı olamazlar. Bu dönüşüm ne kadar erken başlatılırsa o kadar iyidir. İlkokulun ilk sınıflarında, ana sınıflarında, hatta çocuk yuvalarında… Adına okul dediğimiz bu kolektif ritüellerin entellektüel gelişim ile çok az ilişkisi vardır. Mesela öğrencilerin okula başladıklarında zaten biliyor oldukları renkleri, haftanın günlerini, senenin aylarını onlara yeniden öğretme çılgınlığını bir düşünün. Alt sınıflardaki kolektif ritüeller alışkanlık oluşturmayı, dikkat eğitimini ve otoriteye bağlılığı hedefler. Bu yolla daha oluşum evresinde iken bağımsız bilincin altı oyulur.
…
Aşırı kurallaştırma hayatın kalitesini bozar ve kurallara uyulması konusunda zorlama yapacak bürokratları, bunları düzenleyecek başka memurları gerektirmesi yüzünden de liderliği öldürür.
Derlemeyle olacak gibi değil, her öğretmen tarafından mutlaka okunması gereken bir kitap…
Eğitim gerçekten de zorunlu olmakta çıkmalı ve bir ekonomi aracı yapılmamalıdır. İsteyen bireylerin eğitimi alması ve devam ettirmesi gerektiğini düşünüyorum.