Şöyle genel bir düşünürsek bu soruyu çoğu kişinin kendine sorduğunu, kendi kendine düşünüp konuştuğunu sanmıyorum. İnsanlar her gün haberlerde yeni bir araç yeni bir oyun yeni bir uygulama vs… üretildiğinde aşırı mutlu oluyorlar. Hele ki bu kendi ülkemiz içinse değmeyin onlara! Neden? E çünkü geliştik ya. Yeni bir şey üretmek, dünyaya bir artıda bulunmak evet çok güzel şeyler bunlar.
Neresi kötü biliyor musunuz? O üretilmesi gereken her neyse sen üretmediğinde kötü. Ya da çok zordan başladım ya.
Şöyle söyleyelim; hayatımıza aslında çok fazla olumlu etkisi olan şeyleri ürettiklerinde onları kullanmamak, kendimize bir şey katmamak, üretileni değerlendirmemek kötü. Dünya değişirken çita hızında gelişirken ben ne yapıyorum?
Ebeveynler genelde kendilerini geliştirme konusunu çocuklarına bırakır. Sanki gelişmek biz gençlere has. Unutmayalım! “Öğrenmenin yaşı yoktur.”
Bir de şu vardır bakın: ‘’Ben derslerimde gayet başarılıyım bu bana yeter.’’ düşüncesi. Hani gelecek gençlere emanetti(!) Buraya kadar okuyan birkaç bireyin aklından şu soru geçebilir: ‘’Bana bunları söyleyen kişi şu an hayata ne gibi bir katkıda bulunuyor acaba?’’ ya da ‘’Kendin ne kadar geliştin de bana akıl veriyorsun?’’ O kadar haklısın ki… Her şeyde dört dörtlük olamayız. Ama değişmeden de duramayız. Kendimi çok iyi geliştirmedim bu eylemi hala sürdürüyorum.
Bir örnekle devam etmek isterim. Uzun zaman önce çok sevdiğim bir kişiyle (yaşı oldukça büyük) konuşurken bana: ‘’Olmuyor böyle kızım olmuyor. Her günüm aynı geçiyor. Genç iken hiç böyle değildim. Elim ayağım tutardı, gözlerim görürdü, kulaklarım duyardı. Şimdi neredeyse hepsini kaybettim. İyi ki gençliğimde yapmam gereken her şeyi yapmışım iyi ki güzel tohumlar ekmişim şimdi bir şeyler yapmak istesem bile vaziyet belli.’’ dedi. Şimdi kendin ile çeliştin diyebilirsiniz bana. Ebeveynler hep değişme rolünü çocuklarına veriyordu ya hani. Hayır buradaki mesaj şu: Neden güzel günlerin varken elinde onlarca binlerce imkanın varken bir dediğin iki olmazken neden bu aynı kalışın? Aslında değişim ya da gelişimden kastım dünyayı sarsacak şeyler üretmek değil. Zaten dünyayı değil ilk önce kendinde, kendi kendini sarstıracak şeyler bulmak. Yaşımız, boyumuz, kilomuz, saç uzunluğumuz vs. bunlar bile bir yere kadar aynı kalabiliyor. Peki beyin? Onun durabilmesi imkansız. Onun tek ihtiyacı olan şey sensin. Oku, gez, bazen iyiyi bazen kötüyü yaşa, tat. Ama deneyimle. Sonra okumakla kalma yaz. Kendini aş başkalarına yol ol. Geliş – geliştir. Her şeye ilk önce kendinden başla. Parçadan bütüne git. Kendini olmak istediğin yere hazırla. İlk önce kendini bul, sonra yola koyul. Ben hayatımda şimdiye dek isteyip de elde etmediğim bir şey yaşamadım. Bunun tersini yaşayanlar şunu diyebilir belki: ‘’Ben çok denedim hiç olmadı. Artık kendimi yoramam.’’ Hayır! Herkes böyle düşünürse haberlere çıkan o güzel değişimleri kim yapacak? Bu dünyadan ayrıldığında adının geçtiği güzel işlere imza atmak istemez misin? Yokluğunda bile konuşulmak! Çok cazip. Bence bu yazıyı bitirdikten sonra aklında yapmak isteyip de ertelediğin ne varsa yap. Kendin için yap. Kendini düşündüğünde zaten gelişmeyi, değişmeyi de isteyeceksin. Bir amacın yoksa amaç edin varsa da bilgi edin.
Sevgilerimle,
Psikolog Adayı Buse Aydın