Kişilik, günlük hayatta sıklıkla kullandığımız, insanlarla ilişkilerimizi şekillendirirken üzerine düşündüğümüz, bireyin ilgilerini, tutumlarını, yeteneklerini, konuşma tarzını, dış görünüşünü ve çevresine uyum biçimini içeren karmaşık bir kavramdır. Ruh bilimcilerin, bireyin kendine özgü ve ayırıcı davranışlarının bütünü olarak tanımlayıp uzun yıllardır üzerinde kuramlar geliştirdiği bir çalışma alanıdır kişilik. Onlara göre bireyin süreklilik sergileyen düşünme, hissetme, davranma ve insanlarla ilişki kurma özelliklerindeki ayrılıklardır. Yani kişinin kendine göre bir ayrılığı, belirgin bir özelliğinin olma durumu; kişinin kendine özgülüklerin bütünüdür. Doğuştan getirilen bazı eğilimleri kapsamakla beraber sosyal etkiler ve kişinin çevresindeki insanlarla kurduğu etkileşimler sonucu yaşam tecrübeleriyle şekillen bir durumdur. Bu noktada gerek ailenin gerek örgün eğitim sürecinin ve sosyal çevrenin kişiliğin şekillenmesinde önemli bir etken olduğu söylenebilir. Her bireyin kendine özgü bir kişiliği olduğu düşünülse de psikoloji bilimi geliştikçe çeşitli gruplamalar yapılarak kişilik tipleri belirlenmeye çalışılmıştır.
Bu konuya bakıldığında zaman içine pek çok kuramın ortaya çıktığı görülür. Jung, Carl Rogers, Cattell, McCrae gibi birçok kişi, kişilik hakkında kendilerine özgü teoriler geliştirmiş önde gelen isimlerdir. Her düşünce tarzı ya da psikiyatrist kendi şahsi kişilik tanımını kendi teori modeline göre kurmuştur. Sevme Sanatı, Erdem ve Mutluluk, İnsan Olmak Üzerine, İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri vs. kitaplarıyla tanıdığımız deneme türü pek çok makaleyle de insanı anlamaya yönelik çalışmalar yapan Erich Fromm’un da ortaya attığı kişilik tipleri bu noktada ilgi çekicidir. Freud ve Marx’ın fikirlerini temel alıp hümanist felsefeye dayandırarak ortaya attığı yaklaşım, günümüzde de hâlâ güncelliğini korumaktadır 😊
Fromm kuramında insanların sahip olduğu 5 kişilik tipinden söz ediyor. Ona göre bu kişilik tiplerinden sadece bir tanesi duygusal ve kişisel bağımsızlığını kazanmayı başarabilirken diğerleri toplumun daha bencil, maddiyatçı ve verimsiz kısmını temsil ediyor 😊
Fromm’un kişilik teorisindeki ilk tip: “Alıcı Tip”
Alıcı tipi başkalarından devamlı onay alma, kabul görme ve sürekli olarak başka bireylerden destek alma ihtiyacıyla tanımlıyor. Bu kişilik profilinin en şaşırtıcı yanı aldığı desteği genelde geri vermemesi😊 Başkalarının hayatına bir şey katmak ya da başkalarına yardım etme nezaketi göstermek gibi bir niyeti olmuyor bu insanların. Başkalarına yardım etmek ve onların hayatını iyileştirmek kesinlikle onlara göre değildir. Alırlar sadece 😊 Onlar vermeyi bir şeyden vazgeçmek, o şeyden yoksun kalmak biçiminde gördükleri için verme eyleminden kaçınırlar. Ruhsal bunalımlarını da yemek yiyerek gidermeye çalışırlar. Hep bana, hep bana diyen birileri varsa çevrenizde bunlar alıcı kişilik tipine örnektir 😊
İkincisi “Sömürücü Tip”… Bu da yine başkalarıyla ilişkilerini tamamen bencil çıkarlarına dayanarak kuran bir kişilik tipidir. Alıcı tipten farklı yanları ise istedikleri şeyi kurnazca ve hilekâr yollarla elde etmeye çalışmalarıdır. İhtiyaç duydukları şeyi elde etmek için başkalarını yalanlamaya, aldatmaya ve manipüle etmeye meyillidirler. Bu açıdan kendi çıkarlarından daha önemli hiçbir ahlaki değer onları bağlamaz. Bunu karşısındakinden faydalanabileceği şekilde çıkarları için yaparlar. Sömürücü eğilimdeki bireyler hayatlarını başkalarını sömürmekle geçirirken bunun hakları olduğuna da inanırlar. Çevremizde gördüğümüz ben-merkezci, sinsi ve alaycı kişiler sömürücü tip olarak tanınabilirler 😊
Üçüncü olarak biriktirici ya da “İstifçi Tip” kişilikten bahsediyor Fromm. Burada birey toplayıcıdır, bu tür insanların tek amacı maddi-manevi değeri olan bir şeylere sahip olmak ve biriktirmektir. Maddi varlıklara tutkun, eşyaya odaklı, mal ve mülk edinme takıntılı kişiler biriktirici kişilik olarak tanımlanır. Kendini korumak için her şeyi biriktirmek ve saklamak eğiliminde olurlar; daha fazla eşya, daha fazla para… Yokluk hissinin hiçbir zaman varlık hissine dönüştürülememesi😊 Daha fazla şeye sahip oldukça kendilerini daha güvende ve mutlu hissedeceklerini düşünürler ama hep bir eksiklik duygusuyla bu güveni tam yakalayamazlar. Ayrıca aşırı titiz, düzenli ve dakiktirler. Zamanı bile bir birikim olarak görerek çok dikkatli kullanırlar. Her durumda birikimin kişisel tatmin getirdiğine ve gelecek için önemli olduğunu savunurken bu doyumsuzluk onları hiçbir zaman yeteri kadar mutlu etmez. Erich Fromm bu tipleri özgüvensiz olarak da niteler. Toplumda cimri olarak da görülen kişiler genellikle istifçi tiplerdir 😊
Diğeri “Pazarlamacı Tip”… Erich Fromm bu kişilik tipinin iş ortamlarında en sık rastlanan insanlar olduğunu söylüyor😊 Bu tip bireyler başarılı olmak için kendini sürekli olarak pazarlama davranışı gösterirler ve başkalarının onayına çok fazla ihtiyaç duyarlar diyor. “İnsanlar kendi hayatlarını ve mutluluklarını sağlamak için çabalamaktan ziyade daha fazla istenilir olmak, kendini çekici hale getirmek ve yarıştığı kişilerden daha iyi bir konuma sahip olmak için çabalamaktadırlar”. Böyle insanlar kendi içinde mutsuzlardır, popülerliğe çok önem verdikleri için başarısız olunca yetersiz ve çaresiz hissederler. Devamlı çevreye iyi görünebilmek, insanlar tarafından kabul görmek adına kendilerini farklı göstermeye çalışırlar ve kişiliğinde yaşadığı ikilemlerden dolayı kendi iç dünyasında çatışma hâlindedirler. Bu durum kolaylıkla depresyona da sebep olur. Çıkarcıdırlar ve hedeflerine erişmek için her yolun mübah olduğunu düşünürler. Ayrıca çevresindeki insanların da kendileri gibi olduğunu düşündükleri için kurdukları ilişkiler samimi değildir, sıklıkla fırsatçılık eğilimi gösterirken inançları ve değerleri çok kolay yok sayarlar. Fromm, insanın bağımsızlık prensibine en çok zarar veren kişilik eğilimi pazarlamacı kişilik tipidir diyor. Bu noktada özellikle günümüzde her alanda karşımıza çıkan kişilik tipi belki de pazarlamacı kişilik oluyor. Kendimi ne kadar iyi tanıtıp popüler olabilirsem, ne kadar iyi pazarlarsam o kadar başarılıyım yanılgısı 😊
Ve son olarak “Verimli Tip”…
Verimli tip, tüm ilgisini başkalarına faydalı bir insan olmaya adar. Diğer dört kişilik tipine göre olumlu olan tek kişilik türüdür. İnsanları sever, yaratıcıdır, üretir ve yararlı olma en önemli amacıdır. Hayal dünyaları geniştir, enerjileri yüksektir, sevmek ve çalışmak en önemli özellikleridir. Diğer insanlarla sevgi dolu, besleyici ve anlamlı ilişkiler kurmaya odaklanır. Fromm’a göre verimli kişilik tipine sahip olanların temel amacı, insan olmaya çalışmaktır. Olumsuz duygularla başa çıkan ve insanlarla ilişkilerinde karşılıklı faydaya özen gösteren verimli kişilik tipleri dünyayı kurtaracak olanlardır diyor. İnsanın karakteri ve kişiliği derinlere yerleşmiş olduğu için değiştirmek zor görünse de kişinin kendi öz farkındalığıyla kendi eksiklerini görmesi ve bunların üzerine giderek değiştirebileceği de bir gerçektir. Bu noktada Fromm, eğilimlerimizin ve tutumlarımızın farkında olarak kendimizi değiştirip verimli kişilik tipine yönelmemiz konusunda ısrar ediyor.
Özetle, Fromm bu teoriyle kişisel gelişimimize daha çok özen göstermemiz için bizi motive ediyor. Eksiklerimizin farkına vararak verimli kişilik tipine yönelmeye davet ediyor. Kendi gelişimine, öz saygısına ve bağımsızlığına yatırım yapan kişilerin başkalarını da aynı yönde geliştirebileceğine inandığı için toplumsal bir iyileşmeyi amaçlıyor. Umarım hepimiz verimli kişilik yapısına doğru evriliriz. Kendi benliğimizi kabul edip severek çevreye kendimizi doğru bir şekilde yansıtıp ürettiğimiz şeyleri daha çok paylaşarak bütünsel davranabiliriz. Hep almak değil vermek insanı huzurlu yapar. Duygusal tatmini ancak çevreye daha faydalı olduğumuzda yakalayabiliriz. Daha fazla bilinmek değil, en küçük alanda bile daha üretken olmak gerçek doyumdur.
Herkesin elinden geleni yapabildiği, birileri için yararlı olabileceği bir yanı illaki vardır, önemli olan başarılı olma kriterlerini tekrar sorgulayıp sevgi-saygı, yaratıcılık ve alçakgönüllülük niteliklerini ortaya çıkaracak yanımızı geliştirebilmektir 😊
Nermin ELMAS
Not: Bu yazı Erich Fromm’un “Erdem ve Mutluluk” ve “Sevme Sanatı” kitaplarından yararlanılarak hazırlanmıştır.