Sadece ülkemizin değil tüm dünyanın en önemli temel sorunlarından biri işsizliktir. Uluslararası Çalışma Örgütü, küresel seviyede işsiz sayısının geçen yıla göre 3,4 milyon artarak 201 milyona ulaştığını açıklamıştır. Elimizde işgücü piyasasına yönelik bilgiler yoksa konuşulanlar, yorumlar ve üretilebilecek politikalarla yapılacaklar isabetli doğrular olmayacaktır. Bu itibarla İŞKUR tarafından heryıl yapılan işgücü piyasası araştırmaları mesleki eğitim açısında daha da önem kazanmaktadır. İşgücü piyasasının talep yönünü ortaya koymayı amaçlayan bir çalışmayla İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa illerindeki 90 bine yakın işyeri, Nisan – Mayıs ayları ziyaret edilmiş ve elde edilen veriler genelleştirilerek 1 milyon 295 bin işyeri için veri açıklanmıştır. Bu işyerlerinde toplam 10 milyon 619 bin kişinin çalıştığı tespit edilmiştir.
Türkiye genelinde her 5 işyerinden 1 tanesinin açık işi bulunmaktadır. En yüksek oranda açık işi olan işyeri bulunan sektör olan imalat sektöründen sonra sırasıyla; toptan ve perakende ticaret, konaklama ve yiyecek faaliyetleri, inşaat ve mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler gelmektedir. Ülkemizde iş var, elaman var ancak ikisi arasında uyumsuzluk ve bağ kopukluğu gibi sebeplerle işsizlik devam ediyor.
Asıl ilginç olan veri ise tespit edilen tüm açık işler içerisinde en fazla talep edilen eğitim düzeyi, “herhangi bir eğitim düzeyi aramıyorum” diyen işyeri oranı yüzde 40,6 ve bu işlerin çoğunun en alt düzeyde eğitime sahip kişilerin yapabileceğini göstermektedir. Açık işi olan mesleklerde aranan beceriler incelendiğinde, en fazla “fiziki ve bedensel yeterlilik” ön plana çıktığı daha sonra “yeterli mesleki/teknik bilgi ve tecrübe” geldiği görülmektedir. “İletişim ve ifade yeteneği” ile “takım çalışması” diğer en fazla aranan becerilerdir. Bazı mesleklerin özellikleri itibariyle aranılan becerilerde öncelikler değişebilmektedir. İşgücü piyasasında genellikle “nitelik ve beceri gerektiren mesleklerde” eleman bulunmasında zorluk çekildiği görülmektedir.
Her on işyerinden ikisi, aradığı elemanı işgücü piyasasında bulmakta zorlandığını, bunun nedenlerine bakıldığında ilk sırada “gerekli mesleki beceriye/niteliğe” ve “yeterli iş tecrübesine” sahip eleman bulunamaması gelmektedir. İşverenlerin eleman temininde güçlük çekilme nedeni olarak “bu meslekte işe başvuru yapılmaması” bildirilmiştir. Bildirilen mesleklere bakıldığında; makineci (dikiş), garson (servis elemanı), satış danışmanı/uzmanı, kalite kontrolcü, gazaltı (Mig-Mag) kaynakçısı, elektrikçi (genel), beden işçisi (genel), şoför-yük taşıma, aşçı, çağrı merkezi müşteri temsilcisi, tornacı (torna tezgâhı operatörü), pazarlamacı, kaynakçı (oksijen ve elektrik), temizlik görevlisi, muhasebeci, mobilya montajcısı, oto bakım-onarımcısı (oto mekanikeri), bayan kuaförü, plastik doğramacı/PVC doğrama-imalat ve montajcısı ve mermer işçisi bulunmaktadır.
Personel seçiminde aranılan ölçütler sırasıyla; pratik beceri, tecrübe, diploma/sertifika, teorik beceri ve referans olarak bildirilmiştir. Ülke genelinde işyerlerinin yaklaşık yüzde yirmisi İŞKUR hizmetlerinden; eleman talebi, danışmanlık ve yönlendirme, işbaşı eğitim programları yararlanırken çalışanların mesleki eğitimi, kısa çalışma ödeneği, mesleki eğitim kursları oranlarının çok düşük olduğu gözlenmiştir.
Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk, katıldığı bir TV programında ” Herkesin üniversite okumasına gerek kalmadan liseler açıyoruz. ASELSAN, ODTÜ ile sürekli çalışmalar yapıyoruz. İş garantili liseler açıyoruz. Türkiye’de üniversiteyi bitirmek iş istihdamı olarak görülüyor. Bunu değiştirmek istiyoruz.” diyerek herkesin üniversite mezunu olması gerekmediğini açıkça belirtmiştir. Gençlerin askerliği erteletmek, kısa dönem veya subay olarak yapabilmek için üniversiteye gitme eğilimi de yetkililer tarafından dikkate alınmış olup bu konuda Savunma Bakanı Akar tarafından; “Meslek lisesi mezunları askerlikte kendilerini rahatlatmak için mutlaka üniversiteye gitme çabası içine giriyorlar. Meslek lisesi mezunları için de farklı modeller üzerinde duruluyor.” açıklaması yapılmıştır.
Dünyada genel kabul görmüş işgücü ihtiyaç piramidine göre; zirvede az sayıda beyaz yakalı üniversite mezunu, ortada nitelik ve becerili meslek elemanları ve tabanında ise onlardan daha çok sayıda az nitelikli yada hiç nitelik gerektirmeden bedensel işgücüne ihtiyaç bulunmaktadır. Yukarıda açıklanan verilerden de daha çok KOBİ ölçeğine sahip iş hayatımızın beyanlarıyla bu gerçeklik doğrulanmaktadır.
Bu rapordaki gibi veriler, başta genel eğitim ve kariyer planlamasında özelde ise mesleki eğitim programlarına kadar, ülkenin ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücünün yetiştirilmesinde yol gösterici olacaktır. Eğitim politikaları belirlenirken iş piyasası işgücü verilerini dikkate almak gerekiyor. Zaten alınıyor da aslında ama yine de istenilen düzeyde eğitim-istihdam bağı henüz sağlanamamıştır.
Türkiye işgücü piyasasının genelinde çalışanların ve işsizlerin eğitim durumlarının düşük olması da işgücü piyasasını olumsuz etkilemekte üretimde verim ve kaliteyi dolayısıyla karlılığı düşürmektedir. Araştırma kapsamında eleman temininde güçlük çekilen mesleklerdeki güçlük çekilme nedeninin ağırlıklı olarak “gerekli mesleki nitelik ve beceriye sahip eleman bulunamaması” ile “yeterli iş tecrübesine sahip eleman bulunamaması” olarak gerçekleşmesi işgücü piyasasının aradığı nitelik ve özelliklerde eleman bulunmadığı gerçeğini net olarak ortaya koymaktadır. Önceki dönemlerde yapılan çalışmaların sonuçları da incelendiğinde mesleksizlik konusunda önemli gelişmeler görülmesine rağmen hala işsizlerin işgücü piyasasında aranılan/talep edilen nitelik ve becerilere sahip olmadığı görülmektedir. Beceri temelli, eleman ihtiyacı duyulan mesleklerde aranan becerileri daha iyi analiz edip ortaya koyacak çalışmaların yapılması önemlidir.
İşsizlik probleminin ortadan kaldırılması için işgücü arz ve talebinin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Özellikle mesleki nitelik ve becerinin yanında, tecrübenin de ön plana çıkması mesleki eğitimin önemini arttırmakla beraber teorinin yanında pratiğe dayalı eğitime dikkat çekmektedir. Halen meslek liselerinde İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulu kararlarıyla alan ve dalların açılmasına ve binlerce mezun verilmesine rağmen arz ve talebin örtüşememesinin arkasındaki temel nedenin beceri, nitelik uyuşmazlığı ve tecrübe olduğu anlaşılmaktadır. Bunun çaresi de meslek lisesinde 10. Sınıftan itibaren her yıl artan gün sayısıyla işbaşında mesleki eğitim yapılmasıdır. Dört yıllık bir süreçte yapılmayanların gençler mezun olduktan sonra çeşitli politikalarla yapılmaya çalışılması, gecikilmiş, maliyetleri artmış ve ülke adına büyük işgücü kayıplarına yol açılması sonrası telafisi güç sonuçları olmaktadır.
İşverenlerin ihtiyaç duyduğu elemanları ararken hangi arama kanallarını tercih ettikleri incelendiğinde; en sık oranda (yüzde 56,6) kullanılan arama kanalının “İŞKUR aracılığıyla” olduğu tespit edilmiştir. Açık işlerin arama kanalında ikinci sırayı ise yüzde 41,8 ile “akraba-eş dost” kanalının aldığı görülmektedir. Açık işlerde üçüncü sıradaki arama kanalı yüzde 38,5 ile “internet-sosyal medyadır”. Dördüncü sırada yüzde 31,3 ile “gazete-ilan, vb.” arama kanalı gelmektedir. Son sıradaki arama kanalı ise yüzde 7,5 ile “özel istihdam büroları” olduğu görülmektedir.(*)
Gençlerin ilgi göstermediği ancak iş dünyasında yoğun eleman aranılan ve temininde güçlük çekilen mesleklerde meslek liselerinde okumakta olan öğrencilere yönelik burs ve diğer teşviklerin uygulanması faydalı olacaktır. Meslek liseleri ve meslek yüksekokulları son sınıflarında okuyan öğrencilerin düzenli olarak İŞKUR hizmet binalarına mesleki geziler düzenlenerek iş ve meslek danışmanlarıyla birebir görüştürülmesi gençlerin iş hayatına geçişlerinde olumlu etkisi olacaktır.
(*) https://media.iskur.gov.tr/22146/2018-yili-turkiye-geneli-ipa-raporu.pdf “Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İŞKUR 2018 yılı İşgücü Piyasası Araştırması Raporu”, Sayfa 3-15 ve 158-163