21. yüzyıl için öğrenci yetiştiriyoruz ve hatta diyoruz ki bundan 10 sene sonra yetiştirdiğimizi sandığımız öğrencilerin hiçbiri şu anda hali hazırda var olan meslekleri yapıyor olmayacak. Peki biz öğrencilerimizi “henüz var olmayan meslekler” için ne kadar hazırlayabiliyoruz?
Akademisyenler bu konuyla ilgili oldukça kapsamlı çalışmalar yürüttü, ancak en somut çalışma öğretmenlerin, akademisyenlerin ve aralarında Apple, Lego, The Walt Disney Company gibi iş dünyasının başarılı şirketlerinin liderlerinin katılımı ile oluşturulan P21 platformu tarafından ortaya kondu.
Bu durumda 21.yy’ın öğrenicilerinin akademik ve meslek hayatlarında başarılı olabilmesi için bahsi geçen becerilere hakim olması bekleniyor. Geleneksel eğitim sistemi ile bağdaşması oldukça zor olan bu becerilerin kazandırılması için arkasında yatan felsefe ve bilincin de eğitimciler tarafından özümsenmesi gerekiyor.
Peki nedir bu tüm dünyayı kasıp kavuran eğitimin geleneksel yapı taşlarını kökten yıkan beceriler?
Uzun bir liste varsa da önümüzde; başlıcalarını sıralayalım: Eleştirel ve Yaratıcı Düşünme, Medya ve Bilgi Okuryazarlığı, Problem Çözme, Sosyal ve Kültürler arası İletişim, Üretkenlik ve Sorumluluk, Girişimcilik, Liderlik.
Tüm bu becerilerin kavranması için yabancı dil dersleri fırsat olarak görülmeli ve ders içerikleri bu beceriler doğrultusunda yeniden planlanmalı, müfredat ile metodoloji gözden geçirilmelidir. Otonom becerisi gelişmiş, hem bireysel hem de takım çalışmalarında başarılı, iç motivasyonu yüksek ve mutlu bireyler ancak böylesi bir eğitim sisteminde var olabilir ve bu şekilde PISA araştırmalarında ülkemizin dünya devletleri arasında son çeyrekte yer almasından kurtulabiliriz.
Tüm bu becerilerin temelinde de bilgi ve teknolojiyi uyum içinde kullanabilen, yani teknolojiyi eğitim amaçlı ve odaklı kullanabilen nesiller yaratmak yatıyor. Evrensel bilgiye ulaşmanın yolu ise kendi anadilinde uzmanlıkla mümkün olamıyor, ana dil bu yüzyılda dil bilen sıfatı almaya yetmiyor. Geleneksel öğretim yöntemlerinin pek çok ders için revize edilmesi gerekiyor, doğru; ancak önceliği yabancı dil öğretimine vermek gerekiyor. Çocuklarımızı, öğrencilerimizi dünyaya ulaştıramıyorsak bile dünyayı onların avuçlarının içine bırakabiliriz; yabancı dil ile teknolojiyi harmanlayıp yaptığımız ders içerikleri, üretim odaklı aktiviteler, yaşam boyu öğrenme temasıyla yola çıkan ve bir hayli de yol almış olan uluslararası ortaklık projeleri bütün bu süreci mümkün kılıyor. Web 2.0 eğitim araçları ile ülkeler arasındaki tüm sınırları kaldırabilir ve öğrencilerinize sınırsız ve özgür bir dünya yaratabilirsiniz. K12 okulları için bu hayali gerçek kılmanın en kolay yolu Milli Eğitim Bakanlığı tarafından da desteklenen temelde Avrupa’daki okullar için oluşturulmuş olan ve ülkemizi de kapsayan e-twinning platformunun kullanılmasıdır. Bu platform ile Almanya, İspanya, Danimarka, Fransa, İtalya, Malta, Norveç, İsveç dahil yaklaşık 35 ülke ile ortak projeler yürütebilir ve öğrencilerimizi İngilizceyi iletişim dili olarak kullanmaları dahilinde dünya ile buluşturabiliriz ve dünyadaki 578970 eğitimciden, 191963 okuldan biri biz olabiliriz ve projemiz 74881. proje olarak şu an literatürde yerini alabilir.