“Mısır’ı zapt ettik. Fakat Sinan’ı kaybettik. Bir memleket O’na bedel olamaz.” Der Yavuz Sultan Selim.
Sinan Paşa aslen Bosnalı olup, Osmanlı İmparatorluğunun varlığını sürdürdüğü 600 yıl boyunca, altmış sadrazamın kırk sekizinin mezun olduğu, Enderun mektebinden mezundur. Geçmişte Enderun mektebi, günümüzde Eton koleji gibi okullar, ülkelerin kaderleri üzerinde söz sahibi olur, tarihini değiştirecek gücü kara tahtalarında saklı tutarlar.
Doğada bazı cevherler vardır ki diğerlerine göre hem az bulunurlar hem de çok değerlidirler. Değerli oluşları, nadirliklerinden ileri gelir. İşte insanlık ailesi içinde de böylesi özel ve üstün yetenekli insanlar vardır. Dünyanın ve tarihin değişiminde hiç kuşkusuz bu özel insanların parmak izleri mevcuttur. Bu kadar özel insanların, değerlendirilmesi, önlerinin açılması, değerin ortaya konulması ve bunlardan yeteri kadar istifade edilmesi yoluna gidilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Tüm dünyada olduğu gibi, geçmişten günümüze Türk tarihi ve coğrafyasında da üstün ve özel insanlara ayrı bir önem verilmiştir. Devletler bir yandan iktidarlarını devam ettirmelerine yardımcı olacak yönetim kadroları yetiştirirken diğer taraftan bilim, sanat ve spor gibi alanlarda üstün ve özel yetenekli insanlardan yararlanma yoluna gitmişlerdir.
Hiç kuşku yok ki tarihimizde, bu yetenekli bireylerin en iyi değerlendirildiği dönem Osmanlı devleti zamanındaki Enderun mektebidir. Enderun, altı yüz yıllık bir imparatorluğun askeri, mülki, bürokratik, bilim ve sanat kadrolarını oluşturmuştur. Ayrıca Dönmez (2004) ve Necate Baykoç’a göre Enderun Mektebi bugünkü Amerikan eğitim sistemine kaynaklık etmektedir. Enderun Mektepleri II.Murat zamanında kurulmuş, eğitim yapısını Fatih Sultan Mehmet döneminde kazanmıştır. Enderun’a önceleri devşirilen gayri Müslim çocukları alınırken daha sonraki devirlerde XVII. Yüzyıldan itibaren farklı etnik kökenden Müslüman çocukları da alınmaya başlanmıştır (Akkutay, 1984).
Osmanlı İmparatorluğunda aristokrat kesim olmadığından dolayı, Arı (2004)’ya göre, Osmanlı, Enderun sistemi ile aristokratik yapıyı ve kan bağını değil; ehliyet, liyakat ve sadakati esas alan bir mekanizma inşa etmişti. Enderun’a alınan üstün yetenekli çocuklar, halktan soyutlanarak terfi sistemini esas alan bir eğitime tabi tutulurlar ve eğitimlerini müteakip öncelikle taşrada görevlendirilirdi.
Cumhuriyet tarihimize baktığımızda da üstün ve özel yetenekli bireylerin eğitimlerine önem verildiği görülmektedir. Yasalardaki çeşitli düzenlemelerle, bu özel kişilere çeşitli fırsatlar yaratılmıştır. Türk eğitim tarihinde üstün yetenekliler için bu imkânlar kısaca özetlenirse; Enderun okulu, 6660 sayılı müzik, resim ve diğer güzel sanat dallarında olağanüstü yetenek gösteren çocukların devletçe eğitilmesini düzenleyen yasa, Fen liseleri, Ankara Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nin 1964 yılından itibaren 5 yıl süre ile bazı ilkokullarda özel sınıf ve türdeş kümeler denemesi, 1416 sayılı yasa, Tübitak bursları ve yarışmaları, Anadolu liseleri uygulamaları sayılabilir.
Günümüzde eğitim sistemimiz içerisinde yer alan Bilim ve Sanat Merkezleri 1995 yılında, Prof.Necate Baykoç’un T.C. Milli Eğitim Bakanlığı’nca 1992 yılında zamanın Milli Eğitim Bakanı tarafından özel gereksinimli çocukların eğitimlerini sağlamak amacıyla Özel Eğitim ve Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü kurulmuş, Necate Baykoç, genel müdür olarak göreve atanmış ve Genel Müdürlük Teşkilat yapısı bünyesinde idari, rehberlik ve özel eğitim olmak üzere 3 daire başkanlığı ve bunlara bağlı 25 şube oluşturulmuştur. Özel eğitime gereksinimi olan engel gruplarına ilişkin ayrı şubelerle birlikte, üstün yeteneklilerin eğitimleri şubesi kurulmuş ve çalışmalar başlatılmıştır.
Ülkemizin mevcut ekonomik, sosyal, kültürel ve eğitim şartları dikkate alınarak, daha fazla sayıda üstün yetenekli çocuğa en uygun modelle ulaşılabilmesi için, farklı ülkelerde uygulanan modeller incelenmiş, uygulanabilirlikleri tartışılmış ve yazarın, daha önceki akademik çalışmaları da temel alınarak ülkemiz şartlarına uygun yeni bir model geliştirilmiştir. Bu model Prof. Dr. Baykoç’un kendi çalışmalarında “Ek Ders Uygulama Okulu” olarak isimlendirdiği daha sonra Bilim ve Sanat Merkezi olarak adlandırdığı, pilot proje olarak beş ilde (Ankara, İstanbul, İzmir, Bayburt ve Denizli) öğrenci seçimi, öğretmen seçimi ve eğitimi, aile eğitimi ve bina hazırlıkları ile başlatılanbir uygulamadır.
Bugün 81 ilde 182 BİLSEM ve 63 bin öğrenci bu merkezlerden yararlanmaktadır (MEB,2022).
Böylece, yıllar sonra ülke tarihinde üstün yetenekli çocuklarımız için yasal mevzuatı olan sistemli bir eğitim merkezi ve programı başlatılmıştır. Bilim Sanat Merkezleri, Genel Müdürlük ilgili personelinin, bu merkezlerin yönetici ve öğretmenlerinin ve merkezlerde yetişen çocukların ailelerinin katkıları ile gelişmiş ve yaygınlaştırılmıştır.
Kaynakça :
Akkutay Ülker. (1984). Enderun Mektebi. Ankara: Gazi Üniv. Basın Yay. Yüksekokulu Basımevi Akkutay Ülker. (1999). “ Osmanlı Eğitim Sisteminde Enderun Mektebi” İçinde: Osmanlı ( Editör: Güler Eren) C.5, Ankara.
Arı, B.(2004). Osmanlı devleti’nde yüksek bürokrasi için üstün yeteneklilerin tespiti ve sarayda özel eğitim süreci. Yer aldığı eser A. Kulaksızoğlu, A. E. Bilgili, ve M. R. Şirin, Üstün Yetenekli Çocuklar Bildiriler Kitabı, Çocuk Vakfı Yayınları, İstanbul, 2004
Dönmez, N.(2004). “Bilim Sanat Merkezleri’nin Kuruluşu ve İşleyişinde Yapılması gereken Düzenlemeler”, Yer aldığı eser A. Kulaksızoğlu, A. E. Bilgili, ve M. R. Şirin, Üstün Yetenekli Çocuklar Bildiriler Kitabı, Çocuk Vakfı Yayınları, İstanbul.
MEB, (2022). http://www.meb.gov.tr/meb/teskilat.php#images