Bugünkü yazımda da kara deliklerle ilgili biraz bilgi verdikten sonra eğitimde yeri ne olmalı ondan bahsetmeye çalışacağım.
Kara delikleri ilk duyduğumda sanırım ilkokulun sonlarında ya da ortaokuldaydım. Araştıran ve sürekli yeni bilgiler edinmeye çalışan ablamdan duymuştum bu ifadeyi. Kara olması bende biraz korku uyandırmıştı ilk başta. Hem de bir delik vardı ortada. Hem kara hem delik düşüncesi o çocuk yaşımda bende korku oluşturmuştu çünkü bilmiyordum neye benzediğini ne olduğunu. Ama ablam araştırıyorsa bu önemli bir şeydir demiştim o zaman. Hala da ara ara adını duyduğumda ablamı hatırlatan ve bende merak oluşturan bir kavramdır kara delikler.
Şu günlerde de oldukça fazla duyuyoruz adını ki yıllardır yapılan araştırmalarla sadece tahmini görüntüsü ortaya çıkarılabilen kara deliklerden birinin ilk defa fotoğrafı çekildi. Bu kara delik fotoğrafı için aşağıdaki 8 farklı noktadan çeşitli teleskoplarla görüntüler alındı.
Çünkü uzaydaki bir şeyi milimetrik olarak görebilmek için dev gibi bir teleskoba ihtiyaç vardı fakat teleskop büyüdükçe de netlik azalıyordu. Bu yüzden aynı zamanda aynı yere odaklanabilen daha fazla teleskopla çalışmalıyız fikrine ulaştılar. Böylece bu 8 farklı noktaya teleskop merkezleri kurdular. Bu merkezlerden yüzlerce veri elde edildi ve bu veriler oluşturulan inceleme grupları tarafından incelendi. İçlerinden en iyi olanını ortaya çıkarmaya çalıştılar.
Peki, kara delik ne demek ve bu ismi nereden almış?
Kara delik; uzayın herhangi bir yerinde bulunan ve ışığın dahi kaçamadığı inanılmaz derecede güçlü bir çekim gücüne sahip kozmik gökcisimleridir. Kara delik tanımını ilk olarak Einstein ‘Genel Görelilik Kuramıyla’ ortaya atmıştır. Kara delikler ışık yaymadığı için görülememekte ve böylece bu cisimlere kara denilmektedir. Şeklini ise içine çektiği yıldız ve toz parçacıklarıyla oluşturmaktadır. Çünkü o bir kara deliktir ve bilindiği üzere her yerin karanlık olduğu uzayda kara bir deliği görmekte imkansızdır.
Delik denmesinin nedenini de açıklayalım o zaman. Herhangi bir delik düşünün, nasıldır? En basitinden düğme deliği ya da lavabo deliği, içi boştur değil mi? Örneğin lavabonun deliğini tıpayla tıkadığımızda ve sonra açtığımızda büyük bir hızla bütün suyun içine çekildiğini görürüz. Ya da gergin bir örtünün üzerine bir ağırlık attığımızda ondan sonra atılan her şey o ağırlık merkezinde toplanacaktır, kaçamayacaktır. Aynı öyle de kara deliklerinde galaksilerde belirli bir eğimleri vardır ve etrafındaki çekim gücünün fazlalığıyla çevresinde ne varsa elektrik süpürgesinin etrafta ne varsa çektiği gibi toz bulutlarını, gazları, yıldız parçacıklarını her şeyi içine çekmektedir. Çektiği o şeylerin oluşturduğu daireyle ancak fark edebiliyoruz kara delikleri. O yüzden fotoğrafını çekmek oldukça güç.
Düşünsenize günümüzde teknoloji bu kadar gelişmişken bile çeşitli teleskoplarla ancak yıllar sonra bu görüntüye ulaşılmışken, Einstein 103 yıl önce yaptığı formüllerle tahmini olarak bir kara delik görüntüsü oluşturmuştu bile. Gördüğümüz kara delik fotoğrafına da oldukça yakındır çizdiği kara delik görüntüsü.
Ayrıca yapılan araştırmalarla söz konusu kara deliğin Güneş’in kütlesinden 6.5 milyar kat daha büyük olduğu tespit edildi. Başak (Virgo) Takımyıldızında yer alan Messier 87 (M87) Galaksisi gezegenimizden de 53 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunmaktadır.
Kara deliğin görüntülenmesini sağlayan ekipte bir de Türk bilim insanı yer almaktadır. Event Horizon teleskobu Bilim Konseyi Üyesi ve Arizona Üniversitesi astronomi ve astrofizik profesörü olan Feryal Özel görüntünün elde edilmesini sağlayan radyo teleskoplarını koordine eden iki profesörden biri.
Böylece bilim insanlarının katkısı sayesinde kara deliklerin varlığının artık sadece teorik olmadığını vurgulanmış oldu.
Kara deliklerden böylece kısaca bahsetmiş olalım ve işi ustalarına bilim insanlarına bırakalım.
Bizim burada öğretmen olarak yapmamız gereken ise araştırılarak, üzerinde uzun uğraşlar verilerek, hatta uluslararası bir gayret gösterilerek bu seviyelere gelen bilimi, okullarda en azından güncel bilgilerden haberdar olmalarını sağlayarak öğrencilere vermek. Çünkü öğretmenin esas yapması gereken öğrencide merak uyandırmak ki öğrenci o bilgiyi merak etsin ve onda araştırma isteği uyandırsın. Belki araştırırken yepyeni dünyalara yelken açacak ve bu bilgiler onu çok mutlu edecek.
Böyle güncel ve uluslararası bilgiler öğrencilere verilmeli çünkü çevresini ve dünyayı takip eden bir öğrencinin diğer öğrencilere nazaran ufku genişleyecek ve bakış açısı farklılaşacaktır. Bizim de amacımız öğrenciye sadece yaşadığı ortamı değil her ortamı araştırmasına destek olmaktır.
Biz de öğrencilerimize dünyada nelerin olduğunu, basit bilgilerle, kısa araştırmalarla sunmalıyız. Hatta bu teknoloji çağında çeşitli uygulamalarla, arttırılmış gerçekliklerle uzay, galaksi, kara delikler gibi soyut şeyleri somutlaştırarak öğrencilerin daha kolay ve istekli öğrenmelerini sağlayabiliriz. Böylece bilgiler çocuğun sadece hayal dünyasında da kalmamış olacak, netliğini görecektir.
Ufku genişleyen öğrenci ise kendini o astrofizik profesörümüz olan Feryal Özel hanımefendinin yerine koyar, kendini oralarda görür hayal eder ve kendi gayretini, araştırmalarını arttırır. Çünkü her şey bir hayalle başlar.