Bugünlerde tüm insanlık “korona virüs” krizi ile küresel salgın(pandemi) ile boğuşuyor. Bu virüs Aralık 2019’da Çin’in bir şehrinde başladı. Ancak her nedense birkaç Asya Ülkesi hariç (Japonya, Güney Kore vb.) dünya bu virüsü ciddiye almadı. İngiltere, ABD, İtalya ve İspanya bu ciddiyetsizliğin (belki öngörüsüzlüğün) sonucu olarak büyük sağlık problemleri ve çok sayıda kayıp verdiler ve hala da kriz tüm sıcaklığı ile devam ediyor. Bizim ülkemizde ise ilk vaka Mart 2020’de ortaya çıktı. Ülkemiz Sağlık Bakanlığımızın koordinesinde mücadele ediyor. Umarız ve dileriz ki ülkemiz ve elbette tüm insanlık en az hasarla bu kaosu atlatır. Bana göre ve sanırım birçok kişiye göre koronadan önce ve koronadan sonra olmak üzere önemli farklılıklara dikkat çeken bir durum ve anlayışla bu yaşadığımız trajediyi anlamaya çalışmak lazım geldiği düşüncesindeyim.
Bence tüm ülkelerde bu hastalığın yarattığı kriz ortamının toplumsal sonuçları olabilir. Bu sonuçlar temel olarak şöyle sıralanabilir siyasal, sosyolojik, psikolojik, ekonomik sonuçları olabilir. Ülke yönetimleri, toplum yönetimleri, toplumsal alışkanlıklar, bireysel alışkanlıklar da önemli farklıklar olacak. Bu farklılıklar iyi yönde mi olacak, kötü yöntemi olacak göreceğiz.
Şöyle bir düşünelim bu salgın hastalıktan önceki toplumsal ve bireysel alışkanlıklarımız ile salgın hastalıktan sonraki alışkanlıklarımızı nereye evriliyor sizce? Ben bireysel sonuçları dolayısı ile bunun eğitim anlayışına yansımaları üzerinde analiz yapmaya çalışacağım:
Bu süreçte en çok söylenen sözler neler “evde kal”, “bireysel temizliğe dikkat et”, “kendini izole et”, “kimse ile bir metreden fazla yaklaşma” gibi bizi korkuyla, kaygıyla yeni bir duruma zorlayan talimatlar.
Evde de dışarda da bir “yalnızlık”, “yalnızlaşma” söz konusu. Yalnızlık nedir? Bireyin psikolojik olarak kendi kendine yetme becerisidir. Haftalarca belki aylarca sürecek bir yalnız yaşam! Neden bu yalnızlık kendimizi koruma kaygımızdan. Kimden koruyoruz kendimizi? Hastalıktan. Acaba bir hastalıktan korunurken başka hastalıklara, travmalara davetiye mi çıkarıyoruz? Denebilir ki başka çare var mı? Maalesef şimdilik yok. Ama zaten ne demiştik hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bakın her şey yalnızlığı zorluyor! Evden çalış, evden alışveriş yap, online ödeme yap, evden eğitim, uzaktan eğitim. Bu değişim iyi midir, kötü müdür onu zaman gösterecek. Ben sadece benim gördüğüm manzarayı kendimce anlamaya ve anlatmaya çalışıyorum. Yalnızlık deyince; Michel Foucault’un “Eğer bir kişi yalnız olmayı bеcеrеmiyorsа, bаşkаlаrıylа bir аrаdа olmаyı dа bеcеremеz” sözünü hatırladım.Yalnız olmanın olumlu yanları ve olumsuz yanları da olacaktır.Yeni gelişen hastalıktan daha fazla yalnızlık, daha fazla bireyselleşme kalacak gibi görünüyor.
Bu yeni moda bireyselleşmenin sonuçlarından bir tanesi de eğitim ile ilgili algıların ve anlayışların büyük oranda değişebileceğini gösteriyor. Salgından önce dijitalleşen dünya, z kuşağı ve online dünya hayatımızda vardı. Ve 21 YY eğitimi ve insan becerileri kapsamında da gündemde olan bir konuydu. Zaten yüz yüze öğretim teknolojinin gelişmesiyle önemini kaybetmeye başlamıştı. Şimdi salgın dayatmasıyla veya zorlamasıyla veya mecburiyeti ile uzaktan online öğretim modelinin içinde bulduk kendimizi.
O zaman eğitim sistemi, yetişkin eğitiminin bu yeni duruma hızla uyum sağlama mecburiyeti var. Bu hastalık illeti ile dijital hayat daha çok kapsayacak her şeyi. Artık çalışan profesyonellerin büyük bir çoğunluğu bilişim teknolojileri becerileri ile kendilerini donatmak zorundalar. Bilişim teknolojilerinden uzak olmak okuma yazma bilmemek gibi olacak.
…Ve öğretim ağırlıklı olarak uzaktan online olarak yapılacak. Peki okullar olmayacak mı? Elbette olacak ama sanki çocuk ve gençlik merkezleri gibi ağırlıklı eğitim faaliyetleri yani sosyal, sportif ve kişisel gelişim eğitim etkinlikleri yapacaklar.
Hülasa, bana bu korona denen illet hastalığın ve onun yaşattıklarının düşündürdükleri şu an itibarıyla bunlar. Sanki daha çok düşündürdükleri ve daha çok yazılacak duygu, düşünce ve tespit var. Sözlerimi 800’lerde yazılan bir şiirin kıtlıktan yaklaşık 10 yıl sonra, ama bu salgında yaşadıklarımıza da oldukça uygun. Orjinalinin Kathleen O’Meara tarafından yazıldığı da bir başka iddia. Tarih farklı zaman dilimlerinde benzer olayları insanlığa yaşatıyor mu dersiniz?
…ve insanlar evde kaldılar,
kitap okudular ve dinlediler.
dinlendiler, egzersiz yaptılar,
sanat yaptılar, oyun oynadılar
ve yeni varoluş yollarını öğrendiler,
durdular
daha derinden dinlediler ,
biri meditasyon yaptı,
biri dua etti,
biri dans etti,
diğeri kendi gölgesini keşfetti,
insanların düşünceleri değişti,
iyileştiler.
cahilce, tehlikeli, anlamsız ve vicdansızca yaşayan insanların yokluğunda,
dünya iyileşmeye başladı.
ve tehlike sona erdiğinde insanlar ölüleri için ağladılar
ve yeni kararlar aldılar,
yeni bir dünya hayal ettiler,
yeni yaşam biçimleri yarattılar,
Dünyayı tamamen iyileştirdiler,
Tıpkı kendilerini iyileştirdikleri gibi.
Kathleen O’Meara, 1864
Türkçeye çeviren:
Juan Botella Lucas ve Nurseren Tor