Kötülüğe uğradığın her durumda mazlumsan eğer ödül senin… Mağdur olduğun yerden alacaklısın yani… Bu konu ahirete falan da kalmıyor ayrıca kişi ettiğini yaşamadan ölmüyor.
“Memleketin jeopolitik konumu küfürsüz yaşamaya uygun değil. Davet
Bana şiirlerimde küfür etme diyorlar da… Lan bu kadar o… çocuğunu nasıl anlatayım küfürsüz?” diyor Rahmetli Can Yücel…
Gün içinde öyle olaylarla karşılaşıyor ki insan gerilmemek çok da mümkün olamıyor. “Öfke insanın ahlakını ortaya çıkarır” diyerek sakin kalmaya çalışsak da çirkefleşen, haddini hududunu aşan insanlar karşısında pusup susmak da çok içine sinmiyor insanın… Dışa doğru akamayan öfke içe doğru kramp oluyor bu defa insanın kalbine ya da midesine… O yüzden küfürsüz yaşamak pek de mümkün değil hani bu şartlarda…Çevresel şartlar çoğunlukla kötü olmaya davet ediyor insanı…İyi olalım diye mücadele ederken kötülükle baş etmeye çalışıyoruz bu defa da… Ne baş etmek ama…
İnsanın temel duygularından biridir öfke zaten. Olumsuz gibi algılansa da altından yatan neden aslında haksızlığına uğramaktadır. Göstere göstere hakkınız yenmiş, kendinizi ifade edememiş, bastırılmış, yok sayılmış, mağdur edilmiş, korkutulmuş, dışlanmış, horlanmış hatta korunmasız ve yalnızlaştırılmış hissettiğinizde ortaya çıkar bu insani hal…
Yani öfke denilen illet duygu durduk yere uğramaz insana…
Dış uyaranlar vardır ve o uyaranlar bi biçimde patlatır insanın içindeki alevi…
Kötülüğe davet…
Kötüler öyle çoğaldı ki her türlü fütursuzluk ve manipülasyon taktikleri kullanarak alt etmeye çalışıyor çevresindekileri. Haksızlıkla ya da kötü olanla mücadele edeyim derken, çirkeflik batağına itilmeye çalışırken buluyor insan kendini.
O yüzden bazen mücadele gereksiz, kötüyü kötülüğüyle sessize alıp “ sen bu noktada dur, ben senin yıkılışını da izleyeceğim” diye beklemeye almak gerekiyor. Çünkü “bin defa mazlum olsan da bir defa zalim olma” edebiyle yetişmişsen gerek de duymuyorsun zaten daha fazla çirkefleşmeye. Mağdur olmak bin kat daha iyidir mağdur etmekten, mazlum olmak daha evladır zalim olmaktan ve hakkı yenmek de çok daha makbuldür hak yemekten…
İşte bu noktada düşünürsün-akledersin ve yine sadece ilahi olana sığınırsın öfkeni bastırmak için…
Çünkü bilirsin ve yaşarsın ki ilahi terazi asla şaşmaz. Kırıldığın yerden sen güçlenirken kıran sonunu hazırlar…
İnsanın yaşı ilerledikçe ve yaşantı süresince gördükçe biliyor “hak yerini bulur ve haklı olanı Hakk korur” meselesini. Mutlak gerçeklik budur. Kötülüğe uğradığın her durumda mazlumsan eğer ödül senin… Mağdur olduğun yerden alacaklısın yani… Bu konu ahirete falan da kalmıyor ayrıca kişi ettiğini yaşamadan ölmüyor. Hayatın bir matematiği var, yediğin her haltı burnundan getirmeden ölmek yok bu hayatta…
Kişi mutlak suretle ektiğini biçiyor. Ne ekerse ama ne ekerse iyi ya da kötü karşılığını alıyor. Farkına varıyor ya da varamıyor insan fakat bu hayatın denklemi tamamen bunun üzerine kurulu…
“Ne ekersen oku biçersin”
“Ayağın taşa takılsa, kalbini yokla” demiş Bektaşi…
Başına ne gelirse önce ben ne yaptım diye bakmak lazım. Ne ektim ki ne biçiyorum diye sorgulayacak bir farkındalığa sahip olmayanlar onu bunu suçlamaya devam ederek yaşamaya çalışsa da hayat bi şeylerin intikamını almıştır aslında çaktırmadan. Gökte asılı bir ah illet olmuştur unutulmadan…
Demem o ki ettiğini de ektiğini de biçeceğimiz yer burası.
“Ettiğini yaşamadan ölmezmiş insan” inancı iyi hissettiriyor, rahatlatıyor, öfkeni yatıştırıyor…
Geçenlerde Alev Alatlı’nın minik muhteşem bir konuşmasına denk geldim.
“Aslolan hakkın helal edilmesi olmalıdır” diyor. “Aslolan helalleşmek olmalıdır. Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan çok daha üstündür. Çünkü her yasal hak helal değildir ve olamaz da”… O kadar haklı ki….
Bugün sahip olunan hiçbir şeyin yarın için bir garantisi yoktur, paranın yahut statünün güç sayılması acziyettir…
O gücün kaybedilmesi birkaç mazlumun ahına bakar hepsi bu…
Ve son söz bir şiir olsun bu defa….
“Sakın dağlar gibi yüceyim deme
Zaman gelir etrafın kar olur
Kış gelir yaz gelmez diye gam yeme
Her kışın sonunda bir bahar olur…
Reyhani iyilik yap o kalır destan
Bir günde toprağı verirler üstten
Varlığın kefendir evin kabristan
Nöbetçin iki taş bir mezar olur” ….
Âşık Reyhanî
Sağlıcakla
Nermin ELMAS