Okul çeşitliliği o kadar çok ki, hangisini seçeceğinizi şaşırdınız değil mi? Anaokulundan itibaren önünüze çıkan bir çok eğitim trendlerinden hangisi gerçekten işe yarıyor? Yoksa bunlar sadece reklam mı? Hangi eğitimler gerçekten faydalı?
İlk yapılması gereken doğru soruyu sormak.
“İyi Okul hangisi” sorusu yanlıştır. “Çocuğum için doğru okul hangisi?” sorusu doğru sorudur. Komşularınızdan, iş arkadaşlarınızdan duyduğunuz iyi okul olarak ünlenen okullara çocuklarınızı götürmek, başkasının ilacını içmek gibidir. Herkesin başı ağrıyabilir ama aynı ağrı kesiciyi içmek herkese iyi gelmeyebilir. Okul seçimi tam da bunun gibidir. Herkesin ilacı farklıdır.
Öncelikle çocuğunuzu iyi tanımanız gerekiyor. Eminim bir çok anne- baba çocuklarını çok iyi tanıdıklarını düşünüyor ama işin aslı pek de öyle değil. Siz çocuklarınızı evde yalnızken neler yaptığıyla tanıyorsunuz, size nasıl naz yaptığıyla tanıyorsunuz, genelde size hükmetmeye çalışırken, size söz geçirmeye çalışırkenki hallerini biliyorsunuz. Okul seçimi için çocuğunuzu tanımaktan bahsettiğimiz tanıma bunun gibi bir şey değil. Çocuğunuzun topluluk içinde davranışları, ders içindeki halleri, etkinlikleri tamamlama yöntemleri, eğilimleri vb. gibi konularda çocuğunuzu tanımak sizi doğru okul seçimine götürecektir.
Seçeceğiniz okul hangisi olursa olsun bazı konular var ki üzerine tartışılmaz ve bu şartları sağlamayan bir okula çocuk emanet edilmez.
Nedir bunlar?
1. Güvenlik: Servislerde çalışan hostesler, şoförler: Sabıka kayıtları güncel mi? Araçlar denetimli mi? Servis firmasının ne derece güvenli bir firma olduğunu araştırın öncelikle. Hostes çok önemli bir ayrıntıdır. Tüm yaştan çocukların her gün iki kez bir araya geldikleri bir alanda ortamın dengesini sağlayacak kişidir. Bir çok çocuk serviste küfür öğrenir, bir çoğu yaşlarına uygun olmayan içeriklere ulaşır internetten çünkü farklı yaş gruplarının farklı merakları vardır. Bunları yaşamamak için hostesin yeterli ve etkin olması önemlidir. Şoförün ise gerekli belgelerinin tamamlanmış olması, konuşma şeklinde dikkat etmesi gerekir çünkü tüm bunlar çocuklara örnek teşkil etmektedir.
2. Yemek: Yemekler okulda mı yapılıyor? Başka firmadan mı geliyor? Bir çok kez duyuyoruz ki çocuklar okuldaki yemekten zehirlendi. Bu durum genelde firma bazlı çalışan okullarda yaşanıyor, burada okulun pek kabahati yoktur, firmadan kaynaklanır bu durum. Bu yüzden yemeklerin okulda yapılması okul denetiminin etkin olmasını sağlar ve daha güvenlidir. Menülere çok takılmamak gerekir çünkü bir çok okul öğrencilerin taleplerine ve mevsimsel değişikliklere göre menülerini aylık düzenler. Mevsim sebze ve meyvelerini kullanan, tatlı oranı düşük, tatlı yerine meyve ve yoğurt tercih eden bir menü en sağlıklısı olacaktır.
Bir de organik yemek beklentisi olan veliler olabiliyor. Bunu sağlayan okulların sayısı da artmış durumda.
3.Eğitimci Kadrosu: İnandığınız değerler doğrultusunda bir kadro var mı, bunu anlamak gerekir her şeyden önce. Herhangi bir okulun herhangi bir sistemi muhteşem olabilir ama öğretmenler mutlaka ve mutlaka sınıfta kendi yaşamından bir şeyler yansıtır öğrencilere. Dersi anlatış biçimi, konulara verdiği örnekler, giyim tarzı, yaşam biçimi, sanat merakı vb. o kadar çok konu var ki, planlanmadığı halde sınıfa yansır. Bu yüzden eğitimci bakış açısını bilmek önemlidir. Bunu öğrenmek kolay değil tabi ki bu yüzden idareci kadroyu anladığınızda kadrolarını nasıl öğretmenlerden oluşturabileceklerini tahmin edebilirsiniz. Okul müdürüyle ya da müdür yardımcısıyla biraz sohbet etmek bunu anlamak için yeterli olacaktır. Ya da ders anında bir sınıfı ziyaret etme şansınız varsa mutlaka okul ve yönetim hakkında size fikir verecektir.
Bundan sonraki tercihler ise bireysel ihtiyaçlara göre belirlenmeli.
Çocukların bireysel özellikleri , ihtiyaçlarını belirler. Bu doğrultuda seçilen okullar ise o çocuklar için doğru ve iyi okullar olur. Peki çocuğumuzun özellikleri nelerdir?
Sosyal çocuklar:
Sosyal çocuklar , etkileşimli ortamlarda verimli olurlar. Derslerin interaktif yapıldığı, çocukların kendilerini ifade etmelerine olanak sağlayan ders ortamlarında motive olurlar.
Böyle çocuklarımızı tamamen disiplin ekollü okullara göndermek çocuğun hayatını karartır. Bakın abartmıyorum, böyle bir ortam çocuğun tüm motivasyonunu düşürür, enerjisini düşürür, sabahları okula gitmek istemeyen, evde okuldan konuşmak istemeyen, sabahları okul denince karnı ağrıyan çocuklara dönüşürler. Bırakın çocuğun potansiyelini ortaya çıkarmayı, onu mutsuz etmiş olursunuz.
Sistemli çocuklar:
Sistemli çocuklar, görev insanıdır. Anne ve babasına sorumluluklarını hatırlatır çoğu zaman. Okulda dersi dinler, her görevi yerine getirmeye çalışır, onun için mutlu olmak görevin tamamlanmasıyla eş değerdir. Öğretmeni mutlu etmek için ekstra şeyler yaptığını düşünürsünüz fakat o kendi yıldızını parlatmak için öğretmenin gözüne girmeye çalışır ve bu şekilde mutlu olur. Böyle çocuklar için akademik hırsları olan okullar uygundur. Klasik tarzda eğitim veren okullar uygundur.
Sistemli çocukları etkileşimli ders ortamları mutlu etmez. Çünkü bu ortamlarda herkes aynı anda farklı gruplarda paylaşımlarda bulunur, herkes kendi sürecini takip eder, bu düzensizmiş gibi görünen ortam sistemli öğrenciyi rahatsız eder. Çünkü o her şeyin düzenli, tane tane ve sıralı yapılmasını isteyecektir. Sıraların yerlerinin değiştirilmesi, arkadaşlarından birinin parmak kaldırmadan konuşması bile onu dersten soğutabilir.
Bağımsız çocuklar:
Bağımsız çocuklar grupla hareket etmek yerine yalnız çalışmayı seven, etkinlikleri yalnız yapmak isteyen, gerektiğinde iletişim kuran çocuklardır. Öğretmen tek tip bir yöntem uygulayıp hep takım çalışması yapıyorsa, bu tip öğrenciler böyle ortamlarda mutsuz olabilirler.
Bağımsız çocuklar, gruptan ileride ya da geride olabilir. Bu durumu anlayabilecek, öğrenci merkezli yaklaşımı olan okullar bağımsız çocukları mutlu edecektir. Öğretmenler sınıf içinde çocukların farklı öğrenme stillerini keşfedip onlara uygun eğitim ortamı sağlayabiliyorsa, bu ortam bağımsız çocuklar için çok uygun olacaktır ve gelişimini olumlu yönde destekleyecektir.
Tüm öğrencilerin aynı sisteme ve yönteme uyum sağlamasını bekleyen okullarda bu tip öğrenciler sıkılacak ve bağımsız öğrencilerin akademik ilerlemesi de yavaşlayacaktır.
Aktivite çocukları:
Adından da anlaşılacağı gibi aktivite çocukları yaparak yaşayarak öğrenir. Bu çocuklara anlattığınız şeyi uygulayarak göstermeniz hatta yaşatmanız gerekir. Etkinlik bazlı okullar bu çocuklar için en uygun okullardır. Düz anlatımdan ziyade aktivitelerin merkezine öğrenciyi koyan ve öğrencinin deneyimlemesine yönelik etkinlikler tasarlayan okulları tercih etmelisiniz.
Aktivite çocuklarını sıralara oturtmak ve bir şeyler öğrenmesini beklemek haksızlık olur. Bu çocukların genel olarak akademik kaygıları olmaz, süreç odaklı olurlar, aileler de kendilerini sonuç odaklı olmaktan ziyade süreç odaklı olmaya hazırlamalıdır.
Doğa sever çocuklar:
Doğa sever çocuklar apartman okullara gitmemelidir. Bir çok özel okul da dahil bahçesi olmasına rağmen çocukları binaya hapsetmektedir. Sizler okulla görüşmeye gittiğinizde bütün bahçeleri size gezdirirler fakat normal bir okul gününde çocuk bu bahçeyi hiç görmeyebilir. Bu tip okullar apartman okullardır, öğrenciyi dört duvar içine hapseder. Bu durum hiç bir çocuk için iyi değildir fakat doğa sever çocuklar buna isyan edebilir. Bu çocukların bahçeye çıkması, toprakla, canlılarla vakit geçirmesi, bunlarla ilgili projeler yapması gerekir. Böyle çocuklar botanik bahçesi olan, fen derslerini ya da gözlemlerini doğada yapan, hava şartlarına bağlı kalmaksızın teneffüslerde bahçeye çıkılan okullarda olmalıdır.
Okul seçimi bitmek bilmeyen bir serüven. Sizlere yardımcı olabilmek için okulları takip ettikleri akımlara göre gruplayacağım.
- Akademik okullar:
Ana okulundan itibaren akademik çalışmalara başlayarak çocukları hayata küstüren okullardır bunlar. Çocuk daha yaşının özelliklerini yaşayamadan adeta 1. sınıf öğrencisi gibi eğitim almaya başlar. Peki 1. sınıfta ne yapacak bu çocuk? O zaman da bir sonraki sınıfın eğitimini alacak. Bu böyle sürüp gider. Çocuk teneffüste koşup oynayamaz, uygulamaları derslerde bile- beden eğitimi- görsel sanatlar- müzik vb. sıkı bir çalışma vardır çünkü ya gösteriye hazırlanılıyordur ya bir yarışmaya katılıp reklamını yapacaktır okul. Peki benim çocuğum neden bu kadar yorulsun?
Bir durup düşünün 4-5 yaşlarındaki çocukları sabahtan akşama kadar durmadan okuma yazma derslerine boğup aralarda da gösteri provalarına hapsediyorlar, hepsi okulun reklamı için.
Bu tip okulları seçmeden önce bir kez daha düşünün!!!
- Sanat sever okullar:
Bu okullar özellikle ana okulu ve ilkokul için bu yaş grubuna sonsuz destek verip öğrenciyi geliştiren okullardır. Öğrenci müfredatla çok detaylı veremediğimiz estetik algısı, sanat öğretilerine de hakim olur. Yaşının özelliklerini yaşayarak bir sonraki yaşına hazırlanır, bir sonraki sınıfa hazırlanır. Zaten ilkokul çok ağır akademik konuların işlendiği bir dönem değildir, olmamalıdır. Çocuğa temel eğitimin verildiği bir yerdir. Üniversite sınavındaki gibi soruların sorulduğuna bakmayın, o sorular çocukların seviyesinde değil zaten. Çocuklarınızın o soruları çözemiyor olması normal, soruların ilkokul düzeyindeki çocuklara sorulması anormaldir.
- Yabancı dil ağırlıklı okullar:
Gelelim büyük kavram yanılgılarının olduğu okul grubuna.
Bazı danışanlar bana şunu soruyor “Almanca mı, Fransızca mı, İngilizce mi? ” Hangisinin ağırlıkta olduğu bir okulu seçsek? Buna karar verecek kişi siz ve çocuğunuzdur.
Ayrıca bu dillerin ağırlıklı olduğu okulların bazıları sadece reklam yapar, içeriği boştur, çok uyanık olmanız gerekir.
Yabancı dille eğitim veren okullarda dikkat etmeniz gerekenler:
- Yabancı dil derslerine girenler, öğretmenlik lisansına sahip mi? Üniversite mezunu mu? Bir çok okulda sırf geldiği ülke sebebiyle o ülkede ne iş yapıldığına bakılmaksızın, sırf o dili konuşuyor diye derse sokulan insanlar var. Bu kişiler öğretmen değil, bunu netleştirin.
- Derse giren öğretmenler, native speaker mı? Yani nereli bu öğretmenler? Eğer öğretmen Amerikalı’ysa ve Fransızca dersine giriyorsa native speaker değildir ve bu durum matematik öğretmeninin müzik dersi anlatmasıyla aynı şeydir.
- Okulun yabancı dil öğretim sistemi nedir? Sadece dil bilgisi anlatılarak dil öğrenilmez! Bunu kesinlikle sorun. Eğer okulda matematik, fen, bazı sanat dersleri, teknoloji içerikli dersler yabancı dilde anlatılıyorsa işte orada çocuğunuz bu dili kavrayacaktır.
- Çok uluslu ortam sağlayan okullar:
Bu okulların akademik kaygıları yoktur. Müfredat doğal akışındadır, ekstra dersler, testler bulunmaz. Amaç öğrenciyi çok uluslu ortama sokmak ve öğrencinin yabancı dile maruz kalarak dili içselleştirmesini sağlamaktır. Yabancı dil öğrenmenin en kolay ve doğal yolu da budur. Sosyalleşmenin önem verildiği, gösterilere ve uluslararası aktivitelere yer veren okullardır.
İyi okul hangisi diye sormak yerine “Çocuğum için en iyi okul hangisi?” diye sormaya devam ediniz.
Sevgiler
Mine Akın
https://iyiokulhangisi.blogspot.com.tr/