1. Anasayfa
  2. Değerlendirmeler

Dünya Okulu: Eğitimi Yeniden Düşünmek

Dünya Okulu: Eğitimi Yeniden Düşünmek
2

Salman Khan büyük bir iddia ile ortaya çıkıyor: Herkese, her yerde, dünya standartlarında ücretsiz eğitim! Bu iddiasında başarılı da olmuş görünüyor! Bugün, Khan Academy, 2006 yılından beri dünya çapında 8 milyondan fazla kullanıcısı ile dünyanın en büyük eğitim topluluğu. Peki bu topluluk nasıl ve neden oluştu?

Aslında tüm hikaye Salman Khan’ın kuzeni Nadia’ya basit bir matematik dersi vermesiyle başlıyor. Öğretim konusunda hiçbir tecrübesi olmayan Khan, kuzeni sayesinde ilk öğretmenlik deneyimini yaşıyor. İşin tuhaf tarafı öğretmenlik ona kendi yaptığı işten daha fazla tatmin sağlıyor. Hatta bunu şöyle ifade ediyor: “Öğretmenlik bence apayrı bir beceri; yaratıcı, sezgisel ve son derece kişisel bir sanat…” Sal’in özel dersleri yakın çevresinden başlayarak adeta bir kartopu gibi büyüyor ve günümüzde Khan Academy tüm dünyadan erişilebilir özelliğe sahip.

İş analistliği ile öğretmenliği birlikte yürüten Sal, bir süre sonra içindeki öğretmenlik tutkusunu bastıramıyor ve bunu daimi işi olarak sürdürmeye karar veriyor. Mesleki becerilerini de kullanarak tasarladığı basit bir sistemle öğretmenliğini online ortama taşıyor. Başlangıç aşamasında paint programını kullanan Sal, daha sonra kendi yazdığı programlarla öğrencilerin kendi öğrenme hızlarını düzenlemelerini ve aşama aşama sonraki öğrenme parçasına ilerlemelerini sağlıyor. Böylece işini profesyonelleştiriyor.

Kuşkusuz Sal, tüm bunları yaparken bazı ilkelerden ödün vermiyor. Standart Prusya modeli eğitim yerine bireyselleştirilmiş eğitim bu ilkelerden belki de en önemlisi. Bugün biliyoruz ki her bireyin öğrenme hızı farklıdır ve öğrenmede süre bazlı eğitim yerine düzey bazlı eğitim tercih edilmelidir. Prusya modeli dünyada hala yaygın kullanılan bir model: öğrencilerin sıra sıra dizilmesi, onlara öğretilecek disiplinlerin derslere ayrılması, her ders ve konu için belirli sürelerin verilmesi, bu sürenin sonunda basit bir testin yapılması ve diğer konulara geçiş… Oysa bu sistemin bugün için geçerliliğinin kalmadığı görülmektedir. Prusya modeli öğretimi parçalayan, aslında iç içe geçmiş konuları birbirinden kopuk parçalarmış gibi sunan ve öğretimde yaratıcılığı engelleyen bir model. Geçmişte bu model kullanılabilir olsa da günümüz bilgi dünyasında yaratıcılık, özgüven, analitik düşünme gibi üst düzey zihinsel beceriler önem kazanmış durumda. Bunun farkında olan, mesela Finlandiya gibi ülkeler disiplinleri bütünleştiriyor ve yaratıcılığa zemin hazırlayan öğrenme ortamları tasarlıyor.

Sal, ilk iş olarak Prusya modelinin tam tersi bir model kurguluyor. Her bireyin eşsiz bir öğrenme biçimi olduğundan hareketle öğrenmede düzey bazlı bir model tercih ediyor. Geliştirdiği yazılımlar sayesinde temel düzey bilgiyi kavrayamayan öğrenci üst düzeylere geçemiyor. İşin güzel tarafı öğrenci kendi ilerlemesini kendisi kontrol edebiliyor, istediği videoları istediği zamanda ve sayıda tekrar izleyebiliyor. Program, öğrencinin düzeyine uygun alıştırmalar yapmasına olanak sağlıyor. Yani öğrenmenin kontrolü bizzat öğrencinin eline geçiyor! Öğretmenin veya bir başkasının değil. Sal bunu “öğrenmesini kontrol eden öğrenci zaten öğreniyor demektir. Gerçek öğrenme budur.” diyerek ifade ediyor. Onun için % 95 başarı bile düşük. Çünkü öğrenilmeden geçen % 5’lik bir bilgi parçası bile ileriki öğrenmelerde bize sorun çıkarabilir. Bu yüzden Sal % 100’lük öğrenmeyi hedefleyerek tam öğrenme modelinin de ilerisine geçiyor.

Standartlaştırılmış testler, ev ödevleri, öğrenme ortamlarının tasarımı ve eğitim ekonomisi alanındaki tüm bildiklerimizi adeta ters yüz eden Sal, gerçek dünya problemlerini çözebilecek yaratıcı bireyleri yetiştirebilmemiz için eğitimi baştan kurgulamamız gerektiğini öne sürüyor. Onun fikirleri bugün için tüm dünyada geçerli olsa da, 2006 yılı için oldukça yenilikçi olduğu söylenebilir diye düşünüyoruz. Khan Academy; erişilebilir ve ücretsiz olma, öğrenmeyi bireyin kontrolüne verme ve yaratıcılığını ortaya koyabileceği alıştırmalar yapmasına olanak tanıma gibi özellikleriyle ön planda olan bir yazılım. Üstelik ortaya çıktığı zaman da dikkate alındığında online eğitim alanında öncü girişimlerden biri.

Ancak onun da negatif yönleri var. Online eğitim mantığı gereği, öğretmenle veya bir sınıfla etkileşim sınırlı. Dolayısıyla yüzyüze eğitim için önemli bir faktör olan beden dilinin ve duyuşsal karakterlerin yoksunluğu öğrenmenizi sınırlayacaktır. Çağımızın özelliğinden hareketle online eğitimler tüm dünyada yaygınlaşıyor. Bilgisayar başından istediğiniz dersleri alabiliyor; yüksek lisans ve hatta doktora bile yapabiliyorsunuz. Ancak şahsi görüşüm bunların hiçbiri yüzyüze eğitimin verimini sağlayamamaktadır. Fiziksel olarak öğrenme ortamına dahil olan, öğretmeni ve diğer öğrenciler ile etkileşim halinde bulunan bireyin, kendi öğrenmesini daha çok sahipleneceğini düşünüyor; çağın bir gereği olarak online eğitimlerin yaygınlaştırılmasını ve temel öğrenmeleri pekiştirmesini olumlu bir adım olarak görüyoruz.

Erdem Oklay

Eğitimci, www.erdemoklay.com

Facebook Yorumları

Aktif öğretmenlik yaşamına 2008 yılında MEB’de başlayan Oklay, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde eğitim yönetimi ve deneticiliği alanında yüksek lisansını, “Eğitim Örgütlerinde Toplam Kalite Yönetimi Uygulamaları” üzerine tamamlamış ve 2012 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde aynı alanda doktora eğitimine başlamıştır. Oklay, doktorasını “Muhalif Öğretmen Kimliği ve Deneyimlerini” Eleştirel Pedagoji kavramları üzerinden yorumlama çalışması ile almıştır. ​Bu süreçte akademik ve mesleki çalışmalarına da ağırlık veren Oklay’ın, çeşitli bilimsel dergilerde yayımlanmış makaleleri ve akademik kitap bölümleri bulunmaktadır. Bunlar arasında Springer yayınevi tarafından basılan “Leadership and Organizational Outcomes: Meta-Analysis of Empirical Studies” isimli eserde iki adet İngilizce kitap bölümü de mevcuttur. Katılımcı olarak yer aldığı pek çok bilimsel toplantının yanında Oklay’ın ulusal ve uluslararası çeşitli kongrelerde sunmuş olduğu bildirileri de bulunmaktadır. ​Akademik yaşamından elde ettiği deneyimleri okuldaki pratik eğitim deneyimlerine transfer etme noktasında Oklay, çeşitli TÜBİTAK projelerinde yürütücü ve katılımcı olarak bulunmuş, 2023 vizyonu kapsamında düzenlenen il çalıştayına temsilci olarak katılmış ve İsviçre’nin Cenevre şehrinde bulunan CERN’de Türk Öğretmen Çalıştayı kapsamında eğitim almıştır. Çalışmaları neticesinde 2015 yılında MEB tarafından “yılın fark yaratan öğretmenlerinden” seçilen Oklay, akademiden kazandığı teorik eğitimi, eğitim sahasının pratikleri ile bütünleştirme yolunda çalışmalarına devam etmektedir. Kendisini bir “fikir işçisi” olarak tanımlayan Oklay, hizmetiçi ve online eğitim faaliyetlerine de ilgi göstermiş; bu kapsamda ÖRAV tarafından düzenlenen “Öğrenen Lider Öğretmen Eğitimine” katılmış ve etkili öğretmen sertifikası kazanmıştır. Bununla birlikte; “Çocuklar için Felsefe”, “Group Life Coach Practitioner”, “New NLP İletişim Becerileri”, “Liderlik ve İşletme Yöneticiliği” ile “Yönetim ve Organizasyon” alanlarında da eğitimler almıştır. Oklay halen Harvard Üniversitesi bünyesinde açılmış olan “Introduction of Family Engagement in Education” programına kayıtlıdır. ​Çalışmalarını eğitim sosyolojisi, eğitim politikaları, eleştirel pedagoji, öğretmen eğitimi, örgütsel yönetim ve davranış ile nitel araştırma tasarımları gibi alanlarda yoğunlaştırmış olan Oklay, bilim ve medeniyetler tarihine de ilgi duymaktadır. Çeşitli internet sitelerinde yazdığı onlarca köşe yazısının yanında Oklay, Eğitim Her Yerde sitesinde içerik editörlüğü ile Yeni Nesil Öğretmen Girişiminde eğitim uzmanı ve organizatörlük görevlerini de sürdürmektedir. Eğitim politikaları ve sosyal analizlere dair kişisel bloglarını bu sitede toplayan Oklay, iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Yorumlar (2)

  1. 10 Ocak 2018

    “Ancak onun da negatif yönleri var. Online eğitim mantığı gereği, öğretmenle veya bir sınıfla etkileşim sınırlı. Dolayısıyla yüzyüze eğitim için önemli bir faktör olan beden dilinin ve duyuşsal karakterlerin yoksunluğu öğrenmenizi sınırlayacaktır.”
    Sitemizdeki eğitimlerin geneli bu nedenle harmanlanmış öğrenme ortamlarında uygulanıyor (blended learning environment – yüz yüze + çevrimiçi). Çevrimiçi eğitimlerimizde de eğitimcilerle etkileşim düzeyini arttırmak için çeşitli araçlar kullanıyoruz :)

    • Harmanlanmış öğrenme bir alternatif olabilir; en azından online eğitimin eksi yönlerini bir nebze kapatabilir. Teşekkürler.

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.