Okuma alışkanlıkların en asilidir. Okumayan insan, dar görüşlüdür, bildiği ezber cümlelerle olayları yorumlar ve sağlıklı olmayan bir bakış açısına sahiptir. Okumayan insanların en dikkat çeken özelliklerinden biri de “çok bilirim” edasıdır. Oysa okuyan insanlar, her okuduğu yeni bir kelimeden sonra “öğrenecek daha çok şey varmış” der ve bilmediği bir soru sorulduğunda da “bilmiyorum” deme ferasetini gösterir. Dünyanın önemli bilgelerinden Sokrates’in ; “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir. Sözü ne kadar da manalıdır.
Teknolojinin baş döndürücü bir hızla ilerlediği dünyamızda, ülkeler arası rekabette üst sıralarda olmalıyız. Hatta bu basamakların en üstünde olmalıyız. Peki nasıl? Tabiî ki eğitimle. Merkezine insanı koyan, önce insan felsefesini benimseyen eğitimle. Eğitimin en önemli basamağı belki de ilk basamağı okumaktır. Genç nüfusumuzun eğitimine önce insan diyerek başlamalı ve insanlarımızı da okumaya karşı çok daha fazla heveslendirmeliyiz.
Yapılan araştırmalar, milletimizin okumayla arasının çok iyi olmadığını göstermektedir. Ülkemizde yaklaşık 60.000 kişiye bir kütüphane düşerken her 90 kişiye bir kahvehane düşmektedir. Bir de TV başında geçirilen zaman ile ,sosyal medya denilen ortamlarda geçirilen zamanı düşündüğümüzde insan ürperiyor. İnsan nefsine daha eğlenceli gelen sayısız aktiviteler var. Ama olsun biz yılmadan okumayı, bilgilenmeyi teşvik etmeye anlatmaya devam edeceğiz.
Yine hem geçmişte, hem günümüzde başarılı olmuş bir çok insanın ortak özelliği de, okumayı önemseyen, okumaya zaman ayıran yani çok okuyan insanlar olması da bir tesadüf değil sanırım. Kim bu başarılı insanlar; Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK, Sanatçı Barış MANÇO, Merhum Bakanlarımızdan Adnan KAHVECİ, Filozof İbn-i Rüsd, Fatih Sultan Mehmet Han, Yavuz Sultan Selim Han, Yazar Maksim GORKİ, Yazar Eric HOFFER ve daha birçok başarılı insan. Bu minvalde A. Albalat “Okuma alışkanlıkların en asilidir” diyerek okumanın önemini veciz bir sözle dile getiriyor.
Kitap okumak bireye birçok özellik kazandırır;
- En önemlisi yeni bilgiler kazanır.
- Kendine güveni artar,
- Konuşması gelişir,
- Başarısı önemli ölçüde artar,
- Yazı yazma kabiliyeti gelişir vb. daha birçok kazanımları olur.
İnsan gelişiminin merkezinde düzenli ve yoğun okuma alışkanlığının olduğu açıktır. Bizim kültürümüzde kendini geliştirmenin önemi konusunda birçok söz var. Bu sözlerden birinde Mevlana şöyle diyor “Yeni bir şey öğrenmeden geçirdiğim bir günde, benim için güneşin doğmasında bir hayır yoktur”.
Güçlü ülkeler başarılı, çalışkan, üretken bireylerden oluşur. Teknolojinin çok hızlı ilerlediği bu çağda insan gelişiminin başlangıç noktası düzenli, şuurlu okuma alışkanlığıdır. İnsan yani birey gelişirse ülke gelişir, zenginleşir. Cahil bir halkı olan gelişmiş bir ülke olur mu? Akla ve mantığa aykırı. Fatih Sultan Mehmet Han gözbebeğimiz olan İstanbul’u nasıl fethetti? Akılla, bilimle, teknoloji ile. Bu yazıyı okuyan herkesi çevresine Fatih Sultan Mehmet Han’ın hayatını bir kez daha dikkatlice okunmasını tavsiye etmesini rica ediyorum. Her yolculuk birinci adımla başlar efendim. Başarı yolculuğu da disiplinli, bilinçli okuma alışkanlığı ile başlar.
Okuma temalı bu yazıda anlayarak hızlı okuma tekniklerini bilmenin mühim olduğunu vurgulamadan geçmek olmaz. Mademki düzenli okuyacağız o zaman “Anlayarak hızlı okuma teknikleri” konusunda bilgi sahibi olma zarureti var.
Bir eğitimci olarak milletimizin bireylerinin öğrenmeyi önemseyen, okumayı alışkanlık haline getirmiş, öğrenme ve okumayı ihtiyaç olarak benimseyen insanlar olmasını temenni ediyorum. Okuma oranı mümkünse % 100 olan, bir kitabın milyonlar sattığı gazete tirajlarının on milyonlara ulaştığı, kütüphanelerin dolup taştığı bir ülke hayal ediyorum. Çok şey mi istiyorum acaba?
Sözlerimi Andre Maurois’ e ait şu sözlerle noktalıyorum:
Okuma sanatı, çoğunlukla hayatı kitaplarda tekrar bulmak, kitaplar sayesinde hayatı daha iyi anlamak sanatıdır”.