Otizm ve otizmli insanlar hakkında bir sürü yanlış anlama ve efsane var. Otizmle ilgili bu mitler saldırgan, zararlı, damgalayıcı veya sadece yanıltıcı olabilir, bu nedenle otizmin ne olduğu ve ne olmadığı hakkında emin olmak, otistik bireylerin hem ihtiyaç duydukları hem de hak ettikleri desteği, yardımı ve anlayışı almalarını sağlamak için önemlidir. .
Otizm Spektrum Bozukluğu (en yaygın olarak sadece ‘otizm’ ve bazen OSB olarak anılır) yaklaşık 100 kişiden 1’ini etkiler. Bu gelişimsel bozukluk genellikle çocuklarda teşhis edilir, ancak bazı yetişkinlere daha sonra yaşamlarında otizm teşhisi konulabilir.
Otizmli iki birey aynı olmadığı için, otizmin aslında bir spektrum olduğunu akılda tutmak önemlidir. Otizmli bazı insanlar sözel iletişim kuramazken, diğerleri hem yüksek düzeyde iletişimsel olabilir. Otistik özelliklerin sayısı ve bu özelliklerin sunulma şekli kişiden kişiye değişir.
Ne yazık ki, otizm hakkında yanlış olduğunu bildiğimiz bazı yaygın inançlar devam etmektedir. Bu anlayış eksikliği, Otizm Spektrumu’ndaki kişilerin durumlarının tanınmasını ve ihtiyaç duydukları desteğe erişmelerini zorlaştırmaktadır.İşte karşınızda: Otizm spektrum bozukluğu hakkındaki 10 yanlış anlama ve efsane ;
1. Efsane: Çocuğumun yaşı daha küçük sorunları zamanla düzelecektir daha sonra yardım alırım.
GERÇEK: Otizmde erken tanı çok ciddi bir öneme sahiptir.Otizmin tanısının özellikle 3 yaşından önce konması ve gerekli eğitimlere başlanması; çocuğun öz bakım becerilerini geliştirmesi, toplum içinde yer alması ve eğitimine devam etmesinin sağlanması bakımından çok büyük önem taşır.Bu nedenle sorunları ötelemek yerine bir çocuk psikiyatristine danışmak daha doğru bir yol olacaktır.
2. Efsane: Otizmli bireyler üstün bir zekaya sahiptirler.
GERÇEK: Otizmli insanlar genellikle eşit olmayan bir gelişim profiline sahiptir, bu da onların yetenek düzeylerinin farklı beceriler arasında ve hatta aynı beceri alanı içinde değişebileceği anlamına gelir. Otizmli bazı insanlar gerçekten de genel popülasyonun çok üzerinde istisnai bir yeteneğe sahiptir. ( fotoğrafik bir hafızaya sahip olmak veya karmaşık matematiksel denklemleri hızlı bir şekilde hesaplama yeteneği gibi beceriler’savant beceri’ olarak da adlandırılır). Yine de, araştırmalar bize Otizmli insanların üçte ikisinden fazlasının üstün zekalı olmadığını söylüyor.
3. Efsane: Otizmli bireylerin başka bozuklukları veya rahatsızlıkları yoktur.
GERÇEK: Otizmi olan bireylerin yine birçoğunda başka bozuklukları ve rahatsızlıkları vardır. (Eş tanı ) Otizmle birlikte ortaya çıkabilecek bazı yaygın durumlara Zihinsel Yetersizlik veya Gelişimsel Gecikmeler, Nöbetler ve Epilepsi,Endişe,Gastrointestinal problemler,besleme sorunları,bozulmuş uyku,Motor Zorluklar eşlik edebilir.
4. Efsane: Otizmli bireylerin tümü zihinsel engellidir.
GERÇEK: Otizmli bazı kişilerin aynı zamanda bir Zihinsel Yetersizliği de vardır, ancak diğerlerinin Zeka Katsayısı (IQ) tipik aralıkta veya daha yüksektir. Otizmde tahmini zeka geriliği oranları çok değişkendir ve kullanılan zeka testlerinden ve ilgili insan örneklerinden etkilenir. Bazı durumlarda, ilk Otizm değerlendirme sürecinde bir IQ ölçümü alınır. Çocuklarda IQ’yu belirlemek daha zor olabilir ve doğru bir ölçüm her zaman mümkün olmayabilir. Bir kişinin entelektüel yetenekleri hakkında varsayımlarda bulunarak eğitim ve sosyal etkileşim fırsatlarını kısıtlamamak esastır.
5. Efsane: Otizmli bireyler konuşmazlar.
GERÇEK: Otizmli çocuklarda gecikmiş konuşma veya iletişim kurmak için sözcükleri kullanmama görülse de birçoğu konuşabilir. Aslında, bazı çocuklar tipik olarak gelişen yaşıtlarından daha erken konuşabilir, ancak alışılmadık bir iletişim tarzına sahip olabilirler (örneğin, aşırı resmi konuşma veya belirli konular hakkında konuşmayı güçlü bir şekilde tercih etme gibi).
6. Efsane: Otizmli bireyler duyguları hissetmezler.
GERÇEK:Otizmli çocuklar duyguları hissederler ama farklı şekilde ifade ederler.Otistik çocukların bazılarının duygularını ifade etme veya tanıma konusunda zorlandıkları doğrudur fakat, bu onların duyguları hissetmedikleri anlamına gelmez. Çoğu zaman, duygular yüz ifadesi yoluyla iletilir. Otizmli bir çocuk için göz teması kurmak oldukça stresli olabileceğinden, duyguları bu şekilde iletmek ve tanımak zorlaşır.Ancak otistik bireyler öfke, sevgi, üzüntü, neşe vb.duyguları benzersiz şekillerde ifade edebilirler.
7. Efsane: Aşılar otizme neden olur.
GERÇEK: Bu efsanenin arkasındaki hikaye, 1990’ların sonlarında, aşılar ve otizm arasında oldukça zayıf bir bağlantı kuran bir dergide şüpheli bir araştırma çalışmasının yayınlanmasıdır. Bilimsel standartlara uygun olmayan bir şekilde yürütülen deney, daha sonra aldatıcı, tekrarlanamaz ve böyle bir sonucun göstergesi olmadığı için tamamen çürütüldü. Çalışmanın arkasındaki doktorun aslında daha sonra tıbbi lisansı elinden alındı. Anjali ve meslektaşları (2015) tarafından yürütülen ve otizm-aşı arasındaki ilişkiyi ele alan en yeni çalışma olarak kabul edilen çalışmada , otizmli bir kardeşi olan ve olmayan çocuklar arasında aşılanma ile otizmli olma arasında normalden yüksek bir ilişki olup olmadığı incelenmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nde yürütülen bu çalışma 95.727 çocuk ile yürütülmüştür. Kardeşi otizmli olduğu için otizmli olma açısından risk grubunda olan çocuklarda bile 3’lü karma aşının yapılmış olmasına rağmen otizmli olma riski ile aşı arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.Bilimsel çalışmalarda aşılarla otizm arasında hiçbir bağlantı saptanmamışır.
8. Efsane: Otizm bir salgın gibi toplumda yaygınlaşıyor.
GERÇEK: Yanıltıcı ve gerçek dışı olsa da, bu efsane en azından son yirmi ya da otuz yılda otizm teşhisi konan insan sayısının gerçekten artması anlamında anlaşılabilir. Bu efsanenin hesaba katmadığı şey, bunun aslında otizm spektrum bozukluğu ile ilgili çalışmaların ve farkındalığın artmasının bir yansıması olmasıdır. Zaman içinde otizm tanımının neleri kapsadığı konusunda daha fazla bilgi sahibi olduğumuz için, otizm teşhisinde de bir artış olmuştur.Bu, daha önce otistik olarak tanımlanmayan daha fazla kişinin şimdi teşhis edildiği ve daha sonra ihtiyaç duydukları desteği ve anlayışı aldığı anlamına gelir. Geçmişte, bu insanların çoğunun henüz teşhis edilmemiş ve basitçe sosyal olarak beceriksiz, duyarsız, içe dönük veya bunların bir karışımı olarak görüldüğü unutulmamalıdır.
9. Efsane: Otizmli bireyler aynı becerilere ve sınırlılıklara sahiptir.
GERÇEK: Otizmli bireyler sosyal iletişimin temel alanlarında, kısıtlı ve tekrarlayıcı davranışlarda ve duyusal işlemede zorluklar paylaşsalar da, her kişi benzersizdir ve farklı yetenek ve ilgi alanlarına sahiptir. Otizme ‘spektrum bozukluğu’ denmesinin ve desteklerin bu nedenle kişinin bireysel ihtiyaçlarına göre ayarlanmasının nedeni budur.
10.Efsane: Otizm tedavi edilebilir.
GERÇEK: Otizm yaşam boyu süren bir bozukluktur ve ne terapi ne de ilaç yoluyla otizmin ‘tedavisi’ yoktur. Tekrar etmeye devam ettiğimiz gibi, otizm bir spektrumdur ve sadece otistik insanlar farklı şekillerde etkilenmekle kalmaz, aynı zamanda etki düzeyi ve otistik özelliklerin türü bir bireyin farklı yaşam evreleri boyunca değişebilir ve gelişebilir. Otizmli bir çocuğun tedavisinde ve uyum sürecinde erken çocukluk döneminde tanılanarak özel eğitimin almasının ve gerekli durumlarda ilaç tedavisinin rolü büyüktür“Eğitim sürecinde ailelerin, öğretmen ile yakın temas çalışması ve tutarlı bir tutum sergilenmesi başarı için son derece önemlidir. Tabii ki, özel eğitim uygun terapi ve müdahale, belirli endişe alanlarının ele alınmasına yeni becerilerin ve iletişim/sosyal yeteneklerin gelişimini desteklemeye yardımcı olabilir ve genel olarak günlük yaşamlarını iyileştirebilir. Yaşam boyu süren bir bozukluk olmasına rağmen, otizmli birinin herkes kadar mutlu ve anlamlı bir yaşam sürmemesi için kesinlikle hiçbir neden yoktur.
Bu yazıdan öğrendiklerinizi başkalarıyla paylaşırsanız çok sevinirim.Çünkü otizmin ne olup ne olmadığını ne kadar çok insan anlarsa ve bu anlamlandırma süreciyle efsaneleri çürütebilirsek, hepimiz o kadar iyi olacağız.