Bazı çocuklar kocaman evlerde yalnızlık duygusu içerisindedir. Aile de çocuğun bu yalnızlığının örtülü olarak farkındadır. Çocuğa hissettirmemeye çalışmaktadır bu yalnızlığı. Sonuç olarak da maalesef şımarmasına göz yummaktadır.
Her çocuğun sevgi anlayışı farklıdır. Ailesi çocuğunun sevgi dilini bilmeli ve ona göre davranmalıdır. Çocuk, ailesini yanında hissederse ve güvendeyse, ailesiyle iletişim içinde olur. Bununla beraber şımarma ihtimali çok azdır. Yani, çocuğun şımarıp şımarmaması, ailenin tutumuna bağlıdır. Ailenin tutumu net olmazsa çocuğun kafası karışabilir.
Huzurlu ev ortamında çocuklar tatmin duygusu yaşarlar. İllaki bir şey için diretmezler. Böyle ailelerde kurallar vardır. Yatma – kalkma saatleri, servise binme saatleri, eve dönüş saatleri bellidir. Bu ailede ceza yoktur. “Böyle yaparsan istediğini almayacağım.” gibi cümleler kurulmaz. Saygı- sevgi vardır. Bununla beraber insanlar hatalarıyla ve sevaplarıyla kabul görmüşlerdir bu ailede. Huzurlu ev ortamı, çarşıdan alınan bir şey değildir. Aile fertleri bunun kıymetini bilir. Bununla birlikte ailedeki değerler kristal bir masa gibi korunur. Kimsenin düşürüp kırmasına izin verilmez.
Okul paydos zili çalmış, bir öğretmen arkadaşla çıkış kapısına doğru yürüyordum. Arkadaşın minik öğrencisini annesi almaya gelmişti. Aslı 7 yaşında, annesi çok genç bir anne. Kapı ağzında sohbet başladı:
Çocuk (Annesinin beline sarılmış vaziyette, gözleri pırıl pırıl ):
– Anne bugün hiç öğretmenimi üzmedim.
Annesi:
– Aferin Aslı, madem öğretmenini üzmedin; beni de üzmezsen, ödevlerini yapar, kardeşinle kavga etmezsen sana bugün kocaman bir ödül var.
Öğretmen :
– Evet annesi, Aslı bugün çok iyiydi, dersine odaklandı, öğle yemeğini hiç yemek seçmeden bitirdi.
Annesi:
– Aferin güzel kızıma. İşte senden istediğimiz bu. Haydi gidelim alışveriş merkezine. Sana istediğin oyuncağı alalım.
Aslı:
-Oleyy!
Aslı’nın görevi annesini ve öğretmenini mutlu mu etmekti?
Aslı, herkes gibi mi olmalıydı?
Anne ve öğretmen, Aslı’nın kalıcı olarak görevlerini yapmasını sağlayabildiler mi?