Oyun her yaştan insanın özellikle de çocukların en doğal şekilde öğrenebilmelerini sağlayan bir araçtır. Her türlü oyun, hayatın her kısmında özellikle de çocukluk döneminde psikolojik, sosyal ve duygusal gelişimde temel roldedir. Eğitsel oyunlar da öğrencilerin aktif katılımına fırsat veren öğretim yöntemlerinden biridir. Eğitsel oyunlar öğrencilerin ilgisini çektiği ve bilgilerin kalıcılığını sağladığı gibi, yaratıcılık, hayal gücü, sentez gibi yeteneklerini de geliştirmesine yardımcı olur. Okulda geçirilen zaman dilimi çok fazla olduğu için çocukların oyuna ayırdıkları vakit de kısıtlı hale geliyor. En basitinden 10 dakikalık zamanlara bunu sığdırmak zorunda kalıyorlar. Okul sonrasında ise zamanları çoğunlukla verilen ödevleri yapmakla geçiyor. Kısacası standart akım okullardaki oyun imkanını ortadan kaldırıyor. Bu durum çocuklarımız için büyük bir kayıp haline geliyor. Bu esnada oyunun merak ve hayal gücünün doğal meyvesi olduğunu göz önüne alarak Acaba derslerde kullanabilir miyiz? sorusunu akıllarımıza getirmemiz gerekiyor. Birçok ülkede standart ve geleneksel yaklaşımlar oyunu gereksiz görüyor ve ders çalışmak/sınavları geçmek gibi olayların dışında tutuyor. Bunun yanında tüm dünyadaki aydın okullarda uygulamalı ders olarak gösterilirken siz hangisini tercih ederdiniz ? Ben derslerime oyun katmayı, derslerimi oyunlaştırmayı tercih ettim ve bundan öğrencilerimle karşılıklı olarak memnun da kaldık. Sizinle bir kaç deneyimimi paylaşacağım.
Öncelikle sene içinde 6. sınıflar ile kuvvet konusunda oynadığımız bir oyunu sizinle paylaşacağım. Gerekli malzemeler;
*Paket Lastiği
*İp
*Plastik Bardak
Öncelikle grup sayılarını belirliyoruz. Grup sayılarına göre her paket lastiğe grup sayısı kadar ip bağlıyoruz ve öğrenciler ellerine kurulan düzeneği alıyor. Görevleri ise yerdeki bardakları grupça aynı kuvveti uygulayarak kaldırmak ve bir kule oluşturmak oluyor. Önceleri biraz zorlanıyorlar çünkü grubun her üyesi aynı anda aynı kuvveti uygulayamadığı için paket lastiği çekme durumlarına göre bardakları kulenin üzerine taşıyamayıp düşürebiliyorlar. Bu aşamada kuvvet konusuna değinerek çocuklara dengeliyici kuvvet, bileşke kuvvet gibi kavramlar ile etkileşim kurabilirsiniz. Hatta kuvvetteki yönleri de çocuklara aktarabilirsiniz.
Özellikle 5 ve 6. sınıf öğrencilerinin çoğunlukla bildiği meyve sepeti oyununu da fenle dönüştürerek eğlenceli dersler geçirilebilir. Meyve sepeti oyununun oynanışından bahsetmek gerekirse;
Çocuklar aralarından bir ebe seçerler. Öteki çocukların tümü halka olur. Her birinin ismi kağıtlara yazılır ve ayaklarının önüne koyulur. Kağıtlara yazılacak isimleri biz hangi ünitedeysek ona göre seçebiliriz. Örneğin asit-baz konusundaysak asit ve bazların isimleri yazılabilir. Ya da elektrik ünitesindeysek iletken ve yalıtkan maddeler yazılabilir. Yaratıcılık size kalmış. Ebe halkanın ortasında durur. Ebenin yeri yoktur, açıktadır ve kendisine bir yer bulmaya çalışacaktır.
Oyun başlayınca, ebe kağıtta yazan kelimelere göre bir soru sorar. Mesela asit-baz konusuna yönelik asit olanlar yer değiştirsin ya da baz olanlar yer değiştirsin gibi. Sorunun cevabının bulunduğu çocuklar, yerlerini ebeye kaptırmadan koşarak yer değiştirmeye çalışırlar. Ebe bütün çocukların yer değiştirmesini isterse “elektrik sepetiii” yahut asit-baz oynuyorsak ”asit-baz sepetiii” diye bağırır. Bütün çocuklar yer değiştirirler.
Ebe de yeri boşalan birinin yerini kapmaya çalışır. Yer kaparsa ebelikten kurtulur, kapamazsa ebeliği sürer. Yerini kaptıran ebe olur. Oyun böylece sürer. Çocuklar bu oyun sayesinde karıştırdığı kavramları daha iyi ayırt etmiş olurlar.
Bir sonraki oyunumuz fen tabu olabilir. İstediğiniz bir ünite için hazırlayacağınız tabu kartları ile öğrencilerinizin konuyu anlayıp anlamadıklarını test edebilirsiniz.
Bir diğer alternatif ise elementleri kolayca öğretebileceğiniz element tombalası oyunu;
Psikoloji profesörü Peter Gray’a göre oyun olağanüstü faydalar sağlıyor. Değişimi en fazla yapabilecek konumda olarak biz öğretmenler oyunlaştırmayı derslerimizde kullanarak hem eğlenceli bir öğrenme ortamı sağlayabilir hem de öğrencilerimizin yaşantısından oyunları çıkarmamış olacağız.