Kelime anlamı ile başlayalım. Formasyon, TDK’ya göre biçimlenme demek (1). Yani biçim verilme, formatlanma. Bilgisayarlara format atma terimi gibi. Form; biçim, şekil, düzen gibi anlamlara sahip. Okullarda yapılan planlı, programlı eğitim faaliyetleri de bu yüzden olsa gerek “formal eğitim” olarak adlandırılıyor.
Bizim şimdi konuştuğumuz manada formasyon ise pedagojik formasyon. Yani pedagojik bir biçimleme, formatlama olayı. Eğitim fakültesi mezunu olmayanlara yönelik bir biçimleme işlemi. Peki neden yapılıyor(du)? Bu fakültelerden mezun olup öğretmenlik meslek bilgisine sahip olmayanlara, yani alan bilgisinin yanına pedagoji bilgisini de ekleyerek öğretmen olma imkanı tanınması için (2).
Eleştiriler neydi?
1- Zaten eğitim fakültelerinden mezun binlerce öğretmen adayı varken ve halihazırda da eğitim fakülteleri her yıl binlerce mezun vermekteyken diğer fakültelerden gelen lisans mezunlarının bu cendereye alınmasının ne gereği vardı?
2- Pedagojik formasyon alarak öğretmen olanlar “hızlandırılmış” bir öğretmenlik eğitimi aldıklarından bu mesleği özümsemeden işe başlamakta, öğretmenliği sadece bir iş kapısı gibi görmekteydi. Bu yüzden mesleği salt tekniş bir iş olarak öğreniyorlardı. İçindeki duygusal ve psikolojik faktörleri yeterince kavrayamıyorlardı. Zaten başlıkta da belirttiğimiz “formasyonsuz formasyon” da bu noktaya işaret etmektedir. Yani biçimlenmesiz biçimleme işlemi. Üstelik formasyon alanlarda, ahlaki açıdan doğru bulmasam da ülke şartlarında normal karşılanabilecek olan, “işsiz gezeceğime öğretmen olayım” mantığı hakimdi.
3- Pedagojik formasyon programları üniversiteler için gelir kapısıydı ve bu kapıyı kapatmak pek cazip bir iş değildi. Bu da öğretmenlik mesleğinin ticarileşmesi demekti. Gelinen noktada öğretmenlik “alınıp satılabilen” bir nesneydi sadece. Sonuçta formasyon olayından herkes kazanıyor, ama eğitim kaybediyordu.
Şimdi sayın Mustafa Safran formasyonun kaldırılacağını ve bu işi artık bakanlığın devralacağını açıkladı (3). Öyleyse bu formasyonun kaldırılmayacağı, sadece üniversitelerden bakanlığa devredileceği mi demek oluyor? Eğer öyleyse, ki mantık bizi bu noktaya getiriyor, değişen nedir?
Önerim; formasyonun tamamen kaldırılması yönündedir. Yani eğitim fakültesi mezunu olmayan birinin kesinlikle öğretmen olamaması. Bu noktada “Sanki eğitim mezunları öğretmen olarak çok mu iyi yetişiyor?” diyenleri duyar gibiyim. Birincisi, eğer iyi yetişemedikleri düşünülüyorsa eğitim fakültelerinin idari ve akademik yapısında değişimler yapılabilir, öğretim programları değiştirilebilir ki bu zaten yapılan bir şey. Bunu yapmak kuşkusuz binlerce insanı bir cenderenin içine sokmaktan daha akılcıdır. İkincisi, öğretmenlik bir tecrübe mesleğidir ve bu tecrübe meslek hayatı boyunca devam eder. Yani sizin eğitim fakültesinden yeni mezun olmuş bir öğretmeni mesleki açıdan sorgulamanız zaten anlamsızdır. Sağlıklı bir değerlendirme için bir öğretmeni yıllarca takip etmek gerekir. Dolayısıyla “Eğitim mezunları çok mu iyi sanki?” demek kulaktan dolma içi boş bir söylemdir.
Öte yandan MEB ile eğitim fakülteleri yoğun işbirliği içinde çalışmalı, öğretmen adayları teorik bilginin yanında MEB’de çalışan öğretmenlerden de pratik beceriler edinebilmelidir. Bunu sağlayacak sistem karar vericiler tarafından özenle kurgulanmalı ve tutarlı biçimde uygulanmalıdır. Ülke olarak elimizde her türlü kaynak mevcuttur. Olay, bu kaynakların rasyonel biçimde işe koşulması ve bilimsel ilkelerden taviz vermeden uygulanmasında bitmektedir. Bu yolda ümitvar olmak bu ülkede yaşayan her yurttaşın doğal hakkıdır.
(*) Bu yazı ilk olarak yazarın websitesinde yayınlanmıştır. (www.erdemoklay.com)
Kaynaklar:
(1) Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük. http://sozluk.gov.tr/
(2) https://www.nedir.com/pedagojik-formasyon
(3) https://www.kamupersoneli.net/kamu-personelleri/pedagojik-formasyon-kaldiriliyor-meb-den-pedagojik-formasyon-h74957.html