2017-2018 eğitim öğretim yılını hayırlısıyla sonlandırıyoruz. Sayılı günler kaldı. Bir sene boyunca belirsizliklerin hüküm sürdüğü sınav sisteminin bir türlü netleşmediği, akıllardaki soru işaretlerinin hiç bitmediği bir yıl oldu. Veliler için stres yılı oldu adeta. Öğretmenler ve öğrenciler için ise bir kabus gibiydi. Neyse tam bitti bitiyor derken karşımıza orantısız zorlukta matematik soruları çıktı ve bir anda matematik öğretmenleri günah keçisi oldu.
Sene başında basında mevcut olan birçok yazı yazdım, yazıldı. Uyarılar peş peşe geldi ama kimse dinlemedi. Olan oldu artık deyip önümüze bakalım diyeceğiz ama bir çok öğrenci mağdur oldu bu süreçte. Usulen bir sistem değişecekse belirli aralıklarla ve kademeli olarak değişmelidir. Sistemin paydaşlarının tamamı bu değişiklikten zamanında haberdar edilmelidir. Evet soru tarzı yorum, analiz ve senteze dayalı güzel sorulardı ancak bu sisteme hazırlıksız yakalanan öğrenciler dumura uğradı resmen. Bakanlığın mevcut kazanımlarını ve kitaptaki konuların işleyiş akışını incelediğinizde ne demek istediğimi anlarsınız. Matematik soruları ile MEB kitabının tek ortak özelliği aynı alfabe ile yazılmış olmasıydı desek yanılmamış oluruz. Umulur ki bundan sonraki süreçte paydaşlara zamanında bilgi verilmeden değişiklikler yapılmaz. Sonuçta yangından mal kaçırmıyoruz.
Bir diğer önemli bir konu ise hatta iddia diyelim çünkü Yeniçağ gazetesinin haberine göre Pendik, Şişli ve Ümraniye’de üç öğretmenin özel okullardaki bağlantılarına watsap üzerinden soru aktardıklarıdır. Bu öğretmenlerin gözaltına alındığı sonrasında da serbest bırakıldığı haberlerde yer almaktadır. Bakanlığın bu iddialara acilen cevap vermesi gerekmektedir.
Yeri gelmişken özel okulların bir diğer sorunu ise karne döneminde öğrencilere badiheva verilen şişirme notlardır. Yine aldığım duyumlara göre bazı özel okul müdürleri önce öğretmenler üzerinde baskı oluşturmakta; eğer öğretmen karşı çıkarsa da öğretmene mobbing yapmakta ve sözleşme feshi ile tehdit etmektedir. Notları şişirmeyen öğretmenlere e-okul sistemini kapattıktan sonra direk kendi e-okul yönetim modülünden müdahalede bulundukları iddiası da gündemde yerini korumaktadır. Hal böyleyken bu haksızlıkların önüne geçilmesi elzem olmuştur. Çocuklar hepimizin çocuğudur. Ayrım yapılması söz konusu olmamalıdır. Evet bazen pedagojik olarak 83’te kalmış bir öğrenciye yüksek not verip 85 yapılmaya çalışılabilir. Ama sınav notu ile direk oynamak ve maddi beklenti içerisinde olup velilere şirin gözükmek için yapılan her bir değişiklik bir vebaldir, hak hukuk tanımamaktır. Bu durumda özel okullara devlet tarafından müdür başyardımcıları atanmalıdır. Devlet okullarında ise müfettişler eskisi gibi aktif görev yapmalıdır. Ders içi performans notları ise en fazla yüzde 10 etkiye sahip olmalıdır. Çünkü biz Türk milleti duygusal bir milletiz. Tanıdığımız öğrencileri sahipleniyoruz. Hemşerimiz ise sırtımızda taşımaya çalışıyoruz. Sevgi bağı kuruyoruz ve onun bir yerlere gelmesi bizi ziyadesiyle memnun ediyor. Bu sevgi bağı orantısız biçimde yaklaşımlara sebep olmakta bazen de adaletten sapmalara yol açabiliyor. İnsan fıtratını değiştiremeyeceğimize göre ders içi performansların etkisi minimize edilmelidir.
Bu vesileyle sene sonunda karne alacak bütün çocuklarımızın bahtı açık olsun, başarı ve mutlu bir yaşam diliyorum. Bakanlığımıza da şunu söylemek istiyorum: Artık ne olur bir karar alacağınız zaman sahadaki biz neferlere danışmadan yapmayın. Bakın her seferinde bir nesil mağdur oluyor. Hem siz zor durumda kalıyorsunuz hem biz hem de veliler… Bir de en önemlisi zamanında ve yerinde değişiklikler yapın. Kademeli olarak en makul olanıdır.
Selçuk Tütak
Eğitimci-Yazar
facebook adresi: @selcuk.tutak.528
instagram: @selcuk.tutak.9
twetter: @selcktutak