Çocukların gelişme ve büyümelerinde en çok yardıma ihtiyaç duydukları dönem erken çocukluk yıllarıdır. Bu nedenle bu dönem yaşantıları çok önemlidir. Çünkü yetişkin tutum, davranış ve alışkanlıkları çocukluk çağında kazanılmaktadır.
Bu dönemde ailelerinden, çevrelerinden, televizyon ya da öğretmenlerinden gözlem ve model alma gibi yollarla birçok şeyi öğrenirler ve içselleştirirler. Ebeveynlerin çocuklarla kurdukları iletişim dili ve ebeveyn yaklaşımı sıklıkla tekrar ettiğimiz gibi, çocuklar üzerinde önemli ve etkili sonuçları olmaktadır. Bunu bilmek yetmiyor, bunu tutum ve davranışla da göstermek gerekmektedir. Çünkü çocuklara karşı her zaman ideal ebeveyn yaklaşımı göstermek mümkün olmayabilir ve bu çok anlaşılır bir durumdur. Fakat çoğunlukla, ekseriyetle diye tabir ettiğimiz bir ifade bize bu konuda önemli bir özgürlük sağlıyor. Her zaman ideal bir yaklaşım sergileyemeyiz ama çoğunlukla ideal bir yaklaşım gösterebiliriz.
Çocuklarla konuşurken sözünün bitmesini bekleyip dinlemek, uygun bir tepkide bulunmak, duygularını anlamak ve ifade etmesine yardımcı olmak, birlikte zaman geçirmek, oyun oynamak gibi birçok önemli yaklaşımı gösteren ebeveynler çocuklarına yardımcı olmaktadırlar. Fakat problemle karşılaşan bir çocuğun, kendisinin problemle yüzleşip, uygun çözüm yollarını deneyerek problemi çözmesine fırsat vermeden yardımcı olmaya çalışan hatta bunun ötesine geçip problemi çözen ebeveynler çocuklarına doğru bir yaklaşım göstermemektedir.
Doğrusu riskli durumlar hariç çocuğun yardım da istemediği durumlarda öncelikle kendisinin sorunu çözmek için bir gayret ve çaba içerisine girmesidir. Ancak böyle olduğunda çocuklarda problem çözme becerileri gelişebilir. Çünkü çocukları her zaman sorunlardan ve problemlerden uzak tutmak ya da korumak mümkün değildir. Aile içerisinde yetiştiğiniz problemlerine sonraki yaşlarda ve özellikle ergenlik yıllarında yetişmeniz mümkün olmayacaktır.
Bu nedenle onların kendilerini ifade edebilecek ve potansiyellerinin gelişmesine fırsat verecek kadar problemlerle yüzleşmelerine izin verilmelidir. Bu problemler nelerdir? Örneğin, ödev yaparken önce kendisinin denemesi ve yapması, kıyafet giyinirken, ayakkabı bağlarken, okula hazırlık yaparken, alış veriş yaparken ya da oyun oynarken öncelikle kendi imkanları ile problemin üstesinden gelmesine izin verilmeli, sonra ya da bir yardım istediğinde yardım edilmelidir.
Bu konularda bazı ebeveynler sabırsızlık ya da aşırı gösterilen ilgiden dolayı çocuğa yeterli zamanı tanımamaktadır. Böyle olunca çocukta da yapamayacağı inancı gelişmekte ve öğrenilmiş çaresizliğin temelleri atılmaktadır. Çocuk da her zaman bir başkasının daha doğru ve etkili çözdüğü, başarılı olabileceği inancı çok sakıncalıdır. Bundan dolayı çocuklara yeterli zamanı tanıyalım ve problemi çözmesi için gerekmediğinde müdahale etmeyelim.
Kendisi bir çaba gösterdiğinde ve yardıma ihtiyacı olduğunda yardımcı olurken de dikkatle izlemesini ve bir daha ki denemesinde başarılı olabileceğine yönelik tavsiye ve yönlendirmelerde bulunalım. Selam ve dua ile.