1. Anasayfa
  2. Makaleler

“Öğretmenim…”

Öğretmenlik, dünyanın en kutsal mesleklerinden biridir. Bir toplumun geleceğini şekillendiren, nesilleri yetiştiren, karanlığı aydınlığa çeviren kahramanlardır öğretmenler. Onların her bir öğrenciye dokunuşu, tıpkı bahar yağmurlarının toprağa değmesi gibi, yeni filizlerin yeşermesine vesile olur. Kimi zaman bir anne şefkatiyle, kimi zaman bir baba sevgisiyle yaklaşır öğrencilerine. Her birinin gözlerindeki ışığı görür, potansiyellerini keşfeder ve onları geleceğe hazırlar.

“Öğretmenim…”
0

Öğretmenlik, dünyanın en kutsal mesleklerinden biridir. Bir toplumun geleceğini şekillendiren, nesilleri yetiştiren, karanlığı aydınlığa çeviren kahramanlardır öğretmenler. Onların her bir öğrenciye dokunuşu, tıpkı bahar yağmurlarının toprağa değmesi gibi, yeni filizlerin yeşermesine vesile olur. Kimi zaman bir anne şefkatiyle, kimi zaman bir baba sevgisiyle yaklaşır öğrencilerine. Her birinin gözlerindeki ışığı görür, potansiyellerini keşfeder ve onları geleceğe hazırlar.

Hayatımızda öyle anlar vardır ki, tek bir insanın varlığı tüm gidişatı değiştirebilir. Özellikle eğitim hayatımızda karşılaştığımız öğretmenlerimiz, bazen farkında bile olmadan, karakterimizi şekillendiren en önemli mimarlar olurlar. Size bugün böyle bir öğretmenin hikâyesini anlatmak istiyorum.

Zeynep öğretmen, köy okulunun yıpranmış kapısından her sabah umutla giriyordu. On beş öğrencisi vardı; her biri ayrı bir hayat hikâyesi, her biri ayrı bir yaraya sahip. Ama içlerinden Elif, küçük kalbiyle en çok onu derinden etkilemişti.

Elif’in annesi, daha o üç yaşındayken terk etmişti evi. Babası, tarlada gün boyu çalışıyor, küçük kız kardeşine o bakıyordu. Okula her gün yorgun gözlerle geliyordu. Saçları taranmamış, üstü başı eski… Ama gözlerindeki o masum ışık, hiç sönmemişti.

Bir kış sabahı, Elif okula gelmedi. Zeynep öğretmen endişeyle evlerine gittiğinde, küçük kızı ateşler içinde buldu. Kız kardeşi bir köşede ağlıyor, babası ne yapacağını bilemez halde öylece duruyordu. Tereddüt etmeden Elif’i kucağına aldı, kendi arabasıyla kasaba hastanesine götürdü.

“Öğretmenim…” dedi Elif titrek sesiyle, “Annem gibi siz de gidecek misiniz?” Bu sözler Zeynep öğretmenin yüreğini dağladı. Gözleri doldu, küçük kızın elini sıkıca tuttu: “Ben hep yanında olacağım canım kızım. Söz veriyorum.”

O günden sonra Elif’in hayatı değişti. Zeynep öğretmen sadece bir eğitimci değil, onun için bir anne, arkadaş, dost oldu. Okul çıkışları özel dersler verdi. Elif’in kardeşine de yardım etti. Babasıyla görüştü, ona destek oldu. Köydeki diğer öğretmenlerle birlikte bir yardım kampanyası başlattı.

Yıllar sonra Elif, üniversite sınavında büyük bir başarı elde etti. Tıp fakültesini kazandığını öğrendiğinde ilk koştuğu kişi, Zeynep öğretmeni oldu. Gözyaşları içinde sarıldılar birbirlerine.

“Öğretmenim” dedi Elif, “Siz olmasaydınız ben bugün burada olamazdım. Annem beni terk etti ama siz… Siz bana hayatı yeniden sevdirdiniz. Şimdi ben de doktor olup başka çocukların hayatına dokunmak istiyorum.”

İşte bir öğretmenin dokunuşu böyle değiştirir kaderi. Sadece ders vermez öğretmen; yaralar sarar, umut olur, ışık olur. Bazen bir anne şefkatiyle sarar yaraları, bazen bir baba gibi korur kollar. Her öğrenci bir hikâyedir aslında ve her öğretmen bu hikâyenin en değerli kahramanıdır.

Bugün ülkemizin dört bir yanında, binlerce Zeynep öğretmen var. Onlar, sadece müfredat öğretmiyor; hayatın en değerli derslerini veriyor. Sevgiyi, umudu, dayanışmayı öğretiyorlar. Kırık kalpleri onarıyor, sönen umutları yeniden yakıyorlar.

Bir öğretmenin görevi, diplomasında yazan derslerin çok ötesindedir. O, bazen bir psikolog, bazen bir rehber, bazen bir ebeveyn olur. Her gün onlarca hayata dokunur, her dokunuşuyla bir mucize yaratır.

Elif bugün başarılı bir doktor. Köyünde ücretsiz sağlık taramaları yapıyor, ihtiyacı olan çocuklara burs veriyor. Ve her fırsatta anlatıyor Zeynep öğretmenini: “Benim hayatımı değiştiren melek” diyor, gözleri dolarak.

Bu yüzden her öğretmen bilmeli ki, attığı her adım, söylediği her söz, bir çocuğun kaderini değiştirebilir. Bir öğretmenin sevgisi, en karanlık geceyi bile aydınlatabilir. Ve bir öğretmenin inancı, en imkânsız hayalleri bile gerçeğe dönüştürebilir.

Çünkü öğretmenlik, sadece bir meslek değil; bir kalbin diğer kalbe dokunma sanatıdır. Ve bu sanatın ustaları, her gün yeni bir mucizeye imza atarlar, sessizce, mütevazıca, ama sonsuz bir sevgiyle…

“Bir çocuğun hayatına dokunmak, geleceğe atılan en değerli tohumdur.” Bu tohumu eken tüm öğretmenlerimize sonsuz minnet ve şükranlarımızla.

Facebook Yorumları

İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.