Bazı öyküler her zaman diğerlerinden farklıdır. Bu hafta bizi misafir eden “Düş Kurucumuz” yurdumuzun bir ucunda eğitim yuvasının kapısını bizlere açtı. Öykümüzün kahramanı Selçuk Var Hocamız. Biliriz ki mucize dediğimiz yaşarken iyi bir öğretmenle yolların kesişmesinden başka bir şey değildir.
Seninle Başladı o mucize yürekli düş kurucuların öyküsü, deniz yıldızlarımızın adlarını bir şekilde tarihe kısa bir not olarak düşmek için yola çıkan Eğitim Her Yerde ailesinin vazife olarak kabul ettiği bir çalışma. Amacımız bu güzel yürekli öğretmenlerimizi ulusal hafızamıza çiziktirmek onların başarılarını başka meslektaşlarımıza örnek olarak sunabilmek. Onlar bizim toprakların düş kurucuları bizim toprakların kahramanları. Selçuk Var
Selçuk hocam merhaba, sorularımı altta iletiyorum. Öğretmenlik mesleğine katkılarınızdan dolayı size teşekkür ederim. Keyifle sizi ve yeni başarılarınızı izliyor olacağız. Saygılarımla
- Hocam eğitim camiası olarak tanınıyorsunuz ama kısa bir hatırlatmada fayda var. Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Samsun’un Terme ilçesinde 1986 yılında doğdum. Okul hayatım Üniversiteye kadar bu ilçede devam etti. Kırıkkale Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümünü bitirdikten sonra Şanlıurfa’nın köklü bir tarihe sahip olan ilçesi Harran’da Buldum köyünde öğretmenliğe başladım. İlk yıllar birçok zorlukla karşılaşmama rağmen kısa sürede görev yerime alıştım. 2010 yılında bölgenin ilk tiyatro grubu olan Cur-Cuna Tiyatro’yu, öğretmen arkadaşlarımla birlikte kurdum. 2011 yılında yaptığımız çalışmalardan dolayı Bilgi Üniversitesi Genç Sosyal Girişimciler ödülünü aldım. 2012 yılında Sabancı Vakfı tarafından Fark Yaratan olarak seçildim. Harran Konteynırkent Konaklama Tesislerinde (Suriye Kampı) 1 yıl yönetici olarak görev yaptım. 2014-2018 yıllarında Harran Akademi Derneği Başkanlığı yine aynı yıllarında Buldum İlkokulu-Ortaokulu Müdürlüğü görevini yaptım. 2018 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından seçilen 10 Çizgi Ötesi Öğretmenden biri oldum. Yapmış olduğum bütün çalışmalar bakanlığın hazırlattığı belgeselde yer aldı. 2018 yılında 10 yıllık Harran serüvenini bitirerek Bursa’ya atandım.
Evli ve iki yaşında bir kız babasıyım.
- Ülkü Tamer “Gençseniz; çevrenizde düşlerinizin içine tüküren biri mutlaka vardır.” demiş. Hocam eğer özel değilse bize düşlerinizin kaynağını ve destekleyicilerini anlatabilir misiniz?.
Evet sorunlar büyüktü, duvarlar üstüme geliyordu. Her anlamda dibe vurmuştum anlayacağınız. Sürekli sorunları dile getirip duruyorduk, ama sorunlar için çözüm üretme konusunda çaba sarf etmiyorduk. Bu noktada büyük şair Behçet Necatigili’in : “Ya ümitsizsiniz ya ümit sizsiniz, ya çaresizsiniz ya çare sizsiniz” sözü gözüme bir yerlerden çarpmış, beni derinden sarsmıştı. Sorunun kaynağı bendim. Benim bakış açımdı. “Nasıl bakarsan öyle görürsün” demiş Mevlana. Bu çocukların ümidi bendim ve bu çocukların hayallerine koşabilmesi için bana ihtiyaçları vardı. Elektriksiz gecelerde insanın muhakeme edeceği uzun zaman dilimleri oluyordu. Önceden duyduğum ve benim kafamı meşgul eden olumsuz düşüncelerden kendimi sıyırdım. Sizlerin de bildiği üzere öğretmenlerden oluşan Cur-Cuna Tiyatro grubunu kurdum. Gösterilerde elde edilen gelirler eğitime derslik yapımına bağışlandı. Ardından ödüller geldi. İnsanların benden beklentisi artmıştı. Bu nedenle ben ve arkadaşlarım sizlerin de bildiği üzere Harran Akademi Derneği çatısı altında birçok sorunun çözümüne yönelik projeler geliştirdik.
Bu süreçte bizlere destek olanlar köstek olanlardan daha azdı diyebilirim. Eski Kaymakamlarımızdan Serkan KEÇELİ Cur-Cuna Tiyatroya çok destek oldu. Yine eski Kaymakamımız Muhammet Selami YAZICI projelerimizi adeta benimsedi ve bizlere sınırsız destek verdi. Eski Harran Belediye Başkanı Mehmet Özyavuz’da çalışmalarımızı sürekli takip etti ve destekledi. Bir çok STK ve yardımseverler çalışmalarımızdan haberdar olduktan sonra maddi ve manevi bizlere destek oldu. Bu süreçte tanıştığım Doç Dr. Rüyam Küçüksüleymanoğlu ve Ümit Kumcuoğlu’nun desteklerini unutmam mümkün değil.
Sorunuzda belirttiğiniz gibi destek olanların yanında düşlerimizin içine tükürende çoktu. Onları ben Allah’a havale ettim. Toplumun yararına bir çok projeyi hayata geçirdik ve bunları yaparken ailemizi, arkadaşlarımızı yeri geldi kendimizi ihmal ettik. Karşılığında saygıdan ve destekten başka hiçbir şey beklemedik. Ancak haset duygusundan olsa gerek “bunlar da ne yaptı ki ?” diyen maalesef meslektaşlarımız ve yöneticilerimiz de oldu. Bunu diyenler keşke yaptığımız çalışmalardan birini bile yapabilselerdi. Bu durum çoğu zaman beni derinden üzmüştür. Ancak bunlara takılmamak gerekir. Takılırsan tökezlersin ve yoluna devam edemezsin.
- Öğretmenlik denince bizim aklımıza “insan varlığının anlam kazanması geliyor” Selçuk hocam sizin için öğretmenlik neler ifade etmekte?
Öğretmenlik mesleği toplumlar tarafından asırlarca kutsal meslek olarak atfedilir. Bu mesleğe başlarken de bunun bilincindeydim. İnsan anne rahmine düşmesiyle başlayıp ölümüne kadar devam eden sürekli öğrenme halinde olan bir varlıktır. Çocuk ilk eğitimini anne babadan aldıktan sonra hayatına yön veren üçüncü önemli kişiyle karşılaşır o da öğretmeni. Bir çocuk tüm saflığı ve temizliği ile size teslim edilir. Onun hayatında kocaman bir iz bırakırsınız. Yaşamında öğretilerinizin büyük bir etkisi gözlemlenir. Ailesinden aldığı kalıtsal izleri taşıdığı gibi siz de öğretilerinizle öğrencilerinizin zihninde kalıcı izler bırakabilirsiniz. Eğer iyi bir öğretmenseniz etkiniz asırlarca devam edebilir. Bu da sizi asırlarca yaşatır. Öğretmenin etkisi sadece öğrencileriyle sınırlı değildir. Öğretmen, öğrencilerinin ailelerine ve yaşadığı topluma değer katan onlara yön veren biridir. Bu nedenle ben öğretmeni İnsan ve Toplum Mühendisi olarak tanımlıyorum. Öğretmene yüklenen görev ve sorumluluk bu nedenle çok ağırdır. Umarım bu görevi layıkıyla yerine getiren bir öğretmen olarak anılırım.
- Selçuk Hocam mesleğe 22 yaşında başlayıp çok uzun olmayan bir sürede ülkemizin en bilinen isimleri arasına girmeyi başardınız. Yeni mezun öğretmenlerimize neler tavsiye edersiniz?
Üniversiteyi bitirdikten hemen sonra göreve başlayınca çok genç yaşta hiç bilmediğiniz tanımadığınız bilmediğiniz bir yerde kedinizi bulabiliyorsunuz. Eğer atandığınız yer dezavantajlı bir bölge ise heyecanınızı içinize gömüp ilk şoku yaşayabiliyorsunuz. Mümkün oldukça bu süreci kısa tutmalarını ve bir an önce kendilerini toparlamalarını öneririm. Benim bu süreci atlatmam altı ay sürmüştü. Göreve başladıktan sonra muhtemelen 5-6 yıl yaşayacakları yeri ve yöre insanlarını, kültürlerini, adetlerini, yaşam şekillerini iyi tanımları tavsiye ederim. Muhakkak fırsat buldukça çevrelerindeki tarihi turistik yerleri ziyaret etsinler. Yaşadıkları bölgeyi ve insanları iyi tanımalarını sınıfta öğrencilerine yaklaşımını, bakışını olumlu etkileyecektir. Kültürler arası kıyaslama yapmaktan ziyade benzerliklere odaklanmalarını öneririm. Farklılıklarımızı ise zenginlik olarak görüp saygı duyduğumuzu yöre insanına hissettirmeliyiz. Okul ya da sınıfında yaşayabileceği problemlerin çözümü noktasında kendisine büyük fayda sağlayacaktır. Bir terzi düşünün ki elindeki kumaşın cinsini özellikleri bilirse ondan ceket mi , pantolon mu gömlek mi yapabileceğine daha iyi karar verebilir.
Bir diğer husus da üniversite öğrendikleri bilgiler onlara ilk etapta yetersiz gelebilir. Üniversitedeki eğitimler size bazı beceriler ve bu becerilerinizi geliştirme yetisi kazandırır. Üniversite bitti, eğitim bitti gibi bir durum söz konusu değil. Sürekli kendilerini yenileme ve geliştirmek için fırsatları değerlendirmelerini öneririm. Muhakkak sanatsal ya da sportif aktivitelerin en az bir alanıyla ilgilenmeleri onlara inanılmaz fayda sağlayacaktır. Çantalarında ne kadar çok kabiliyet ve beceri varsa mesleklerini bir o kadar rahat ve donanımlı bir şekilde icra edebileceklerdir. Son olarak bu mesleğe başlarken sorumluluklarının ne denli ağır olduğunu ve çıktıkları bu yolda dikenlerin ve engellerin çok olduğunu unutmasınlar. Bu bilinçle görevlerini yaptıklarında, önlerine çıkan engellere takılı kalmayıp sabırlı ve kararlı oldukları müddetçe mesleklerinde fark oluşturabileceklerini söyleyebilirim.
- Buldum Köyü’nde sizi karşılayan sahne elektriği, suyu olmayan evler birleştirilmiş sınıflar, anadilleri Arapça olan öğrenciler ve eğitim seviyesi düşük bir çevre …Hocam buradan cur-cuna tiyatroya uzanan süreci inanın hayal etmekte zorlanıyoruz bize biraz bu süreçten bahsedebilir misiniz ?
Harran’ın atandığımda yaşayacağım çevreyi gördüğümde hayal kırıklığına uğramıştım. Harran’a gelen her öğretmen yada dışardan gelen biri adımını atmadan önce dolmuş şoförüne muhakkak sormuştur ; “Burası Harran mı?”. Dolmuş şoförü ;“Evet burası Harran” dedikten sonra asıl hayal kırıklığını yaşamaya başlamıştır. Harran’ın adını çok duymamıza ve medeniyetler beşiği olarak adlandırılmasına rağmen bakımsız kalmış, köhne bir yerle karşılaşıyorsunuz. Şehrin ismi kendisine üç dört beden büyük geliyor anlayacağınız. Dışardan gelen biri için sosyal hayat, fiziki yetersizlikler, kültürel karmaşa, eğitim seviyesinin düşüklüğü sorunların ana başlıkları diyebilirim. Böyle bir ortamda öğretmenliğe ilk adımı atıyorsunuz ve hiç bilmediğiniz bir yerde kendinizi yapayalnız hissediyorsunuz. İlk zamanlar gitmeyi düşünmüştüm fakat öğrencilerimin dillerinden dökülen hayaller, içlerinde bulundukları çaresizlik beni derinden sarsmıştı. Öğrencilerimin gözlerinde gördüğüm umut ışığı, bana olan sevgi ve muhabbetleri gitme düşüncemden beni zamanla uzaklaştırmıştı. Onların bana ihtiyacı vardı. Gitmek en kolay olanıydı. Önemli olan kalmayı tercih edip bu insanların hayatlarına dokunabilmekti. Onların hayatlarına dokunurken kendi hayatınıza da dokunduğunuzu sonradan anlıyorsunuz. Göreve başladığım sene ilçeye bir tiyatro grubu gelmişti. Milli Eğitim Müdürü beni tiyatro ekibiyle ilgilenmem için görevlendirmişti. Gün boyu onlarla birlikteydim. Ne yapıyorlar, nasıl davranıyorlar, malzemeler, kostümler, dekor nasıl hazırlanıyor en ince detaylarına kadar gözlemliyordum. Oyunu izlerken insanların ne kadar çok eğlendiğini, keyif aldığını görünce neden bizde sahneye çıkıp oynamayalım dedim kendi kendime. Bu düşüncemi oyundan sonra arkadaşlarımla paylaştım. Arkadaşlarım fikrime destek verince Cur-Cuna Tiyatro’yu kurduk. Oyunlarımızın konularını seçerken toplumsal sorunlara değinmeyi de amaç edinmiştik. Oyunumuzu ve dekorlarımızı üç aylık bir süreçte hazırlamıştık. Öğretmen arkadaşlarımız oyunu çok merak ediyordu. Rezil olacağımızı bile düşünenler olmuştu. Talep çok olunca gösterilerin ücretli olmasına ve elde edilen gelirin anasınıfı yapımına harcanmasına karar verdik. Gösterimiz herkes tarafından tam not alıp ayakta alkışlanınca bunun Harran’la sınırlı kalmamasını düşünerek Akçakale ve Siverek ilçelerinde de oyunumuzu sergiledik. Sosyal girişimci ve fark yaratan ödüllerinden sonra cur-cuna her yerde duyulmaya ve model olmaya başladı. 2011 yılında öğrencilerimizi oyunlara dahil ettik. 2012 yılından sonra tiyatroya diğer projeler için ara verdim. 2017 yılında son oyunumuzu sergiledikten sonra Harran’a veda ettim. Tiyatro ve sinema benim için çocukluğumun bir tutkusuydu. Mesleğiniz ne olursa olsun tutkularınız sizi hayatınızın bir noktasında yakalayabiliyor. Hayatınızın kırılma anlarında hayatınıza yön dahi verebiliyor.
- Mutlaka büyükşehirlerden, özel okullardan iyi teklifler alıyorsunuzdur, gelecek planlarınızı bizimle paylaşmak ister misiniz?
Birkaç kurumdan teklifler aldım evet. Yönetici olarak görev almamı istediler. Bu ilk zamanlarda da oldu son zamanlarda da. Ben öğretmen olarak da idareci olarak da her zaman özgür olarak hareket etti. Kanunlar ve yönetmelikler bizleri bazen sınırlandırabiliyor. Ancak bazen öğrencinin ve öğretmenin yararını göz önünde bulundurarak kişisel olarak karar verdiğim çok oldu. Özel okullarda bunu yapabilir miydim bilemiyorum. Bunun cevabını okurlarınıza bırakıyorum. Gelecek planlarım için ise size şunları söyleyebilirim. Çok uzun vadeli plan yapmayı bırakalı çok oldu. Çünkü çok hayal kırıklıkları yaşadım. Bazen zamanın çarkı sizin istediğiniz gibi dönmeyebiliyor. O nedenle daha kısa planlar yapıyorum. Mesela şuan 33 öğrencim var. Bu öğrencilerimi en iyi şekilde yetiştirerek, ülkeme hayırlı insanlar olmalarına katkı sunmayı amaçlıyorum. Harran’da bunu çok yaşadım bazen olaylar sizin niyetinize göre öyle şekilleniyor ki isteseniz bu kadar iyi planlayamazsınız. Hayat bize neler sunar, sunduklarıyla neler yaparız bende merak ediyorum.
- Öğretmenlik, tiyatro, yöneticilik her parmağınızda başka bir marifet bu kadar yoğun bir tempoda çalışmak ve üretmeye devam edebilmek zor olsa gerek. Hocam nasıl başarıyorsunuz?
Atandığım ilk yılı saymazsak eğer Harran’da dopdolu 10 yıl geçirdim. Bahsettiğiniz gibi öğretmenlik, tiyatro, yöneticilik bunların hepsi bir aradaydı. Yalnız bir şeyi atladım sanırım. Ben bunları yaparken yalnız değildim. Benim yüreği kocaman, yaşadığı çevreye faydalı olmak isteyen, zamanını faydalı işlerle doldurmak isteyen arkadaşlarım vardı. Bir çoğu zamanla aramızdan ayrıldı, ancak yerlerine yeni arkadaşlarımız dahil oldu. Onlarla birlikte Cur-Cuna Tiyatro’yu, Harran Akademi’yi kurduk. Onlar bana her zaman inandılar ve güvendiler.
Bir işi, iş olarak görüp yaparsanız size bir süre sonra ağır gelmeye başlar, sıkılırsınız, yorulduğunuzu hissedersiniz. Ancak bunu aşkla, yüreğinizi koyarak yaptığınızda işin rengi değişebiliyor. Yorulmak bir yana dinlendiğinizi hissedersiniz. Hatta boş zamanlarınız size sıkıcı gelebilir. Size sorunuzla ile ilgili bir anımı anlatmak isterim. OSÜB (Okuyan Sorgulayan Birey ) Projesi kapsamında ülkemizin her yerinden gelen kitapları bir depoda toplayıp inceledikten sonra okullara dağıtıyorduk. Ahu Çelikci KOCAMAN projelerimin tamamında bana destek olan en az benim kadar emeği olan çok değerli bir arkadaşımdır. Bir gün okulda yorulmuş ve birazda bunalmıştı. Yüzünden de bu durum okunabiliyordu. Eve geçip biraz dinlenmesini önerdim kendisine. Bana kitapları topladığımız depoya gidip kitap inceleyeceğini söyledi. Şaşırmıştım. Sebebini sorduğumda evde daha çok yorulduğunu çalışmanın kendisine iyi geldiğini hatta daha iyi dinlenebildiğini söylemişti. İnsan nefsine zorlandığı, hoşlanmadığı şeyler her zaman ağır gelmiştir. Bunların aksine tatlı gelen ona mutluluk veren her şey de tatlı gelmiştir. Bir işi severek ve isteyerek yapıyorsanız eğer yorulmak bir yana o iş sizi dinlendirir ruhunuza huzur verir. Ahu arkadaşımın cevabı bu enerjiyi nerden aldığımızın en belirgin örneği diyebilirim.
- Hocam izniniz olursa sizle aklınıza ilk gelen nedir oyunu oynayalım istiyorum?
Eğitim- Her şeyin temeli
Türkiye- Çatı
Öğrenci- eserlerim
Galatasaray- 27 yıllık tutkum
Bisiklet- doğa ve gece turları
Cur-Cuna Tiyatro Grubu- ilk göz ağrım
Harran- hayatımın dönüm noktası
Aile- Sığınılacak limanım
Kırıkkale- Üniversite yılları
Harran Akademi- Projeler, uykusuz geceler
Osüb- Genç yetenekler
9- Ve son olarak hocam “Eğitim Her Yerde” okurlarına iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Her anını dolu dolu yaşadığım , bir çok arkadaş, dost biriktirdiğim ve hayatımın en değerli on yılını geçirdiğim Harran’ın hayatıma neler kattığından sizlere bahsetmeye çalıştım. Umarım okuduktan sonra hayatınızın bir noktasında bütün yollar kapandığında ya da mücadele azminizi yitirdiğinizde bu hikaye size çıkış yolunu bulmanıza yardımcı olan bir ışık olur. Sosyal medya üzerinden bana rahatlıkla ulaşıp fikir alabilir, görüş bildirebilirsiniz. Beni okurlarına yani sizlere ulaştıran Eğitim Her Yerde ailesine de teşekkürlerimi sunarım.