Sinestezi bilim dünyasında hala sırrı çözülememiş bir hastalıktır. Birleşik duyu anlamına gelen bu hastalık(!) farklı duyuların birbiriyle eşleşmesi demektir. Duyuların yanı sıra algılar da birbiriyle eşleşebilir. Sinestezik insanlardan şunları duyabilirsiniz; Salı günü sarı renklidir, Vivaldi’nin konçertosu çok ekşidir, A harfi kırmızıdır…
Bazı sinestezik duyu birleşimleri, diğer kombinasyonlardan daha sık görülür. Örneğin, ses ile görme kombinasyonu daha sık görülürken (beyinde bu iki alan birbirine yakındır), dokunma ve tat alma kombinasyonu daha nadir görülmektedir. Bu kombinasyonların olası sebebi ise beynin 5 duyu için özelleşmiş farklı bölgeleri arasındaki karışmadır. Sinesteziklerin çoğu için, sinestezi tek yönlüdür. Yani sesleri renk olarak deneyimleyen bir kişi, renkleri ses olarak deneyimlemez. Yani C harfini sarı olarak gören bir sinestezik sarı renk gördüğünde C harfini deneyimlemez.
Sinestezik insanlar kendilerinde böyle bir özelliğin var olduğunun farkında olmayabilirler. Çoğu, bu algı ve duyu karışımlarını her insanın yaşadığını sanabilir. Örnekler görüp duyduktan sonra kendilerinin farklı olduklarını anlayabilirler. Oldukça ilginç bir sinestezi örneği verecek olursak akla ilk olarak Daniel Tammet geliyor. Daniel Tammet aynı zamanda yetenekli bir otistik. Bir hafta içerisinde İzlandaca gibi zor bir dili bile öğrenebiliyor.
2004 yılında ise Oxford Üniversitesine gidip “Ben pi sayısını 22bin 500üncü rakamına kadar söyleyebilirim” diyor ve beş buçuk saati aşkın bir süre boyunca rakamları art arda sıralayabiliyor. Çünkü rakamlara baktığında bir manzara resmini gördüğünü ve çarpma işlemini yaparken de bu manzaraları çarptığını ve onlardan çıkan yeni bir manzarayı okuduğunu söylüyor. Daniel Tammet hakkında daha fazla bilgi için yaptığı Ted konuşması size yardımcı olacaktır.
Peki bu hastalık olarak nitelendirilemeyecek yetenek nasıl meydana gelir? Bizler dünyaya gelirken beynimizde nöronlar arası bağlantılar bulunur ve bu bağlantılar biz büyüdükçe, zamanla budanır. Sinesteziklerde ise bu budamalar tamamlanamaz ve duyular arası bağlantılar korunmuş olur.
Yapılan beyin görüntüleme çalışmalarıysa sinestezik kişilerde limbik korteks ve hipokampüsün normal bireylere göre daha etkin olduğunu ortaya koyuyor.
Yukarıda yapılan bir çalışmada bir harf veya sayı gösterildiğinde soldaki sinestezik beynin görsel korteksinin de aktive olduğunu görülüyor. Sinestezik bir eğitim verilen sağdaki beyinde ise görsel kortekste bir aktive belirmiyor. Yine de her insanda biraz sinestezi bulunduğunu söylemek mümkün. Bunu 1998 yılında kültürlerarası uygulanan Kiki ve Bouba deneyi ile açıklayalım.
Bu şekillerden birinin adı Kiki, diğerininki ise Bouba. Siz hangisine Kiki adını verirsiniz? %98 oranında insanlar birinci şekle Kiki ismini veriyor. Bunun nedeni k gibi sert harflerin keskin köşeleri çağrıştırmasından kaynaklanıyor. Bu deney metaforların ne kadar güçlü olduğunu bize gösteriyor. Sinesteziyi daha iyi anlamanızı sağlayacak ufak bir video paylaşmak istiyorum.
Sinestetler yaratıcılıkları yüksek ve algı yetenekleri güçlü insanlardır. Bunun artısını görmüş olan ünlü sinesteziklere örnek verecek olursak; Rus besteci ve piyanist Alexander Scriabin, Fransız besteci Olivier Messiaen, bilim adamı Nicola Tesla ile fizikçi Richard Feynman, şair Arthur Rimbaud, Johann Von Goethe ile Charles Baudelaire akla gelir. Eserleri ile yaşadıkları çağın dışına çıkıp günümüze kadar ulaşmışlardır.
Eğer siz de bir sinestezikseniz bu armağanı keşfedip mutlu olmanın vakti gelmiş demektir.
Merve Tezcan
Psikolojik Danışman