Genel eğitim içinde sınavları, soruları, puanları, karneleri, okulları.. vb konuşurken bir taraftan da başka bir kesim var ki sadece belli günlerde gündeme gelip, sonrasında eğitimin içinde hiç mevzu bahsi geçmeyen.. Özel gereksinimli yani özel eğitime ihtiyacı olan çocuklar çok da önemli bir kesim olmasına rağmen, bu çocuklar sistemin içinde kendilerine nasıl yer bulur, mevcut durum nedir, eğitimin içinde ayrıcalıklı mıdır öncelikli midir konusu hiç de yer bulmaz günlük eğitim konuşmalarında.
Üniversitelerin yaptığı araştırmalar ve yayınlanan makaleler de, kendi çevresinde paylaşıldığıyla kalır. Aileler muazzam bir çaba gösterirken bir parça daha iyi eğitim alma adına; bir taraftan öğrenme güçlüğüyle mücadele edip, diğer taraftan da sistemin içinde yer bulma, kabul görme ve hak mücadelesi verirler. Normal gelişim gösteren bir çocuğun, günlük rutinle ve eğitim programı içinde öğrenebileceği pek çok bilgi ve beceri, özel eğitime ihtiyacı olan bir çocuk için onlarca kat daha fazla çaba, tekrar ve zaman gerektirir. Bu da hem çocuk hem de aile için oldukça yıpratıcıdır.
Özel eğitim, özel eğitime ihtiyacı olanların, özelliklerine uygun ortamlarda sürdürülen eğitimdir. Bu şu demek: Özelliklerine uygun eğitimin tasarlanması, ortamın düzenlenmesi ve bu çocukların sistemin içinde yaşıtlarıyla birlikte, eşit eğitim şartlarından yararlanması anlamındadır. Hal böyleyken, ne onların özelliklerine uygun eğitim tasarlanmakta, ne de gerçek bir çaba sarf edilmektedir. Hiç empati kuramadığımız fakat çokça sempatiyle yaklaştığımız bu alan, hak temelli değil daha çok yardım temellidir. Acıma, merhamet ve sahte sevgi üzerine kurgulanan bu bakış açısı, eğitimin içinde de kendini hissettirmektedir. Pek çok özel gereksinimli öğrencinin eğitimi, var olan aksaklıklar nedeniyle bizzat sistemin içindekiler tarafından engele takılmaktadır.
Yapılan bir çok araştırmayla doğrulanan sonuçlar, özellikle okulda ve sınıf içinde kabul sorunu, öğretmen yetersizlikleri, uygun eğitim ortamlarının sağlanamaması, velilerden kaynaklı bilinçsizlik ve akran etkileşiminin zayıflığı yönündedir. Özel eğitim alanında öne çıkan sorunların başında kaynaştırmaya yönelik olanlar daha fazladır. Kapsayıcı eğitim ve bütünleştirmenin öne çıktığı son yıllarda, kaynaştırmaya yönelik sorunların halen devam ediyor olması üzücüdür. Özel gereksinimli çocuk sistemin içinde içselleştirilemediği için, onun eğitim hakkı engellerle doludur. Özel gereksinimli bireylerin kendilerinden beklenen rol ve sorumluluklarla, gelişimsel görevlerini tam olarak yerine getirebilmesi, kendilerine en uygun özel eğitim hizmetinin sağlanabilmesi ile mümkündür.
Eylül ayında yayınlanan “Kaynaştırma/Bütünleştirme Yoluyla Eğitim Uygulamaları” genelgesi, özel gereksinimli bireylerin eğitiminde dikkat edilecek hususları yasal haklar çerçevesinde detaylandırmıştır. Anayasada “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz“ ve 42. maddeyle .. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır hükmü baz alınmış, özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin akranlarıyla karşılıklı etkileşim içinde eğitimlerini sürdürmeleri amaçlanmıştır. Bu alanda, planlanan ve kararlaştırılan her şeyin, özel eğitiminin niteliğini arttıracak şekilde sürdürülmesi arzu edilen ve beklenendir.
Sonuç olarak; eğitimin her alanında sorunlar olduğu gibi özel eğitim alanında da sorun mevcuttur. Öğretmen yeterlilikleri çevresinde toplanan çözümler, öğretmenin özel çabası, isteği, koşulsuz kabulü, pek çok sorunu çözecektir. Bu gerçekleştiğinde hem çocuğun bireysel gelişimi hızlanacak hem de ailelerin biraz daha kaygısı azalacaktır.
Şu çok nettir ki; bu sistemin içinde en çok kaygı, endişe, umutsuzluk ve tükenmişlik yaşayan, özel gereksinimli çocuklar ve onların aileleridir. Ve yapılması gereken her şey bir lütuf değil, temel eğitim hakkıdır.
Nermin ELMAS