Temel eğitimden ortaöğretime geçiş sistemi (TEOG) öncesinde kaç model vardı? Bu kaçıncı değişiklik, neden sürekli değişiyor gibi kısır tartışmalara girmeden şu an mevcut durum neydi ve yeni değişiklik sonrası ne olabiliri yazmaya çalışacağım. Mevcut sistemle öğrencilerin hangi liseye gidebileceği belirleniyorsa özellikle liseler üzerine odaklanarak bazı tespitler yapalım.
Milli Eğitim Bakanlığı lise binalarını yaptırırken bazılarını kaliteli bazılarını kalitesiz yaptırmıyor. Hepsi de betonarme sağlam yapılar, standart sınıflar, laboratuvar gibi temel birimler ve donatımlarla açılmaktadır. Uzun zamandır öğretmenler görev yapacağı okulları kendisi belirliyor. Bilgisayar başına geçip branşında norm ve ihtiyaç olan istediği herhangi bir okulu işaretleyip bakanlıkça yönetilen aynı anda bir yazılımla yer değiştirebiliyor. Aynı tür okullar için mesela Anadolu Liseleri için ülkenin tümünde öğretim programı aynıdır. Ders kitapları ve içerikleri aynıdır. Aynı ilçe içindeki aynı tür liseler için; binalar aynıysa, öğretmenler özel seçilmiyorsa, öğretim programı aynıysa geriye bir tek farklı olan öğrenci kalmıyor mu?
Şimdi gelelim kaliteli başarılı okul hangisidir? Taban ve tavan puanı nasıl belirleniyor? Talep neden hep puanı yüksek olan okullara oluyor? En iyi en başarılı okul bana göre şehir efsanesidir. İlçenin en eski ve ilk açılan Anadolu liselerinin puanları talep çokluğu sebebiyle genellikle hep yüksektir. Okula başvuran öğrencileri yerleştirme puanlarına göre sıralarsınız alacağınız sayıda öğrencinin altını çizersiniz. Başvuran en yüksek puanlı öğrenci puanı o okulun tavan puanı, en son giren öğrenci puanı da o okulun taban puanını oluşturur. Peki bu okula dört sınıf değil sekiz sınıf öğrenci kaydedebilecek olsak puanlar ne olur? Düşer. Bu sefer okul başarısız ve kalitesiz mi olur? Hayır. En başarılı ve kaliteli kabul ettiğiniz bir okulun tüm öğrencilerini alalım aynı ilçenin başarısı diğerlerine göre en düşük olduğunu düşündüğümüz okulla yer değiştirelim. Acaba sonuç değişir mi? Bana göre çok fazla değişmez. Veli ve öğrenciler aslında tercih edeceği lisenin mezunlarının yüzde kaçının lisansta hangi üniversitelere bölümlere yerleştiğiyle çok ilgilenmiyor. Geçen yıl bu okulun tavan ve taban puanı kaçmış hangi yüzdelik dilimle öğrenci almış diye bakıyor kendi çocuğunun puanıyla kıyaslıyor. Hatta çocuğunun puanı evinin yakınındaki lisenin tavan puanından on puan fazlaysa puanı ziyan!? olmasın diye ilçesinin öbür ucundaki hatta başka ilçedeki okulu tercih ediyor. Bu ne kadar yanlış bir bakış açısı, yorum ve tercihtir. Şimdi uzaktaki gittiği okul ve eğitimi kaliteli evin yanındaki kötü mü oluyor? En iyi okul eve en yakın olan okuldur.
İlçenin en başarılı Anadolu lisesini ele alıp soralım bakalım bu okulda diğer okullarda olmayan ne var, diğer okullarda yapılmayan farklı ve iyi ne gibi eğitim öğretim uygulamaları yapılıyor ki okulun giriş puanı yüksek ve halk arasında kaliteli ve başarılı okul oluyor. Kayda değer çok önemli farkların bulunmadığını düşünüyorum. En başarılı öğrencileri ve çocuklarıyla ilgili velilerin bulunduğu okuldan güzel sonuçların çıkması dışında başka ne beklenebilir ki. Liseye kadar yarış atı gibi özel hazırlanmış çocuklar aynı okulda eğitim öğretim yaptığında tabi ki doğal bir sonuç olarak başarı çıkacaktır. Bu okul değil öğrenci başarısıdır.
Eğer okul tercihinde çevre faktörünü konuşacaksak, öğrencinin servisle geldiğini, okulun dış duvarlarının cezaevi gibi korunduğunu ve eğitim-öğretim saatleri dışında okul çevresiyle ne kadar buluştuğunu düşünebiliriz. Birbirinden farklı hiçbir şeyi olmayan okullara gitmek için servis ve yemek ücreti ödeyen velilerin sürekli çocuklarının güvenlik endişesi içinde kalmasını ve öğrencinin dinleneceği, çeşitli sosyal kültürel aktiviteler yapabileceği zamanı yollarda geçirmesinin mantıklı hiçbir açıklaması olmadığı görülmektedir. Bu anlamsız hareketliliğin bitirilmesi gerekmekteydi.
Fen lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi, Güzel Sanatlar Lisesi, Anadolu Lisesi, Anadolu İmam Hatip Lisesi ve Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinin tümünün aynı sistemle öğrenci alması gerekmiyor. Ülke genelinde belli sayıdaki okullarda okumak isteyen ve ortaokul akademik başarı notları 85 ve üzeri olan öğrencilerin girebileceği sınav devam etmelidir. Yerleştirme puanı hesabında okulun öğretmenin etki oranı değiştirilebilir. Geri kalan öğrencilerin ortaokulda mesleki rehberlik ve yönlendirme kullanılarak evine en yakın okulda okuması bana göre uygundur. İçlerinden isteyenler meslek lisesi yada imam hatip liselerini tercih edebilirler.
Devlet olarak yasayla her vatandaşın çocuğunu 12 yıl zorunlu eğitimden geçirme gibi bir görevi üstlenmiş olan Bakanlığın bazı çocukların teog sonrası yerleştirme puanı düşük diyerek ikamet ettiği ilçe içinde hiçbir okula yerleştiremeyen, onu ilçe dışı tercih yapmaya mecbur bırakan ve sonunda açık öğretime kaydeden sistem, iyi bir sistem değildir. Bu açıkça altyapısı hazır olmadan zorunlu on iki yıla geçişin sonucudur. Öğrencinin puanı, evine en yakın herhangi bir lisenin taban puanından bir puan az ise orada okuma hakkı ve imkanı olmuyor. Öyleyse talep ve zorunluluk olan yerlerde eve en yakın birkaç okulu ikili eğitime geçirmek suretiyle derslik sorunu basitçe çözümlenebilir. Eve yakın lisenin sabah dokuzda açılıp öğleden sonra üçte kapanması bana çok mantıklı gelmiyor hele de durum bu iken.
Sonuçta; adrese yakın okul, başarılı öğrencinin bir kısmının isteğe bağlı sınavlara girmesi, akademik ve sosyal gelişimin takip edildiği mesleki rehberlik ve yönlendirmenin etkin olduğu üçlü bir sistemle öğrenciler liselere yerleştirilebilir. Çocukları puanı baz alarak zorunlu uzakta okutmak yerine yakın okul içerisinde seviye sınıfları oluşturulabilir. Şu an uygulanan sistem seviye okulları değil mi? Bu yeni durum sonucunda meslek liselerine talep nasıl olur? Azalır mı, çoğalır mı? Mesleki eğitimin asıl meselesi teog değil ki. Geçmişte katsayı olmadığı gibi. Şu anda katsayı sorunu yok. Meslek lisesi mezunlarının ne kadarı üniversiteye yerleşebiliyor? Ne kadarı mezun olduğunda alanında işe girebiliyor? Meslek liselerinde lise ikinci sınıfa geçişte mesleği belirlerken de akademik başarıyı esas alan şu an ki modelin sonucunda sektörün beklediği yeterlilikleri karşılamasını bekleyemeyiz.
Kimse çocukların hakkı yeniyor gibi hamasi cümleler kurmasın. Okul başarısı iyi öğrenci her sistemde başarır. Birbirinden farkı olmayan okullar için evine yakın olanda okuması kimsenin hakkını yedirmez. Okulu önceleyen bunun dışında ilave kurslara, etütlere ve özel derse ihtiyaç bırakmayan, öğrencileri yormayan, velileri ekonomik sıkıntıya sokmayan sistem iyidir. Hepimiz notları konuşup tartışıyoruz. Kimse bu çocuklar mutlu mu? Hangi sistemle çocuklar daha neşe içinde okulu ve eğitimi severek okur? Bunun için neler yapmalıyız? Mesleki teknik eğitim için bunun nasıl başarılabileceği konusunda uygulanabilir, ekonomik, basit, süreçteki herkesi mutlu eden mucize formülüm var ama bu yazıya sığmaz. 07 Ekim 2017/Bakırköy