Spor turizmi ve Dünya’daki yeri hakkında gerek bilimsel kaynaklardan, gerek yaşanmışlıklardan/tecrübelerden, gerekse de doğrudan bilgilerden ve öngörülerden derlenmiş değerlendirmemden bahsetmek isterim…
Spor turizmi uzun süredir var olmasına rağmen kısmen yeni bir kavram…
Bu kavramın tanımlamalarını inceleyelim…
Neirotti’ye (2003) göre spor turizmi genel olarak bir kişinin birincil ikametgahından, spor aktivitesine katılmak, eğlence veya yarışma amacıyla uzaklaşması, tabanda veya elit düzeyde sporu gözlemlemek için seyahat etmesi ve örneğin spor müzesi gibi bir spor cazibe merkezini ziyaret etmesi.
Diğer yandan, Weed ve Bull (2004), spor turizmi olgusunu şu şekilde kavramsallaştırmaktadır; etkinlik, insan ve yerin benzersiz etkileşiminden kaynaklanan sosyal, ekonomik ve kültürel bir fenomen.
Gammon ve Robinson (2003) ise oldukça başarılı bir tanım ile şöyle ifade etmektedir: Sporun ve turizmin, sadece mega etkinliklerin yönetimi ve işleyişi ile ilgili değil; aynı zamanda spor turistine, tüketiciye-özel spor ve turizmle ilgili hizmetler ve deneyimler sunmakla da ilgilidir.
Spor turizmi istatistiklerine göz atarsak; günümüzde spor, dünyanın en büyük sosyal olgusu olarak kabul edilmektedir. Çoğu otoriteye göre turizmin önümüzdeki yüzyılın başlarında dünyanın en büyük endüstrisi olacağı tahmin ediliyor. Dolayısıyla spor turizmi de birçok diğer başlı başına sektörden büyük olacaktır.
Araştırdığımızda görülüyor ki spor turizmi sektörü son yıllarda önemli ölçüde büyümüştür. 2016’da spor turizmi endüstrisi 1,41 trilyon dolar değerindeydi ve bu rakamın 2021 yılına kadar yaklaşık 5,72 trilyon dolara yükselmesi bekleniyor. Bu sadece dört yılda %41’lik büyük bir büyüme! Bu ivmenin önümüzdeki yıllarda gözle görülür şekilde daha da artacağını söylemek mümkün.
Türkiye’de ise spor turizminin yeterince büyük olmadığını görmekteyiz. Birçok tesisin bünyesinde golf turizminden, basketbola, futbola, tenise, yürüyüş alanlarına, bilardoya, plaj voleyboluna, badminton’a, mini golf’a, su topuna rastlamak mümkün. Ancak bu sporların yerli turistler açısından da yeterince yapılmadığı tesis sahiplerinden gelen bilgiler arasında. Birçok tesis sahibi, talebin bu noktada zaten yetersiz olduğunu savunuyor ve ek maliyetle yeni tesislerin, aktivite alanlarının açılmasının gereksiz olduğunu söylüyor. Dolayısıyla bu bir kültür işi. Spor kültürü bu noktada devreye giriyor. Bunun için de belirli bir sürenin geçmesi, belirli bir bilincin oluşması gerekmekte.
Diğer yandan, ekonomik krizin derinleştiği süreçlerde işletmecilerin yeni yatırımlara pek sıcak bakmadığı da bilinen haklı bir gerçek. Yine de bu, zaman içerisinde, şartların değişmesiyle çözülebilecek bir sorun denilebilir. Dolayısıyla her şeye rağmen spor turizminin Türkiye kapsamındaki geleceği, dünya kapsamındaki geleceği ile ister istemez paralellik gösterecektir.
KAYNAKLAR
· Gammon, S. and T. Robinson. (2003). Sport and tourism: A conceptual framework. J. Sport Tourism.
· Neirotti, L. (2003). An Introduction to Sport and Adventure Tourism. In Hudson, S. (ed.), Sport and Adventure Tourism. New York: The Haworth Hospitality Press.
· Weed, M. and Bull, C. (2004), Sports Tourism: Participants, Policy and Providers, Oxford: Elsevier.