Okulda dersler, ödevler ve sınavlarla meşgul olan öğrencilerin çoğu başkalarının duygularını anlamakta zorlanırlar, aynı zamanda kendi duygularına da dikkat etmeyi unuturlar! Günümüzde çoğu okul akademik sonuçlara vurgu yapıyor. Peki hayatımızda başarılı olmak için tek ihtiyacımız akademik başarı mı? Şüphesiz duygular da ne öğrendiğimizi ve nasıl öğrendiğimizi etkiler.
Her zaman öğrenmenin duyguları gerektirdiğine inandım. Zihnin duygusal bağlantısı olmayan bir konuya odaklanması fikri benim için her zaman saçma olmuştur. Bana göre öğrencilerin duygusal zekası ile sınıf davranışları arasında hep güçlü bir ilişki vardır. Çocukların sınıfta başarılı olabilmeleri için kendilerini güvende, anlaşılmış ve sevilmiş hissetmeleri gerekir. Öğretmenlerin konularla ve kazanımlarla mücadele etmeden önce öğrencilerin temel, sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamaları gerekir. Bu nedenle bir öğretmenin dersinin ilk beş dakikasını sadece öğrencilerle konuşarak geçirmesi gerektiğine inanıyorum. En basitinden bir öğretmen öğrencilerinin düşüncelerini günün temasını oluşturmak için kullanabilir. Bu ortamı daha iyi sağlayabilmek adına öğrencileri tanımaya, onlarla empati kurmaya ve öğrencilerin ilgi alanlarını ve deneyimlerini dikkate alan kültürel açıdan duyarlı müfredatlar oluşturulması gerekebilir.
Peki Duygusal Zeka Nedir?
Duygusal zeka aşağıda belirtilen becerileri içerir:
- Duygusal okuryazarlık: Kendi duygularını ve başkalarının duygularını tanımak.
- Duyguları yönetme: Duygularını etkili bir şekilde kontrol edebilme.
- Empati geliştirme: Başkalarının duygularını anlamak ve paylaşmak.
- İçsel motivasyon: Belirlediği hedeflere ulaşmak için ilerleme.
Çocukta Duygusal Zeka Nasıl Desteklenir?
1.DUYGULARI TANIMLAYIN
Öğrencinizin ne hissettiği hakkında konuşun ve ona duygularını (öfke, mutluluk, üzüntü, hayal kırıklığı) adlandırmasına izin verin.
2.DUYGULARINI DİNLEYİN
Bir durumun kendisini nasıl hissettirdiğini ve nedenini sorun. Herhangi bir olumsuz durumu iyileştirmek için neler yapabileceği hakkında konuşun.
3.EMPATİ KURUN
Öğrencinize nasıl hissettiğini anladığınızı bildirin. Çocuğunuzun hissettiği duyguların onu ve çevresini nasıl etkilediğinden bahsedin.
4.PROBLEM ÇÖZMEYİ ÖĞRETİN
Belli bir şekilde hissettiren duyguyu tanımlaması için öğrencinizin duyguları üzerinde düşünmesine yardımcı olun. Her türlü zorluğa birlikte çözümler bulun.
5.ÖRNEK OLARAK YOL GÖSTERİN
Kendi duygularınızdan örnekler vererek neden bu şekilde hissettiğinize ve duygularınızla nasıl başa çıktığınızı anlatın.
1. Değerler eğitimini verirken bir çocuğun başkalarına karşı nazik olduğunu gördüğünüzde onlara bir sticker vb. verebilirsiniz ve öğrenciler bu stickerları kavanozlarında biriktirebilirler.
2. Öğrencilerinizin çoğu güçlü sözlü iletişim becerilerine sahip değilse müzik eşliğinde ‘Olumlama’ Çemberi etkinliğini uygulayabilirsiniz. Bir çemberin etrafında dolaşıp her öğrencinin solunda oturan kişiye olumlu yönlerini söylemesini sağlayabilirsiniz.
3. Başka bir etkinlik örneği olarak büyük kağıtlar duvarlara asılır. Her öğrenci kendi kağıdına ismini yazar ve daha sonrasında kendini atlayarak tüm kağıtları dolaşarak kendi adını belirtmeden arkadaşı hakkında olumlu özellikleri yazar. Öğrenciler etkinlik sonunda kimin ne yazdığını bilmeyecek ve okuduklarında duygusal olarak iyi gelecektir.
4. Ders esnasında yöneltilen soruları puan almak adına değil de yaşama devam etmesi için bu sorgulama yetisini kazanması gerektiğini hissettirecek şekilde sorabilirsiniz.
5. Ders işlerken farklı disiplinlerle bağdaştırma yapabilirsiniz. Örneğin öğrencileriniz geometrik şekilleri dans ederek, sayıları ise oyun oynayarak öğrenebilir.
6. Öncelikle beceri gelişiminin önemini vurgulayacak etkinlikler yaparak onları sadece sınav sistemini baz almış okul ortamından uzaklaştırabilirsiniz.
7. Dersin belirli bölümlerinde (başlangıç ya da bitişinde) onlarla fiziksel aktiviteler yapabilirsiniz. Onlara uygun bir şarkı eşliğinde dans etme buna örnek olarak verilebilir.
Hiçbir şey bir öğrencinin sınıfınızda hissettiklerinden, duyduklarından ve gördüklerinden daha önemli değildir. Unutmayalım ki öğrenciler fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak eğitim ortamlarına bağlandıklarında bir sihir meydana gelecektir. Şimdi tekrar kendimize soralım öğrencilerimizi empati kurmadan kınamak mı? yoksa yardıma ihtiyacın varsa ben her zaman buradayım demek mi?
“Çocuklar ıslak birer çimento gibidir. Onlara değen her şey bir izlenim bırakır.”
Haim Ginott