Öğretmen, eğitmen olma hayallerimiz bizlere öğretmenlerimizden miras kaldığından bu yana hakkını vermeye çalışıyoruz elimizdeki değerin. Belki bir bakışıyla bir lafıyla hayatlarımıza dokunan kıymetlilerimizin yolundan yürümeye, onların izinden gitmeye adanan ömürler diyarındayız. Lakin öyle hızlı değişiyor ki herşey, değişime direnmek nafile. Bilakis ayak uydurmalı ve çağın gereklerine adapte nesiller yetiştirmeliyiz artık. “Z kuşağı” diye adlandırdığımız nesil yeni dünyaya uyum sağlamakta büyüklerinden daha şanslı elbette. Teknolojinin içine ve hatta teknolojiyle doğuyorlar. Hal böyle olunca onlara ayak uydurması gerekenler bizler oluyoruz. Artık eskide kaldı ve kalmalı da “bizim zamanımızda böyle değildi” gibi beylik lafları. Evet öyle değildi ve olmayacak, değişecek, dönüşecek.
Hal böyleyken eğitime gönül vermişlere düşüyor belki de en büyük iş. Sürekli gelişen, yeniliklere entegrasyon peşinde bir eğitim camiasıdır aldı gidiyor. Hep yenilikler kovalanıyor derslere uyarlanmaya çalışılıyor akıllı tahtalar tabletler ve daha niceleri. Bu bana eskiden annelerimizin gelişmiş mutfak aletleri olmadan yaptıkları yemekleri şimdi daha pratik icatlarla yapması gibi geliyor. Yemek aynı ama yapım aşaması daha pratik. Ancak unuttuğumuz şu ki çocuklar artık bu yemeği yemiyor. Onlar birer dünyalı olarak doğuyor ve çok farklı lezzetler tatmak istiyorlar. Bizler ise yıllardır farklı araçlarla aynı şeyleri ısıtıp ısıtıp duruyoruz.
Evet bu noktada pek çok eğitimci hemen aynı şeylerden şikayetçi. Değişimin gelmesi gerektiğini artık görüyor hissediyor. Herkesin kendince yorumları fikirleri var. Elbet benim de naçizane bakış açılarım var ve olacak. İlerleyen yazılarımda daha detaylı ele almaya niyetliyim.