İnsan bir amaca ulaşmak için hayatını ikame eder, “Ben kimin? Hayattan ne istiyorum? Neye değer veriyorum? Ne olmak istiyorum?” gibi soruları kendine sorarak hedeflerine ulaşmak ve başarılı olmak için mücadele eder.
Elbette hiç kimse bu yolda elleri cebinde yürümemiştir. Başarıya giden yol, mutluluğa çıkan istikamet hep çetrefilli, hep meşakkatli olur. İnsan bedel ödemeden hiçbir şeye sahip olamaz.
Öncelikle konforundan feragat etmeli. Rahatlığını bozmalı. Zamanın kıymetini bilmeli ve onu iyi değerlendirmeli. Güneş herkesin üzerine eşit doğuyor. Önemli olan bu vakti nasıl geçirdiğin ve neyle doldurduğundur.
LGS ve YKS’ye hazırlanan sevgili çocuklar, değerli gençler, kıymetli kardeşlerim;
Bir Afrika atasözünde der ki:
Her sabah bir ceylan uyanır Afrika’da,
Kafasında bir tek düşünce vardır.
En hızlı koşan aslandan daha hızlı koşabilmek,
Yoksa aslana yem olur.
Her sabah bir aslan uyanır Afrika’da.
Kafasında bir tek düşünce vardır.
En yavaş kosan ceylandan daha hızlı koşabilmek,
Yoksa açlıktan ölecektir.
İster aslan olun,
İster ceylan olun hiç önemli yok.
Yeter ki güneş doğduğunda koşuyor olmanız gerektiğini,
Hem de bir önceki günden daha hızlı koşuyor olmanız gerektiğini bilin.
Bu yaşam hikayesinde de anladığımız gibi her gün bir önceki günümüzden daha ileri gitmemiz gerektiği.
Yine peygamber efendimizin bir hadisinde: ‘İki günü eşit olan ziyandadır.’ Der. Her gün, dünden daha iyiye gitmemiz gerekiyor. Her gün yeni şeyler öğrenmemiz gerekiyor. Ömrümüzü her gün daha hayırlı işlerle geçirmemiz gerekiyor.
Hayal kurmadan başarıya ulaşamazsınız. Rüyasını görmediğiniz bir liseye, bir üniversiteye giremezsiniz lakin eyleme geçmeyen her hayal, sadece hayaldir, hayalden ibarettir, hayalden öteye geçemez.
Gelin size Haso’nun hikayesini anlatayım:
Vaktiyle bir köyde Haso isminde bir şahıs yaşarmış. Bu şahıs, köyde beslediği ineğinden elde ettiği yoğurdu tencereye koyup, tencereyi de başının üzerinde tutarak şehre götürüp satarmış…
Bir gün yine yoğurdu tencereye koyup, tencereyi kafasında tutarak şehre doğru yola koyulmuş. Yolda giderken kendi kendine konuşmaya başlamış; “Ben bu yoğurdumu şehirde sattıktan sonra şu kadar yumurta alacağım. O yumurtalarla tavuklarımı kuluçkaya yatırıp, şu kadar civciv elde edeceğim. Civcivlerim büyüyüp tavuk olunca, hepsini satıp şu kadar oğlak alacağım. Oğlaklarım büyüyüp keçi olunca hepsini satıp şu kadar buzağı alacağım. Buzağılarım büyüyüp dana olunca onları da satıp şu kadar inek alacağım. Artık bol bol süt ve yoğurt elde edip şehirde satacağım. Şehirden fiyakalı bir elbise giyip köye geldiğimde; bana diyecekler, “Ula Haso bu sen misin? Ben diyeceğim ‘’Yoh!’’diyerek, kafasını arkaya doğru sallayınca, başının üstündeki yoğurt tenceresi düşer yoğurt da gider, hayalleri de…
Sevgili gençler!
Hepinizin güzel bir gelecek için düşleri var. Hepinizin daha mutlu ve başarı yarınlar için hayalleri var. Ama unutmayın ki; başarının bedelini bir dönem ödemeyenler, başarmamanın bedelini bir ömür öderler. Gerekirse telefonu, dijital oyunları, sosyal medyayı bir sene kullanmayacaksınız. Gerekirse başarınızı düşüren arkadaşlarınızdan uzaklaşacaksınız. Gerekirse dışarda geçirdiğiniz vakti azaltacaksınız. Gerekirse okuldan eve geçerken masa başına daha erken oturmak için adımlarınızı hızlandıracaksınız. Gerekirse yemekte geçirdiğiniz saati azaltmak için kaşığı daha hızlı ağzınıza götüreceksiniz. Gerekirse uykunuzdan, rahatlığınızdan, konforunuzdan feragat edeceksiniz. Elbette oyuna, eğlenceye, arkadaşlarınıza da zaman ayıracaksınız. Benim kastettiğim, her şeyi planlı ve programlı yapmak zorunda olmanız.
Eğer sizi amacınıza ulaştıracak alanlardan çok başka şeylerle meşgul olursanız, sizin hayalleriniz de, hayatınız da Haso’nun hayalleri gibi akip gidecektir…
Tüm umutlarım sizde. Hepinizin gözlerinden öperim.
Dua, şiir ve sevgiyle kalın.