Nitelikli eğitimin ölçme ve değerlendirilmesinde büyük rol oynayan merkezi sınavlardan biri de hiç şüphesiz Liselere Geçiş Sistemi. İlköğretimin 8. sınıfından başlayarak, ortaöğretime geçiş sisteminde branş odaklı bilişsel becerilerin sayısal ve sözel oturumla gerçekleştirildiği bu özel sınav milyonlarca öğrencinin gelecek hayallerinin odak noktası.
LGS sisteminde hedefler ve beklentiler akademik rekabeti beraberinde getirirken, sınav süreci ve sonucu arasındaki ilişki de bu dinamikler içerisinde belirginleşiyor. Yeni nesil soru çeşitliliğiyle analiz-sentez becerisini gerekli kılan bu sınavda öğrencilerin deneyimleri akademik alanla sınırlı değil. Eğitimin temel taşlarından biri olan sürdürülebilirlik, merkezi sınavlarda öğrencilerin kaderini belirleyen bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Tecrübeli bir LGS eğitmeni olarak, sayısal ve sözel yatkınlık, süre kullanım becerileri, anlam bilgisi, muhakeme yeteneği, çoklu düşünebilme becerisi, ayrıştırma gibi birçok faktörün önemli rol oynadığı bu sınavda süreç mi sonuç mu ilişkisini detaylı irdelemek gerektiğini düşünüyorum. Bahsi geçen faktörlerin öğrencinin duygusal, bilişsel ve akademik gelişiminin kompozisyonu olduğu gerçeğini yadsıyamayız.
Eğitsel açıdan hazır bulunuşluk, öğrenme dinamikleri, metodoloji uygulaması, verimli çalışma teknikleri ve dönüt sisteminden oluşan LGS yolculuğunda süreci sonuçtan daha fazla önemsememiz gerektiği kanısındayım. Uzun süreli hedeflere ulaşmada isteklilik ve hedefe yönelik sürdürülebilir çalışmaların gerçekçi, farkındalık oluşturabilen, ölçülebilir ve bilimsel verilerle desteklenebilir olması öğrencinin hem içsel hazırlığında hem de akademik hedeflerinde daha kaliteli bir süreç izlemi sağlayacaktır. İlköğretim basamağının son adımında, öğrencinin bütüncül bir eğitim anlayışı benimsemesi, bilgi ve becerisini hem sayısal hem de sözel alanda geliştirebilmesi akademik desteğin niteliğiyle de doğru orantılıdır. Başka bir deyişle, sayısal ve sözel beceri arasında kurulacak denge, LGS sürecindeki deneyime ışık tutacaktır. Yeni nesil soruların beceri dengesi çerçevesinde oluşturulduğu bu sınavda ölçütlerin kısa dönem sonuç odaklı değerlendirilmesi sağlıklı olmayacaktır. LGS ile ilgili yapılan birçok çalışmada, akademik becerilerin gelişimde mantık-muhakeme ilişkisini kurabilen öğrencilerin, süreci sonuçtan daha çok önemsedikleri, bireysel performans grafiklerini iyi gözlemledikleri ve kazanım eksiklerini belirleyerek çalışma tablolarını güncel tutmaya hassasiyet gösterdikleri gözlemlenmektedir. İhtiyaçlarını belirlerken, konu ve kazanım odaklı çizelge oluşturan öğrenciler, günlük/haftalık değerlendirmelerde farkındalık seviyelerini yükseltebilmekte, oluşturdukları yol haritası ışığında motive olabilmektedirler.
Sürecin yıpratıcı etkilerini en aza indirebilmek için, nitelikli çalışma, öğrenilen konuların düzenli tekrarı, süre yönetimi ve değerlendirilmesi gibi kriterlerle sağlık dönüt sağlanabilir. LGS sınavının yaşamsal beceriler üzerindeki etkileri de değerlendirilmelidir. Sorumluluk ve isteklilik, hedef yönetimi, başarma arzusu, öz bilgi denetimi gibi becerilerin bireysel yolculukta gelişmesi de önemsenmelidir. Kaygı ve olumsuz duyguların bulaşıcı olduğu unutulmadan, çevresel etkileşimde kaliteli beklenti bütünlüğü algısı oluşturulmalıdır. Öğrencinin bu yoldaki çabası desteklenmeli, ihtiyaç duyduğu zamanlarda hazır bulunulmalıdır. Eğitimi kadar yaşam becerileri de gözlemlenerek yalnızlaşma eğilimine fırsat verilmemelidir. Tünelin sonundaki ışığa olan umudu kaybetmeden, bireyselleştirilmiş konforlu eğitim modeliyle sürecin sağlıklı deneyimlenmesi sürdürülebilir başarıyı daim kılacaktır.