Ortak Aklın Mesleki Eğitim Modeli
0

Ortak akıl, birden çok insanın bir konuda fikirlerini, duygularını, bilgi, birikim, deneyim ve tecrübelerini paylaşmaları sonucunda da ortak bir noktada uzlaşmaları ve buluşmalarıdır. Aynı konudaki fikirlerin karşılıklı olarak açıklanması, insanların istişare etmeleri, birbirlerine danışmalarını amaçlayan planlı programlı olarak düzenlenmiş olan toplantılar da şuradır. Bilerek ve isteyerek bir araya gelinmiş bile olsa her konuda ve tamamen ortak akılda uzlaşmak ve buluşmak maalesef çok da mümkün olmuyor. Belki de insan olmanın gereği olarak bu durum normal kabul edilebilir.

Ülkemizde ortak dert, endişe ve amaçlara sahip olan insanların bir araya gelerek kurdukları sivil toplum örgütlerinden biri de derneklerdir. MEB tarafından düzenlenen 20. Milli Eğitim Şurasına ülkemizin her köşesinden öğrenci, öğretmen, veli, yönetici, uzman, akademisyen ve çok sayıda ilgili sivil toplum örgütleri de katılmışlardı. Üyesi olduğum Öncü Yöneticiler Derneği ve Eğitim Yöneticileri ve Uzmanları Derneği (EYUDER) bunlardan biridir. Şurada dernek başkanları şahısları yanında daha çok temsil ettiği dernek adına beyanda bulundular. Gerek oturumlarda ve gerekse molalarda yaptıkları kulislerde çalışmalarını da anlatma fırsatı buldular. Benim “İş İnsanları Gözüyle TÜRKİYE’DE MESLEKİ EĞİTİM” kitabımı dağıttığım gibi onlar da yakında çıkardıkları yayınları da dağıttılar.

EYUDER dernek başkanı, “Ahilikten Günümüze Türkiye’de Meslek Eğitimi ve Teknik Eğitim: 2023 ME+TE Eğitim Yönetimi Stratejisi ve Modeli” adıyla 626 sayfalık büyük boy oldukça hacimli bir kitabı bana da hediye etti. Okuyup incelemesi uzun sürse de gerçekten bu zamana kadar rastlamadığım iyi bir kaynak olduğunu gördüm. Kitapta Türkiye’nin üretim gücünü yükseltmek amacıyla meslek eğitimi ve teknik eğitimin çalışma hayatı ile uyumlu işletilmesi öncelikli bir model çalışması hazırlanmıştır. Bu modelle verilecek olan eğitimle; ilk kademe (kalfa-usta), orta kademe iş gücü (tekniker-yüksek tekniker) gri yakalı ve üst kademe lisanslı iş gücü yetiştirilerek “meslek ehliyet belgesi” ve “teknik ehliyet belgesi” verilerek her teknoloji seviyesine yüksek katma değerli üretimle hızlı kalkınma ihtiyaçlarının karşılanabileceği düşünülmüştür.

Öncelikle mevcut durumdan kaynaklanan sorunlar, sistem bütünlüğünü sağlamak için çözüm bekleyen sorunlar sıralanırken çözümler için temel bilgi ve dayanaklar da maddeler halinde açıklanmıştır. Toplam sekiz bölüm başlığı, sonuç-öneriler ve eklerden oluşan bu kaynak kitap bir nevi mesleki eğitim ansiklopedisi sayılabilir. Birinci bölümde; mesleki ve teknik eğitimin kavramsal ve kurumsal çerçevesi Dünya ve Türkiye uygulamaları, ikinci bölümde; meslek eğitimi tarihimiz ve durum, üçüncü bölümde; eğitimin sistem bütünlüğü içinde düzenlenmesi, dördüncü bölümde; eğitimde işleyişin sistem bütünlüğü iç inde düzenlenmesi, beşinci bölümde; mesleki ve teknik eğitim modeli ile iş hayatı-eğitim-istihdam bağlantısı kurulması, altıncı bölümde; ME+TE eğitim öğretim zamanın programlanması, yedinci bölümde; stratejik hedeflerin hayata geçirilmesi eylem planı, sekizinci bölümde; eğitim ortamlarında düzenlemeler ve yeni okul modelleri ayrıntılı biçimde açıklanmıştır.

Meslek Eğitimini ve Teknik Eğitimi burada METE Han’ın anısına METE olarak anılması ve ME+TE olarak yazılması ile başlayıp kadim kültürümüz Ahilik konusuna girişte vurgu yapılmıştır. 1990 lı yıllardan sonra küresel hâkimiyet mücadeleleri Türkiye’nin rakip bir üretici ülke olarak yükselmemesi için sanayisi ve ME+TE eğitim şiddetli taarruzlara maruz kalmakta olduğunu bu durumun ancak liyakat esasına göre tayin edilmiş kadrolarla aşılmasının mümkün olduğu belirtilmiştir. Engelleme, öteleme, dönüştürerek üretimci gençlik aslından uzaklaştırmaya çalışılarak ilköğretim mezunlarının hiç vasıfsız olarak hayata çıkmasına sebep olan meslek ortaokullarının kaldırılarak insan yetiştirme düzeninin dışarıdan yöneltilen proje ve kararlarla dış danışmanlarca bozulduğu belirtilmiştir.

1921 yılında toplanan Maarif Kongresinde; Maarif Vekili Hamdullah Suphi: ”halkın geçimini yükseltecek ve ıslah edecek nazari ve ameli bilgiyi vermek hedeftir. Maarif siyasetimiz, milletin çoğunluğunu teşkil eden çiftçi ve işçilerin önde tutulmasına dayanmalıdır. Çocukları hayat içinde başarılı olacak bir kabiliyette yetiştirmek için yeni bir müfredat hazırlanması, zanaat ve bir iş için kabiliyetlerin geliştirilmesinin esas olması, Anadolu’nun genel bir sanat, zanaat, meslek merkezi olması, derslerin uygulamalı hale getirilmesi, müfredatta yörelerin ihtiyaçlarına göre çeşitlendirme bulunması” gibi kararlar alınarak uygulanmaya başlanmıştır.

Yüz yıl önce ortak akılla alınan kararların bugün bile geçerliliğini koruduğu söylenebilir. 1939 yılına kadar çıkarılan kanunlarda okulun işlevleri de çevreye duyarlı, toplum hayatını merkeze alan, hakiki hayat ve iş okulu modeli, genel ve teknik eğitimin birlikte ekonomik şartlara cevap verecek üretici bir eğitim veren okul tasarımı üzerinde durulmuştur.

Bu kitapta; meslek ve teknik eğitim bir bütün olarak ele alınmış, dünya ve ülke gerçekleri gözardı edilmeden siyasetin etkileri de açıklanarak olumlu-olumsuz tüm yönleriyle tartışılmıştır. Mesleki eğitim konusunda yüzün üstünde yazı, birçok makale ve bildiri yanında üç kitap yazmış birisi olarak tespitlerin neredeyse tümüne katılıyorum.

Mevcut durumda tüm meslek lisesi mezunlarına hak etmeden teknisyenlik unvanı verilmemesi, okullarda hayat ve iş becerileri eğitiminin zayıflaması, liselere ve üniversitelere herkesin giriş sınavlarına sınırsız ve şartsız girebilmesinin ortaokul ve liselerde dersaneciliğin devam etmesi, MEB+MYK işbirliğinde sınav ve belgelendirme düzeni kurulması, teknik öğretmen yetiştirilmesine başlanması, daha erken başlayan ve uzun süreli işbaşında istihdam odaklı ve uygulamalı meslek öğrenilmesi, haftalık ders saati azaltılmış, hafif ve esnek haftalık ders çizelgesi, genel kültür derslerinin mesleğe göre uyarlanmış kolay hali, yeteneklere ve seçmeli ders başarılarına göre mesleki yönlendirme-yerleştirme, çalışma hayatında mesleki eğitime devam ve kariyer imkânı, meslek lisesinde başarısızlık halinde kolay MEM programı – orta AMP programı – zor ATP programları içinde esnek geçiş, veriye dayalı etkin izleme ve değerlendirme, meslek tanıtımı 7. Sınıfta, mesleki yönlendirme 8. Sınıfta, alan geçişinin 9. Sınıfta yapıldığı model, ders dışı faaliyetlerin okul merkezli olmayıp, öğrencilerin erişebileceği tüm toplanma ve spor merkezlerinden yapılarak alınacak belgelerin öğrencilerin ilgi alanlarını belirlemede değerlendirilmesi gibi somut gerçekleştirilebilecek ve herkes tarafından beğenilip kabullenilecek öneriler bulunmaktadır.

Ancak halen özel ve kamu kesiminde bir unvan olarak kabul edilmiş “Teknisyen” unvanına yer verilmemiş olması yanında tekniker ve yüksek tekniker gibi iki ayrı unvana neden gerek duyulduğunu anlayamadım. Okulların birbirine yakın üç alan ve ikişer dalda uzmanlaşmasını, öğrencilerin beceri ve mülakatla, ortaokul başarı puanı yanında seçmeli dersleri de dikkate alınarak seçilmesi ve yerleştirilmesini, okul yönetim kurulları kurulması, mezuniyette ilk yüzde ona giren öğrencilerin üniversite ve MYO burslu girmesini, tüm ihtiyaç sahiplerine yatılılık ve bursluluk imkanını, ücretsiz ulaşım ve yemek kartı önerilerini yerinde buluyorum. Kamu-özel sektörün ortaklıklarının isteğe bağlı işbirliği protokolleri yerine yasal bir statüye ve bir sisteme bağlanması, okul atölyesinde öğretmenle ve işletmede işbaşında ustayla daha fazla eğitim zamanı ayrılması, bu sayede boşalacak dersliklerle tekli eğitim ve otuzu geçmeyen sınıflarda eğitim, meslek liseli mezunlar varken diplomasız ve sertifikasız kişilerin işe alınmaması ve çalıştırılmaması gerekmektedir.

Bu kıymetli eseri hazırlayan Doç.Dr. İlhan Dülger ve Dr. Adem Çelik ile basıp dağıtılmasını sağlayan EYUDER yönetimine teşekkür ederim. “İşimiz Eğitim-Gücümüz Eğitim” sloganlarına ben “Kurtuluş için Sihirli Reçetemiz Mesleki Eğitimi” de ekliyorum.

Mesleki eğitimin kronik sorunları zannedilen ancak sadece yönetimin basit yeni bir mesleki eğitim modeli kurgulayıp işletmesiyle kolayca halledilebilecek olan çözümleri bulunmaktadır. Türkiye’nin fırsat penceresi olan gençliğimizin nitelikli, becerikli ve üretken olmasını istemeyenlere inat halen mesleki eğitimde ciddi bir gelişme ve iyileştirme hareketi devam etmektedir. Mesleki eğitimin birey toplum ve ülke için sihirli bir reçete ve kurtuluş olacağına inanıyorum.

Facebook Yorumları

Erol DEMİR 1967 yılında Gölcük’te doğdu. Piyale Paşa İlkokulu, Gölcük İmam Hatip Ortaokulu, Gölcük Endüstri Meslek Lisesi, Anadolu Üniversitesi Bilecik Meslek Yüksekokulu Elektronik programını ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İşletme Yöneticiliği alanında yüksek lisansı “Eğitim Yöneticilerinin Sorunları ve Çözüm Önerileri” konusunda tezini tamamlamıştır. Halen İstanbul Ticaret Üniversitesinde işletme alanında doktora öğrencisidir. 1990 yılında Türkkablo fabrikasında kalite kontrol teknisyeni olarak çalıştı. Öğretmenlik hayatına 1991 yılında Hakkari’de başladı. 1994 yılında Gölcük Mesleki Eğitim Merkezi’ne elektronik öğretmeni olarak atandı. 1995 yılında müdür yardımcısı oldu. 2000 şubat ayında Gölcük Mesleki Eğitim Merkezi Müdürü oldu. 2003 yılında Gölcük İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube Müdürü olarak çalışmaya başladı. Aralık–2007 ile Haziran-2016 arası İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube müdürü olarak çalıştı. Temmuz – 2016 Bakırköy İlçe MEM, Temmuz-2022 İstanbul İl MEM, Ekim-2023 Küçükçekmece İlçe MEM Şube Müdürü olarak görevine devam etmektedir. Evli ve 3 çocuk sahibidir.

Yazarın Profili

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.