1. Anasayfa
  2. Makaleler

Yeni Nesilde Grup Dersi Veriminin Düşmesi Üzerine Bir İnceleme

Yeni Nesilde Grup Dersi Veriminin Düşmesi Üzerine Bir İnceleme
0

Teknolojik gelişmeler ve değişen kültür yapısı ile birlikte gelen her alt nesil bilişsel beceriler ile algı süreçleri hususunda farklılıklar göstermektedir. Bu husus sınıf ortamında görülen grup dersinden alınan verim üzerinde büyük değişimlere neden olmaktadır. Ortalama 8-10 dakikaya tekabül eden odak süresinin varlığının yadsınamayacağı noktada 40 dakikaya kadar olan ve farklı beceri sahibi bireylerin ortak eğitim sürecinin yönetildiği grup dersleri bireysel verimi olumlu etkilememekte, çoğu zaman nötr olmakla birlikte olumsuz etkilediği noktalar da saptanabilmektedir. Buna karşın dayatılmakta olan ders süresinin uzunluğu ve gruplardaki birey sayısının fazlalığı eğitim sürecini akademik bir süreç olmaktan çıkarmakta ve davranışsal tutum geliştirme sürecine dönüştürmektedir. Bu hususun gerçekliği, öğretmenlerin sınıf yönetiminde daha fazla zaman ve enerji harcamasına sebebiyet verirken, öğrencilerin öğrenme süreçlerine dair içsel motivasyonlarını da zayıflatmaktadır. Farklı bilişsel altyapılara sahip bireylerin aynı içerik ve sürede öğrenme performansı göstermesinin beklenmesi, eğitimde eşitsizliğe ve öğrenme kayıplarına zemin hazırlamaktadır. Özellikle dikkat eksikliği gibi durumlar yaşayan bireyler için grup dersleri belli bir zaman sınırından sonra yetersiz ve zorlayıcı kalmaktadır. Bu durumun en büyük nedeni eğitim sisteminin sınırlarının sahadan uzak bireyler tarafından belirleniyor olması ve yine sahadan uzak bireyler tarafından yönetiliyor olmasından ileri gelmektedir. Öğretmen, öğrencileri birebir gözlemleme fırsatına nail olurken verdiği dönütlerin gerekliliği göz ardı edilmektedir.

Grup dersinin verimsizliği yalnızca dikkat eksikliği gibi hususlara sahip bireyler üzerinde tesirli olmamaktadır. Farklı zeka tiplerine ve öğrenme becerilerine sahip bireyler de grup dersinde tek tip eğitimle karşı karşıya kalmak zorundadır. Bu sebeple grup derslerinin öğrenmeyi geliştirme becerileri üzerine yapılan interaktif çalışmalarla yürütülmesi, öğrencilerin bireysel çalışma süreçlerinin takibinin ise farklı öğrenme tipleri üzerine planlanması bu sorunu çözmek adına uygulanacak etkili yollardan biri olacaktır. Hali hazırda eğitimde bir kriz olgusu yaratma potansiyeli yüksek olan bu hususun dikkate alınması önemlidir. Bunun nedeni bir krizin felakete dönüşmesi için önceden oluşturulmuş yargılarla tepki verilmesi gerektiğinden ileri gelmektedir. (Arendt, 1954)

Genel olgular çerçevesinde bakıldığında grup dersinin verimliliğin azalması üzerinde bir başka neden olarak gelecek kaygısı gösterilebilmektedir. Yeni gelen nesilde eğitim seviyesi ile ekonomik refahlık düzeyi özelinde doğrusal bir orantı gözlemlenememektedir. Bu durum hususunda özellikle ergenlik çağındaki bireylerin akademik gelişime ilgisi azalmakta ve sınıf ortamında yapılan öğrenme süreçlerine ciddiyetle yaklaşmamaktadır. Bu ciddiyetsizlik de eğitim sürecini, öğreticiyi ve öğrenme talebi yüksek bireyleri sınıf ortamında zor şartlarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bahsi geçen durumun çözüm argümanı olarak mesleki eğitimin donanım ve içeriğinin zenginleştirilmesi önerisi üzerinde durulması pragmatik bir yaklaşım olacaktır.

Kısa vadede grup dersi temelli eğitimin köklü bir değişime uğramayacağı göz önünde bulundurulursa bireylerin eğitim süreçlerindeki beklenti düzeylerine uygun bir düzenleme yapılması verimliliği arttırabilecek önemli bir husustur. Bu bağlamda düşünülenler göz önüne alındığında eğitim sisteminin sürdürülebilir bir verimlilik sağlayabilmesi adına öğrenme süreçlerinin bireyselleştirilmiş öğrenme yaklaşımlarıyla desteklenmesi gerekmektedir. Dijital çağın sunduğu teknolojik faydalar ve araçlar öğrencilerin farklı öğrenme stillerine ve dikkat düzeylerine uygun materyallerle etkileşim kurmasını mümkün kılmaktadır. Bu noktada öğretmenin rolü de değişim gösterecektir; öğretmen artık yalnızca bilgi aktaran bir figür değildir, öğrenme sürecinin rehberidir. Öğrencilerin güçlü ve zayıf yönlerini tespit eden, bireysel ilerleme hızına göre farklılaştırılmış öğrenme planları hazırlayan bir öğretim modeli, grup derslerinin olumsuz etkilerini dengeleyebilir ve bununla birlikte eski verimini kazanmasında önemli bir faktör oluşturabilir. Bunun yanında öğrenme süreçlerinde kullanılan ölçme-değerlendirme uygulamalarının sonuç değil süreç odaklı analizinin yapılması da büyük önem arz etmektedir. Bu analiz öğrencinin kendi sürecinin farkındalığını kazanması hususunda etkili olacaktır. Bireysel farkındalık öğrenme sürecinin en kritik noktalarından biridir.

Öğrencinin branş ve konu bazlı eksikliklerini fark edip bununla ilgili dönüt verebilmesi öğrenme sürecinin tam ve doğru bir biçimde gerçekleştiğine kanıt oluşturmaktadır. Böylelikle eğitim, tek tip bir kalıptan çıkıp bireyin potansiyeline göre şekillenen dinamik bir yapıya kavuşacaktır.

KAYNAKÇA

Arendt Hannah, The Crisis in Education, 1954

Yorumunuz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.