İnsan gelişimini fiziksel, bilişsel ve duygusal/sosyal gelişim olarak ele aldığımızda bu kavramların gelişim sürecindeki yeri ve önemini bilmekteyiz. Şüphesiz anne ve babalar, çocuğun doğumdan itibaren bu gelişim evrelerinin en verimli ve yetkin bir şekilde kazanmasını arzu ediyor ve bu durumun gerçekleşmesi için çözüm arayışı içerisine giriyor. Bu gelişim evrelerinden bir tanesi üzerine farklı görüş ve düşünceler ön plana çıkıyor. Bu başlık bilişsel gelişim. Yani zekanın doğumdan erişkinliğe kadar olan sürede aldığı yol. Bu yola gelişim yolu diyebiliriz. Özellikle çocuğun okulöncesi dönemi tamamlandığında anne ve babaların akademik beklentileri bununla beraber kaygıları da gün yüzüne çıkıyor. ABD’ de yapılan okulöncesini kapsayan uzun süreli bir araştırma sonucunda iki durum üzerinden değerlendirmelerde bulunulmuştur. Bu değerlendirmelerden birincisi ilgili dönemde ebeveyninden destek alan çocuğun zeka gelişim süreci ikinci ise desteksiz ilerleyen çocuğun zeka gelişimi süreci. Bu iki duruma göre ebeveyninden destek alan çocuğun desteksiz ilerleyen çocuğa kıyasla zeka gelişiminde ilköğretim dönemine kadar ilerleme görüldüğü sonucuna ulaşılmış, ayrıca ebeveyn desteği ile ilerleyen bu çocukların sınıf tekrarlama veya özel bir eğitime ihtiyaç duyma oranı da düşük bulunmuştur. Bu tür çocukların ebeveynlerinin daha esnek tutumlar sergilediği ve kardeşlerinin de zeka puanlarında artışlar kaydedildiği verisine ulaşılmıştır (Colbert, 1979; Bul. Kayn. Yıldıran 1983 Akt; Çelenk). Esnek tutumu, tutarsız davranışlar kümesi olarak düşünmemek gerekir. Burada kastedilen katı kuralcı bir yaklaşım sergilemeyen davranış yönetiminde tutarlı ebeveynlerdir.
Düşüncenin gelişimi dil tarafından belirlenir (Kol, 2011). Özellikle okulöncesi dönemde çocuklara masal anlatan, onlarla sohbet eden ve onları konuşturarak dünyayı anlamlandırmasına teşvik eden anne ve babaların (çocuğunun çevresel koşullarını düzenleyen anne ve babalar) çocukları zeka gelişimi açısından daha avantajlı konuma geliyor. Gelin bu neticeyi Almanya’da yapılan bir araştırma verileri üzerinden ele alalım.
Knut ve Kurt adlı iki Alman çocuk, yaşları aynı ve bu çocuklar aynı zeka seviyesindeler. Knut’un ailesi 0-3 yaş döneminde Knut’a masal ve hikayeler okuyup, onunla daha fazla sohbet ederek; Knut’un dünya algısını değiştiriyor. Kurt’un ailesi ise bu dönemde Kurt’la ilgilenmiyor ve akıllı cihazlarla zaman geçirmeyi tercih ediyor. Bu çocuklar 3 yaşına geldiklerinde bir IQ testine tabii tutuluyor ve Knut, IQ puanında Kurt’u geçiyor. Aynı şekilde hayatlarına devam ederken yaşları 10 olduğunda tekrar bir ölçüme tabii tutuluyorlar ve bu sefer tam tersi Kurt, Knut’u geçiyor. Nasıl mı? Kurt, bireysel ilgi ve alakanın üst seviyede olduğu ve öğrenci ihtiyaçlarının karşılandığı bir eğitim modeliyle yetiştirilirken, Knut ise ağır müfredat altında eziliyor. Araştırma verileri olumsuz çevresel faktörlerin zekayı gerilettiğini de ifade ediyor.
Sevgili Anne ve Babalar;
- İlk eğitim ailede başlar ve 0-6 yaş aralığı (okulöncesi dönemi) hem ebeveynler hem de öğretmenler için büyük önem arz eder. Özellikle ilk 3 yıla dikkat edilmesinde fayda var.
- Okulöncesi dönemde çevresel faktörlerin yapılandırılması çocuğunuzun zeka katsayısını arttıracak bir hamle olacak, ilkokula bir adım önde başlayacaktır.
- Çevresel faktörlerin zeka üzerindeki etkisi yaşam boyu devam eder, bu sebeple anne ve babaların örnek tutum ve davranışlarla rol model olması, öğretmen ile iş birliği içerisinde hareket etmesi, akademik beklentilerin karşılanmasında kolaylık sağlayacaktır.
Kaynakça:
https://www.dw.com/tr/zekâ-kalıtımsal-mı-yoksa-çevresel-mi/av-46638395
http://ilkogretim-online.org.tr/index.php/io/article/download/2046/1882
https://dergipark.org.tr/sakaefd/issue/11217/133954