Çocuklar genellikle bir sorun yaşadıklarında bu sorunu çözmeleri için anne ve babalarından, okulda ise öğretmenlerinden yardım isterler. Yaşanılan sorun, haklı olduğunu düşünen çocuk tarafından hemen otorite olarak görülen kişiye iletilir. Sorunun basit veya karmaşık olması önemli değildir. Genellikle ortaya çıkan sorun üzerinde düşünülmeden ve soruna neden olan kişi ile konuşulmadan çözüm için hemen bir büyüğe başvurma yoluna gidilir.
Çocukların zamanlarının büyük kısmını bir arada geçirdikleri sınıf ortamları, bu tip diyalogların en fazla yaşandığı yerlerdir. Özellikle derse girildiği zaman öğretmen kapıdan girer girmez “Öğretmenim Ahmet bana şunu yaptı, bunu dedi.” gibi cümleler gelmeye başlar. Evde de baba ve annenin işten dönme saatleri beklenir.
Bu şikâyetler ilk bakışta masum gibi görünse de çocuğun ileride doğru davranışlar geliştirmesi açısından ciddi sıkıntılar taşımaktadır. Bu durumlarda sorunun çözümü ile ilgili başvurulan kişiler çözüme odaklanmak yerine şikâyetin kaynağını araştırmalıdırlar. “Çocuk neden her basit sorunu çözmek için mücadele etmek yerine kolay yola başvurmayı düşünüyor?” sorusu anne-babalar ve öğretmenler tarafından mutlaka irdelenmelidir.
Soruya cevap olabilecek birkaç cümle yazmak istiyorum: Çocuk kendi sorununu çözmek için uğraşmak yerine otorite olarak gördüğü kişiye başvuruyor. Çünkü yaşadığı tecrübeler onu hazırcılığa alıştırmıştır. Önüne çıkan tüm engeller, uğraşmasına gerek kalmadan kaldırılmış, ortaya çıkan sorunlar onun adına çözülmüş. Çocuk artık ortaya çıkan sorunu düşünme ihtiyacı bile hissetmemektedir. Ona göre sorunu düşünmeye gerek yoktur. Bu tavır aile ve öğretmeni tarafından pekiştirildiği için her ortamda en kolay yolu seçmektedir.
Peki, bu düşünce yapısını değiştirebilir miyiz veya kendi davranışlarının sorumluluğunu üstlenmesini sağlayabilir miyiz? Çocukta doğru tavrın gelişmesi tamamen çocuğun eğitimi ile ilgilenen kişilerin uygulayacağı doğru bir modelle mümkündür.
Çocuk tarafından aktarılan bir problem durumunda hem anne-baba hem de öğretmen tarafından izlenmesi gereken ilk yol; sorunu erteleme olmalıdır.
“Çocuklar şimdi dersimize başlamamız gerekiyor. Anlattığınız problem çok önemli görünüyor fakat sınıftaki çoğu kişiyi ilgilendirmiyor. İsterseniz teneffüste yanıma gelip sorunun detaylarını anlatabilirsiniz.” açıklaması hem dersin süresinin gereksiz harcanmaması hem de bu tip durumların pekiştirilmemesi açısından önemlidir. Eğer sorun çocuk açısından önemliyse teneffüste mutlaka yanınıza gelecektir. Ama şunu da söyleyelim ki böyle durumlarda genellikle çocuk teneffüste öğretmenin yanına gelmez. Çünkü yaşadığı şey çoğunlukla önemsizdir. Yaptığı iç konuşmadan sonra olayın önemsiz olduğunu kabul eder veya olayı unutur.
Eğer çocuk yanınıza geliyorsa çok dikkatli davranmak gerekir. Sorununun muhatapları yanınıza geldiklerinde nispeten haklı olan heyecanlı bir şekilde arkadaşının hatasını anlatmaya başlar. Konuşması biter bitmez karşı tarafın cezalandırılmasını bekler. Bu hem kendi haklılığını ispatlama açısından hem de tüm sorumluluğu karşı tarafa yıkma açısından haklı bir beklentidir.
Konuşma sonunda öğretmen tarafından sorulan “Arkadaşınla hiç konuştun mu?” sorusu genelde cevapsız kalır. Olayın diğer kahramanına sorulduğunda ise suçlanan öğrenci genelde olaydan habersizdir. “Öğretmenim ben bir şey yapmadım. O bana bu şekilde davrandığı için yaptım.” gibi cümlelerle olayı açıklamaya çalışır.
Bu tip durumlarda verilecek tepkilerde bazı noktalara dikkat edilmeli, ortaya çıkan sorunlar bir fırsat olarak görülüp bu bağlamda değerlendirilmelidir. Aşağıda çocuklarda sorun çözme becerisini geliştirme adına uygulanan bazı uygulamalara yer verilmiştir.
Öncelikle böyle bir durumda karşılıklı konuşma yoluna gidilmeli. Ortaya çıkan sorunla ilgili tarafların görüşleri alınmalı. Birçok sorun zaten bu aşamada çözülür. Sınıfımda yaşadığım bir diyalogu aktarayım:
Öğrenci1: Arkadaşım bahçede beni ittiğin için yere düştüm. Canım çok yandı.
Öğrenci2: Birlikte oyun oynuyorduk. Yere düşeceğini düşünmemiştim. Yanlışlıkla oldu.
Öğrenci1: Ama benim canım çok yandı.
Öğrenci2: Çok özür dilerim. Bundan sonra biraz daha dikkatli olmaya çalışırım.
Konuşmalar karşılıklı en fazla üçer cümle söylenerek tamamlanır. Kol kola girerek birlikte ayrılırlar.
Böyle bir konuşma sırasında çocuk kendi yaşadığı sorunun sorumluluğunu üstelenmiş olur. Daha arkadaşıyla konuşmadan bir yetişkinden yardım istemenin doğru olmadığını anlar.
Eğer ortaya çıkan sorunda bir tarafın sorumluluğu diğerinden çok daha fazlaysa sorumluluğu az olan öğrencinin konuşmasına daha fazla zaman verilir. Olay sonunda neler hissettiğini ayrıntılarıyla anlatması istenir.
Öğrenci1: Sınıfta sadece yürüyordum. Hızlıca koşup bana çarptın. Ben de yere düştüm. Canım çok yandı. Özür dilemeni bekledim ama gelmedin. Üstelik bana kaba sözler söyledin. Öğretmenimiz sınıfta koşmanın tehlikeli olduğunu söylemişti. Kolum çok ağrıyor. Yazarken çok zorlandım.
Öğrenci2: Dinler…
Konuşma sonunda anlatan öğrenci gönderilir. Dinleyen öğrenci ile olay üzerine konuşulur ve arkadaşının neler hissettiğini değerlendirmesi istenir.
Böyle durumlarda çocuklar hataları sonucunda neler yaşanabileceğini görmüş olurlar. Daha sonra diğer öğrenci de çağrılır ve son konuşma yapıldıktan sonra sorun çözülmüş olur.
Konuşmak bu sorunların çözümünde işe yarayan etkili bir çözüm yoludur. Bu beceriyi sorun çözmede kullanabilmeleri için demokratik bir aile ve sınıf ortamı oluşturulmalıdır. Böyle bir ortamın oluşmasında dikkat edilecek bazı hususlar var.
- Öğrencilerin veya kardeşlerin birbirlerini şikâyet ettiği durumlarda konu sınıfın veya ailenin önünde konuşulmamalıdır. Böyle bir konuşma anında söylenecek sözler diğerleri açısından olumsuzluk barındırabilir. Ayrıca suçlanan çocuğun öz saygısını zedeleyebilir. Mutlaka muhataplarla birlikte ve ayrı ayrı konuşulmalıdır.
- Soruna hemen müdahale etmek doğru değildir. Çünkü olay gerçekten çok basit olabilir. Anında müdahale bu tür olumsuz davranışları pekiştirebilir. Ayrıca zaman vermek olayları kendi içinde değerlendirmelerini, yani iç konuşma yapmalarını sağlar.
- Eğer ciddi bir sorunsa mutlaka sizinle birebir konuşmak isterler. Böyle bir durumda sorun ertelenmemeli. Çözüm için belirlenen yöntemler uygulanmalı.
- Sorunu tartışırken iki taraf da çok heyecanlı ise konuşmak yerine sorunu yazarak anlatmaları istenebilir. Bu durum onları sakinleştirecektir. Bu bağlamda kullanabileceğiniz bir “Problem Defteriniz” olabilir.
- Sınıfta yaşanılan sorunlar veya yapılan şikâyetler genel konu başlıkları halinde belirlenip haftanın bir gününde belirlenen saatte isim belirtilmeden tartışılmalı. Bu şekilde planlanan ve düzenli bir şekilde yapılan “Sınıf Toplantıları” öğrencilerin duyarlıklarını artıracaktır. Aynı uygulama evde de uygulanır.
- Ayrıca sorunun önem derecesine göre akran arabuluculuğuna başvurulabilir. Sınıfın bu anlamda lider olarak kabul ettiği öğrencilerden arkadaşları ile konuşup sorunu birlikte halletmeleri de uygulanabilecek diğer bir yöntemdir.
En önemli nokta çocuklara kendi davranışlarının sonuçlarını üstlenmeleri için fırsat vermektir. Onlar adına sorunu çözmek çocuklarda sorun çözme becerisinin gelişimini engellemekten başka bir şeye yaramaz. Her zaman onların yanında olamayız. Her engeli onlar için kaldıramayız. Hayat içerisinde sağlam durabilmeleri için bu tip problem durumlarını fırsata çevirmeliyiz.