Sağlıklı bir anne/baba çocuk ilişkisinde dikkat edilmesi gereken noktaların başında konuşmak geliyor. Büyüme ve öğrenme sürecindeki çocuklar iletişimi sık sık tercih ediyor. Soruyor, dinliyor, anlatıyor. Hayatı en yakın çevresinden öğrenmeye çalışırken duyduklarını ve öğrendiklerini yorumluyor. Kurduğumuz cümleler bazen farkında olmadan vermek istediğimizin tersi mesajlar verebiliyor ve olumsuz psikolojik sonuçlar doğmasına sebep olabiliyor. Örneğin farkında olmadan kurulan bir cümle çocuğun kendini güvensiz, yetersiz hissetmesine, ebeveyn çocuk arasındaki iletişimin bozulmasına ve çocuğun yetişkinlere olan güven duygusunu zedelenmesine neden olabiliyor.
Farkındalık yaratmak amacı ile istemeden kurduğumuz ve olumsuz sonuçlara yol açan cümleleri derlemeye çalıştım. İşte ‘çocuklara söylenmemesi gereken 8 önemli cümle’
1 “Bravo, harika!”
¨İyi iş çıkardın¨, ¨Aferin benim kızıma/oğluma¨, ¨Aslansın¨ gibi ifadeler çocuğa motivasyon olmaktan çok onaylanma ihtiyacına yol açar.
Doğru olan; ¨Bravo, harika¨ demek yerine başardığı şeyin ne olduğunu anlatmak, çocuğun zekasına, yeteneğine övgü değil de geçtiği yolları, kullandığı yöntemi fark ettirmek gibi. (Örneğin çocuk yaptığı bir resmi size gösterip ‘anne ben ne yaptım?’ diyorsa ‘Ne kadar çok renk kullanmışsın, renk seçimin çok iyi vs..) Aksi taktirde yapması gereken rutin işlerde bile onaylanma ihtiyacı hisseder. Bu durum ilerleyen süreçte şişirilmiş egoya neden olabilir.
2 “Bir şey yok, iyisin”
Düşen, ağlayan, kendini kötü hisseden çocuğa ¨yok bir şeyin, bak iyisin¨ demek ¨sen bilmiyorsun ben biliyorum canın acımıyor¨ mesajı verir.
Doğru olan; hislerini anlamak ve hisleriyle baş etmesi için yardımcı olmaktır. Böyle zamanlarda onu kocaman kucaklamak ve ¨yüksek bir yerden düşmüşsün acıması çok doğal¨ demek iyi hissetmesi için yeterli olacaktır.
3 “Çabuk ol!”
Okula gitmek için hazırlanan, kahvaltısını bitirmeye çalışan çocuğa ¨Çabuk, geç kalacaksın ¨Geç kaldın¨, ¨Bravo, yeme o zaman¨, ¨İyi tamam geç kal¨ şeklindeki söylemler strese sebep olur.
Doğru olan; sesimizi yumuşatıp ¨Haydi biraz hızlı hareket edelim¨ şeklinde ben dili kullanmak aynı takımda olduğumuz mesajını verir.
4 “Paramız yok”
Yeni çıkan bir oyuncağı görüp istediğinde ¨O kadar param yok¨ dediğimiz zaman verdiğimiz mesaj ¨Cebimdeki parayı kontrol edemiyorum¨ dur. Ayrıca eve alınan herhangi bir şeyi örnek olarak gösterip paramız olmadığı yalanına inanmayacaktır aynı zamanda güven problemi yaşayacaktır.
Doğru olan; ¨O oyuncağı almayacağız çünkü paramızı diğer ihtiyaçlarımız için kullanacağız, şuan ki planımızın içinde bu oyuncağı almak yok, daha sonra planladığımızda alabiliriz ¨ demektir.
5 “Dikkatli ol, düşeceksin!”
Çocuğa parkta sallanırken, top oynarken, koşarken, bir duvarın üstünde dengede durmaya çalışırken dikkatli olmasını öğütlemek tam tersi etkiye sebep olacaktır.
Durmadan ‘dikkatli ol, düşeceksin demek, ‘düş!’ demek gibi bir etkiye sebep olur. Çocuğun ayakta kalmaya değil düşmeye konsantre olmasına neden olur.
Doğru olan; endişemizi belli etmek veya söylemek yerine yakınında durup düşme ihtimaline karşı önlem almak en iyisidir.
6 “Yabancılarla konuşma”
‘Yabancılar tehlikeli olabilir, bize zarar verebilir’ demek çocuklarda kafa karışıklığına sebep olur.
Bazen çocuklar tanımadıkları halde kendilerine samimi yaklaşan, iyi davranan, şeker veren birini tehlikeli görmeyebilir. Ya da yardıma ihtiyacı olduğunda polisi, güvenlik görevlisini yabancı olarak algılayıp gelecek yardıma direnç gösterebilir.
Doğru olan; senaryolardan bahsetmektir. Örneğin, tanımadığı biri şeker verip kendisini eve bırakmayı önerdiğinde ne yapması gerektiği anlatılmalıdır. Herhangi biri, tanıdığı veya tanımadığı, kendisine yaklaşıp rahatsız edici, huzursuz edici hareketlerde bulunursa hemen anne babasına haber vermesi gerektiği söylenmelidir.
7 “Yemeğini bitirmeyene tatlı yok”
Çocuk dondurma istediğinde; ¨O tabak bitmeden yok!¨ demek ana yemeğin gerçekten de sıkıcı, dondurmanın da harika bir şey, ödül olduğu mesajını verir.
Doğru olan; Mesajı olumluya çevirmeliyiz ¨Önce yemeğimizi yiyelim sonra da tatlımızı (dondurmamızı) alalım.¨ gibi…
8 “Bırak yardım edeyim”
Çocuğun oyununa sürekli müdahale etmek onun kendine güvenini sarsacak, her zaman başkalarının yardımına ihtiyaç duymayı alışkanlık haline getirecek, tek başına bir işi başaramayacağını zannedecektir.
Legolarla yüksek bir kule yapmaya çalışan veya bir yap bozu bitirmeye çalışan çocuğumuza sürekli yardım etme ihtiyacı içerisinde olmak, zamanından önce veya o istemeden işin içine girmeye çalışmak yerine
¨Sence büyük parçayı en alta mı koysak? Ne diyorsun, deneyelim mi?¨ şeklinde oyuna dahil olmak onda işbirliği içinde olma duygusu oluşturarak daha iyi hissetmesine neden olacaktır.
pdr.suleerk@gmail.com
@pdr.suleerk