1. Anasayfa
  2. Bilgi Bankası

Squid Game: Bir Film İncelemesi

Squid Game: Bir Film İncelemesi
0

Uyarı: Bu film +18 yaş için bile fazla acımasız ve çok fazla argo ve müstehcen sahneler içermektedir. Şayet 9 bölümü izleyerek aşağıda yaptığım bu film yorumu sizin için yeterli ise filmi izlemenizi bir eğitimci olarak tavsiye etmiyorum. 

Squid Game: Bir Film İncelemesi

Çaresizlik, ümitsizlik, yokluk, merhametsizlik, vefasızlık, acımasızlık içerisinde yuvarlanan insanların ölmeyi seçmekten başka hangi seçeneği vardır? İnsanları İsa’ya ve tanrıya davet eden rahiplerin davetleri inandırıcı mıdır? Bütün kötülükleri çekinmeden yapıp sonra tanrıya dua eden insanlar ne kadar güvenilir olabilir? Dünya zevklerinin her türlüsünü yaşayan insanlar yine de mutlu olamayıp neden bir ölüm oyunu kurguladı? Ölüm oyunu kurup masum insanların acımasızca ölümünü seyreden insanların yırtıcı vahşi hayvanlardan farkı var mıdır?

1.Bölüm Kırmızı Işık Yeşil Işık. Film geleneksel bir Güney Kore’de yere kalamar şeklinde çizgilerin çizilerek oynandığı kalamar oyununu anlatarak başlıyor. “Çizgi içindeki savunma oyuncuları oyun sınırları içinde iki ayak üstünde koşar, çizginin dışındaki ofansif oyuncular ise sadece tek ayak üstünde zıplardı. Hücum oyuncusu çizginin ortasındaki yoldan kestirmeden koşarak çizgi dışına çıkarsa iki ayak üstünde yürüme hakkına kavuşur ve oyunu kazanırdı. Defans oyuncuları sizi çizginin dışına attığında ölürsünüz. Kazanan takım “yaşasın” diye bağırırdı”. O an dünyalar benim olmuş gibi hisseder çok mutlu olurdum.”

Filmin birinci bölümünde hayatın her türlü zorluklarını yaşayan bir insanın hayatı anlatarak başlanıyor. İşi olmayan, borç batağında debelenen, eşinden boşanmış, kumar borcunu ödeyemeyen ve mafya tarafından organları sökülmekle tehdit edilen bir baş rol oyuncusu. Çaresiz kalmış ve yaşamak için bir amacı kalmamış bir insan. Bu psikoloji içinde yaşarken karşısına bir adam çıkıyor ve ona bir oyun oynamayı teklif ediyor. Oyun çok basit, mavi ve kırmızı iki zarftan birisini seçmesini istiyor. Seçilen kalın zarfın birisini yere atıp diğer zarf ile onun üzerine vurarak yerdeki zarfı ters döndüren oyunu kazanıyor. Her kazanan 100.000 won almaya hak kazanıyor. Parası olmayan ve oyun oynamak isteyen ise kaybettiği zaman okkalı bir tokat yiyerek borcunu ödüyor. Oyun oynayan kişiler başka büyük bir oyuna davet edilerek servet kazanmaya davet ediliyor. Daveti kabul edenler özel araçlarla alınarak gizli oyun alanına getiriliyor.

Oyun alanı gizli bir adada bulunuyor. Oyun alanının üzeri açık, fakat futbol sahası gibi raylı bir sistemle kapatılarak arazi görüntüsü ile kamufle edilebiliyor. Filmde sahaya 456 oyuncunun geldiği görülüyor. Gelen kişilerin tamamı da çaresiz, ümitsiz, yaşamak için bir sebebi olmayan insanlardan seçilmiş. Bir de 1 numaralı yaşlı adam… 1 numaraya sonra ayrıntılı olarak değineceğiz. Filmin baş rol oyuncusu 456 numaralı oyuncu.

Birinci bölümde 456 kişi bir koğuşa yerleştirilerek yeşil eşofman giydiriliyor ve fotoğraflı kimlikleri oluşturularak oyuna hazırlanıyor. Her bir yarışmacının kulağının arkasına bir çip takılıyor ve barkot sistemiyle okutularak yaşayıp yaşamadığı belirlenerek oyundan düşüyor. Görevlilerin üzerinde maskeli turuncu kıyafetler var. Lider yönetici ise koyu elbiseli ve maskeli adam. Oyunun başladığı anons sistemiyle duyuruyor. 1. Oyunda açık alana çıkan oyunculara oyun kuralları anlatılıyor: Kırmızı ve yeşil ışık oyunu. Büyük bir oyuncak bebek yeşil dediğinde oyuncular ilerliyor. Kırmızı dediğinde duruyor. Geri dönen bebeğin gözlerindeki kamera sensörleri hareket eden bir canlı gördüğü anda vurularak öldürülüyor ve ölen kişi oyun dışı kalıyor. 255 oyuncu elenerek 1. Oyunun sonunda 251 kişi ancak hayatta kalıyor.

2.Bölüm, cehennem. Hayatta kalan yarışmacılar bu nasıl oyun diye isyan ederek oyundan ayrılmak istiyor. Oyuncular perişan bir halde yaşadıkları zorlukları anlatarak oyundan ayrılmak için yalvarıyorlar. Oyunun adil bir oyun olduğunu söyleyen oyun kurucular demokratik bir seçim yapılması kaydı ile oyundan ayrılabileceklerini söylüyor. Oylama başladığında evet ve hayır butonlarına basan insanların gözü yukarıda asılı olan para dolu küreye bakıyor. Oyunda kalırlarsa milyarlarca won kazanma şansları olduğunu bilerek oy kullanıyorlar. Oylamanın sonunda 100 evet 100 hayır sonucu çıkıyor. Para sevgisi ölüm korkusunu neredeyse yeniyordu! En son oy kullanan 1 numaralı yaşlı adam hayır butonunda basarak oyuncuların serbest kalmasını sağlıyor. Acaba bu da oyunun bir parçası mıydı? Herkes çok seviniyor ve evlerine gönderiliyor.

Fakat hayatın zorlukları evlerine dönen insanların peşini bırakmıyor. 1 numaralı yaşlı oyuncu kanser olduğunu ve yaşayacak fazla bir ömrü kalmadığını, dışarıdaki hayatın daha yıpratıcı olduğunu söyleyerek 456 numaralı oyuncuyu da oyuna geri dönmeye ikna ediyor. Benzer şekilde bütün oyunculara yapılan yeniden oyuna dönme davetlerini birçok oyuncu kabul ederek oyuna geri dönüyor. Geri dönmeyenler sadece 70 kişi civarında kalıyor. Kardeşi kaybolan ve onu arayan bir polis de gizlice oyuncuların arasına karışarak bir görevlinin kıyafetini giyerek oyun alanına girmeyi başarıyor ve polisin adalet için mücadelesini canlandırıyor. Fakat oyun alanının yöneticisi polis memurunun kardeşi çıkıyor ve onu öldrüyor. 2. Oyunda geleneksel bir Güney Kore oyunu daha oynanıyor. Helva şeklindeki tatlılar kutuların içerisine konularak daire, üçgen, yıldız, kare ve şemsiye gibi şekillerde yarışmacılara veriliyor. Kutunun içindeki iğne ile kalıpları kırmadan çıkarmaları isteniyor. Şekli çıkarırken kıran ölüyor ve oyunu kaybediyor.

3.Bölümün adı, Takımına sadık kal. Oyunculara az yemek verilerek kargaşa çıkartılıyor. Oyuncuların koğuşta birbirlerini öldürmeleri sağlanıyor. Çıkar karmaşada oyun kurucular tarafından kaos oluşturularak ranzalar yıkılıyor, ışıklar söndürülüyor ve birçok oyuncu birbirini öldürüyor. Takımına sadık kalan kazanıyor. Filmin bu sahnesinde 1 numaralı adamın ışıklar yandığında ranzaların en üstünde ayakta durarak etrafı seyrettiği ve hayatta kaldığı anlaşılıyor. Acaba ranzanın üstüne nasıl çıktı? Yoksa oyun kurucu patron bu adam mı sorusunu akla getiriyor.

10’arlı gruplar halinde oynanacak olan takım oyununda önceden bilinmeyen oyunu tahmin etmeye çalışıyorlar. Yaşayan 80 kişi kaldığı için 8 takım kalıyor. Her takım en güçlü oyuncuları seçmeye çalışıyor. 1 numara ve 456 numaralı oyuncuların takımı yaşlı adamdan ve kadınlardan oluşuyor. Güçlü takımlar zayıf oyucuları takımdan atıyor. Oyun başladığında yüksek bir köprünün üzerinde ip çekme yarışması yapılıyor. Yaşlı adam ve kadınların olduğu zayıf görünen takım yaşlı adamın verdiği strateji sayesinde oyunu kazanıyor. Filmin 4. bölümünde oyunculardan bir doktor ile anlaşan çalışanların yaptığı organ ticareti açığa çıkıyor. Oyunun yöneticisi bu kirli ticareti açığa çıkarıyor ve hepsini öldürüyor. Bütün oyunculardan özür dileyerek amaçlarının adil bir düzen olduğunu söylüyor ve oyunculara adil oyun şartları sunmaya dair söz veriyor. “Adil bir dünya için” mesajı dikkat çekiyor.

4.oyunda her oyuncunun bir eş seçmesi isteniyor. Oynanacak oyun misket oyunu. Ellerindeki 10 misketi kullanarak arkadaşının elindeki 10 misketi alan oyunu kazanıyor. 1 numaralı yaşlı adam ile 456 numaralı oyuncu Gambu (Kanka) oluyor. Gambu arkadaşı için fedakârlık yapıyor. Bu oyunda karı kocanın birlikte yarışması ve birbirini acımasızca ölüme terk etmesi dikkat çekiyor. Hile ile arkadaşını öldüren oyuncular hayatta kalmanın ne kadar çok arzu edildiğini gösteriyor. Sırlarını birbirine anlatan insanların çaresizliği gözler önüne seriliyor. Çaresizlik içinde kalan bir kız rahip olan babasının annesini öldürdüğünü ve kendisinin de babasını öldürdüğünü anlatıyor. Dua ederken gördüğü rahibe dönerek bu kadar insanı öldürdükten sonra tanrıya dua ederek af mı sanıyorsun diyerek inançları sorguluyor. Yaşama amacı olmayan kız kendisini arkadaşı için feda ederek 6. Bölümde oyunu kaybediyor. 1 numaralı oyuncu olan yaşlı adam biz seninle Gambu değil miyiz? Her şeyimi seninle paylaşıyorum diyerek arkadaşını yaşatıyor ve güya kendisi ölümü seçmiş gibi yapıyor. Oyun sonunda yaşlı adam son misketini arkadaşına vererek 456 numaranın hayatta kalmasını sağlıyor. 1 numaranın öldüğünü zannediyor herkes. Fakat öyle mi oluyor. Durum filmin sonunda ortaya çıkıyor.

7.Bölümde adaya özel VIP’ler geliyor. Başlarına yırtıcı hayvan başlıkları takmış olan oyun kurucular geliyor. Geldikleri yerdeki salon sanki hayali bir dünya cenneti gibi düzenlenmiş. Sodom ve Gomore hikayesinde olduğu gibi bütün gayrı meşru zevklerin serbest olduğu yalancı bir cennet. Oyun kurucusu 5 patron 5. Oyunu canlı olarak izliyor. Bir önceki oyunda karısını öldüren adam oyundan geri çekilmeyi teklif ediyor. Kimse oylama yapılmasını kabul etmiyor. Adam dayanamıyor ve kendini öldürüyor. Tavanda asılı olan 45 milyon Won oyuncuların aklını başından almış durumda. Bu oyunda geriye kalan 16 oyuncunun 16 numara seçmesi isteniyor. Numara sırasına göre oyun başlıyor. Oyunculardan numara sırasına göre camdan bir köprü üzerinde yürümesi isteniyor. Camlardan birisi kırılmayan temperli camdan yapılmış. Temperli camı bulamayan aşağı düşüp ölüyor. Dua eden rahibin duası kulaklarda çınlıyor. Fakat tanrı ölümleri durdurmuyor. Tanrının etkisiz olduğu ya da öldüğü vurgulanıyor sanki. Oyun sonunda oyun kurucular camdan satranç ürerinde aşağıya düşüp ölen oyuncuların yerine bir oyun taşını aşağıya atıyor. Oyuna hile karışıyor. Camları tanıyıp yolu bulan bir cam ustası oyuncu camları tanımasını engellemek için ışıklar söndürülüyor. Oyuncunun ölmesinin önü açılıyor. Oyuncular birbirlerini cam köprüden aşağı atıyor. Vicdanı ölmemiş olan iki oyuncu arkadaşlarını öldürmüyor. Geriye üç kişi kalıyor.

8.bölümde 6. Oyun oynanıyor. Geriye 3 kişi kalıyor; 456, 218 ve 067 numaralı oyuncular. 5. Oyundan sonra en sona kalan 3 oyuncuya smokinler giydirilerek bir ziyafet veriliyor. Cam kule parçalandığında yaralanan 067 numaralı kadın oyuncu kan kaybından ölmek üzere. 456 numaralı oyuncunun vicdanı henüz ölmediği için arkadaşlarını da gerçekten öldüremiyor. Fakat 218 numaralı ve Seul üniversitesini birincilikle kazanmış olan genç oyuncu yaralı kadını öldürüyor. Zeki ve dahi olmakla vicdan sahibi olmanın farkını gözler önüne seriyor. Üstelik 456 numaralı arkadaşı yaşatmak için doktor aramaya gitmişken.

9.bölümde kalamar oyununa sıra geliyor. En sona kalan 456 ve 218 numaralı oyuncular kalamar oyununun oynuyor. 456 numaralı oyuncu arkadaşını öldürebilecekken yine de öldürmüyor. Hem de büyük bir servet değerindeki para için arkadaşını öldürmüyor ve dahi arkadaşı tarafından aptallıkla suçlanıyor. Dahi çocuk arkadaşını öldüremiyor fakat vicdanı iflas ederek oyunun sonunda kendisini öldürüyor.

47 milyar Won kazanan 456 numaralı oyuncu şehrin ortasına gözleri kapalı bir şekilde bırakılıyor. Yere atıldığı yerde yüksek sesle dua eden ve insanları İsa’ya iman etmeye çağıran rahibin sesiyle uyanıyor. Rahip 456 numaranın gözlerindeki bağı çözerek ona bir banka kartı veriyor ve ortadan kayboluyor. Evine döndüğünde para kazanarak rahat bir şekilde yaşatmak istediği annesinin öldüğünü görüyor. Kendisini bırakıyor ve paraya dokunmuyor. 1 yıl sonra oyun kuruculardan özel bir kart ile bir davet daha alıyor. Gökdelenin üst katına çıktığında kendisini çağıran kişinin 01 numaralı ihtiyar olduğunu ve ölmediğini görüyor. İhtiyarın oyun kurucu olduğunu anlıyor ve soruyor; niçin yaptın bunu? İhtiyar şöyle diyor; “ben bir tefeci idim. Dünyanın bütün zevklerini tattım fakat mutlu olamadım. Bir grup zengin adamla birlikte bizi mutlu edecek bir ölüm oyunu kurmaya karar verdik ve bu oyunu planladık. Zengin ya da fakir herkesin ortak külfeti yaşamak. İnsan oyunu izleyerek eğlenemez. Eğlenmek için oyunun içinde olmak gerekir.” diyor.

İhtiyar adam bir soru soruyor: “Sen hala insanlara güveniyor musun?” Ölüm döşeğinde yatmakta olduğu yataktan aşağıya bakıp evsiz bir dilenciyi işaret ederek, seninle son bir oyun daha oynayalım diyor. Bütün serveti üzerine oynamayı teklif ediyor. Eğer yarım saat içinde soğukta bekleyen bu evsiz adama merhametli bir kişi yardım ederse sen kazanacaksın kimse gelmeyecek çünkü. Eğer kimse gelmezse ben kazanacağım diyor. Saat tam 24.00 olduğunda bir adam yardım getiriyor. Oyunu kaybeden yaşlı adam o anda ölüyor. 456 numaralı oyuncu 067 numaralı kadın oyuncuya söz verdiği gibi kadının ailesine yardım etme sözünü tutuyor ve onlara yardım götürüyor.

Filmin mesajı açık ve net, “iyilik öldü, merhamet ve insanlık öldü, din öldü” denilse de hala bir ihtimal var. İyiliği, merhameti yaşatacak vicdanı ölmemiş insanlar hala var. 456 numaralı oyuncu paraları ile birlikte uçağa binip ülkeyi terk edeceği sırada aynı ölümcül oyuna yeni insanları davet edenleri görüp insanların bu ölüm oyununa girmemesi için parayı ve rahat yaşamayı terk ederek kötülerle mücadele etmeyi seçiyor ve mücadele etmek için geri dönüyor.

Filmin son mesajı şu şöyle anlaşılabilir, “kötülerle mücadele edip adil bir dünya kurmak ve insanlığı yaşatmak için geri dönün. Hala bir ihtimal var.”

Ne dersiniz? İyiliği, insanlığı ve merhameti yaşatmak için mücadele etmeye değere mi sizce? Haksızlıkları, çaresizlikleri, ümitsizlikleri ortadan kaldırmak ve adil bir dünya kurmak için çalışmaya var mısınız?

Dünya’da insanlığı ve merhameti kim yaşatacak? 5 kişilik ölüm oyunu kurucuları mı? Acaba bu başlarına yırtıcı hayvan kafalarından maske takmış olan 5 kişilik oyun kurucuları dünyayı kan gölüne çeviren 5 kişilik dünya devleri olmasın?

Dünya’yı kurtaracak iyilik gönüllüleri aranıyor.

Dr. Nadir Çomak

Facebook Yorumları

1966 yılında Eskişehir’de dünyaya gelen Nadir Çomak, Atatürk üniversitesinde coğrafya (1988) ve sosyoloji (2021) bölümlerini bitirdi. Coğrafya eğitimi alanında Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde yüksek lisans eğitimini (1993), Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsünde doktora eğitimini (1998) tamamladı. Üsküdar Üniversitesinde Aile Danışmanlığı sertifika programını (2020) bitirdi. İstanbul üniversitesinde çocuk gelişimi bölümünde 3. Lisans eğitimini ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Okul Öncesi Eğitimi Bölümünde 2. Doktora eğitimini sürdürüyor. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarında öğretmen, yönetici, editör, proje koordinatörü, kitap inceleme uzmanı olarak çalıştı. Farklı üniversitelerde araştırma görevlisi, öğretim üyesi ve daire başkanlığı ve yerel yönetimlerde yöneticilik görevlerinde bulundu. Özel yayınevlerinde yazarlık ve editörlük görevlerinde bulundu. Yurt genelindeki birçok resmi ve özel kurumda eğitim seminerleri verdi ve arama konferansı moderatörlüğü yaptı. Coğrafya eğitimi, okul öncesi eğitimi ve aile eğitimi, öğretmen eğitimi ve kişisel gelişim alanında yayınlanmış kitapları ve makaleleri ve sempozyum bildirileri bulunan Çomak evli ve dört çocuk babasıdır. Yayınlanmış Kitapları: Evimizdeki Elmaslar, Öğrenen Aile, İklim Oluşturan Öğretmen, Mazeret Yok (Gülhane Yayınları), Üstün Yetenekliler Kulübü (Foliant Yayınevi). Verdiği Seminerler:İklim Oluşturan öğrenen Lider Öğretmen, "Mazeret Yok": Sen de Başarabilirsin, Kendini Keşfet ve Kariyerini Planla, Öğrenen Mutlu Aile Olmak

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir
400x800-content-main-photo-16011

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.