Kendimize uzak olduğunu düşündüğümüz her olumsuz ve üzücü hadise ile karşı karşıya kalma ihtimalimiz yadsınamaz bir şekilde karşı kaldırımdan bizi seyretmektedir.
Her kötü hadisenin ardından hepimizin dediği “Allah, düşmanımızın başına vermesin” diye temenni ve dua karışımı isteklerimiz ağzımızdan dökülüverir. Çünkü gördüğümüz, duyduğumuz hadiseler, çok iğrenç ve işiten için dahi rahatsız edici bir olaydır.
Aileler, geçim derdinin arasında bir de istismar, taciz, şiddet gibi olaylardan çocuklarını korumak ve kollamak için gayret göstermekte ve azami dikkat etmektedirler. Bu yaklaşım ve hassasiyet önemli olmakla beraber çocuklarımızın 24 saatini kontrol altında tutamayacağımız gerçeğini de inkâr etmemek gerekir. Çünkü ya bir komşu, okuldan bir ya da birkaç çocuk, bir akraba, bir tanıdık veya tanımadık ya da nadir de olsa kendi ebeveyninden birinin taciz, istismar ve tecavüzüne uğrama ihtimali dahi yeterince rahatsız edici ve üzücü olabilmektedir.
Bu nedenle çocuklarımızı bu tür olumsuz durumlarla karşılaşmamaları için alınacak tedbirlerden bir tanesi arkadaş seviyesinin kendi akran grubundan olmasıdır. Çünkü yaş farkı ya da ortak nedenlerden kaynaklanmayan yakınlıklar istismar ve taciz vakalarında sık görülen bir durumdur. Örneğin, babanın bir arkadaşı ya da annenin bir yeğeni, kuzeni ile çocukları mümkün mertebe yalnız başına bırakmamak gerekmektedir. Buradan bütün ebeveyn arkadaş ya da kuzenleri, yeğenleri itham ediyor değiliz ama ihtimallerden dolayı önemli bir tedbir olacaktır.
Çocukları en küçük yaşlardan itibaren özel alanlara saygı bilinciyle büyütülmeli, kıyafetleri herkesin önünde giydirilip çıkarılmamalıdır. Bu konuda takıntı da yapılmadan mahrem alanlarının hep giyinik olması doğru bir tutum olacaktır. Baba, anne, dede, abla veya diğer akraba büyükleri çocuğu severken özel alanlarına dokunmamanın yanında kıyafetlerini açıp vücutlarına da dokunmamalıdır.
Bununla birlikte çocuklarımızda mahrem (özel) alanlar konusunda farkındalık artırıcı bir tutum göstermeliyiz. Örneğin, aile yaşamında giyim, kuşam ve davranışlarımıza dikkat etmeliyiz. Ev içinde mahremiyete uygun kıyafetlerle oturup kalkmalı, çocukları severken özel alanlarına yönelik şakalardan ve fiziksel temaslardan uzak durulması gerektiği ara sıra hatırlatılmalıdır. Televizyon izlerken müstehcen görüntülere karşı kanalın değiştirilmesi ya da üzerinde durulmaması gibi seçenekler de önemlidir.
Ayrıca televizyon, bilgisayar, cep telefonu ve tablet gibi araç gereçlerdeki müstehcen görüntü ve videolardan da korumak için bunları mümkün mertebe odalarında değil, oturma odalarında kullanmalıdırlar. Yine bu cihazların anti virüs programları ile müstehcen ve zararlı yazılımlara karşı güvenliği sağlanmalıdır. Özellikle internet kullanılan evlerde çocuklar her türlü istismara bir “tık” uzaktadırlar. Bu nedenle anne babalar güvenli internet denilen müstehcen sitelere engel koyan aile profilini seçmelidirler.
İstismarcılar çocukları genellikle annene-babana söyleriz, arkadaşlarına yayarız! gibi tehdit ve şantajlarla kandırıp zarar verdiğinden, çocuğunuzun her ne olursa olsun sorunlarını ilk sizinle paylaşması için cesaretlendirin. Asla sizi rahatsız etse bile sizinle paylaştığı için ona kızmayın, eğer kızarsanız bir dahaki sefere sizinle paylaşmayacaktır.
Bu nedenle aradaki iletişimin güvenli, samimi ve sürdürülebilir olması için her zaman anlayış ve saygı ile yaklaşmalıdır. Elbette hatalarını da söyleyelim ama aradaki güven ve saygıyı zedelemeden ve örselemeden ifade edelim. Bunun için iletişimde her zaman vurguladığımız “Ben Dili” yaklaşımını esas alıp davranalım.
Maalesef içinde bulunduğumuz zaman ve medyada işittiklerimiz, çocuklarımızın günlük yaşamında boşluklara belirsizliklere yer verilmemesi gerektiğini hatırlatıyor. Bu nedenle de her nerede, kiminle ne yapıyorlar gibi 2n1k sorularının cevaplarını her zaman bilmemiz gerekmektedir.