1. Anasayfa
  2. Makaleler

Çocuklarıma Kavuşacağım Günü İple Çekiyorum

Çocuklarıma Kavuşacağım Günü İple Çekiyorum
0

Türlü zorlukla okumuş Burhan Öğretmenin bana yazdığı mesajı gözyaşları eşliğinde okudum. O mesajı siz değerli okurlarımın nazarına sunuyorum:

1989 Mart’ında karlı bir vakitte doğdum ve güneşi o günden bugüne iliklerime kadar asla hissetmedim; hep kış geçti hayatım. 5 kardeşten üniversite okuyan tek kişiyim. İlkokulu köyde okudum; köy hayatı zordur. Benim o yıllarda hiç yeni kıyafetlerim olmadı; hep ağabeylerimin eski kıyafetlerini ve eski önlüğünü giydim.

Ayakkabı alamazdık; kışın lastik çizme giyerdik karlı günlerde, yazın ise o çizmeyi boynundan keser yazlık ayakkabı niyetine giyerdik. Kitap alamaz, komşunun çocuklarından kalan eski kitapları diker, gazete kâğıdı ile kaplar, öyle kullanırdık. Soframızda envai çeşit yemeği asla görmedim. Ekin eker un yapardık. Bir gün unumuz bitti. Komşunun ambarına fare girmiş ve unu kullanmadan atacaklarmış. İneğimiz vardı. Annem ineğe veririm diye aldı bir teneke un ve elekten eleyip bize ekmek yaptı. Mecburdu gözü yaşlı anam. Bunu annem bize sonradan anlattı. O zaman söylememiş yemeyiz diye.

Elbiselerimiz yamalıydı, lastik çizmeler delindiyse yine yamanır giyilirdi. Okuldan kitap istediler; herkes bir tane hikâye kitabı alacak, diye. Paramız yoktu, alamadık. Okuldan 5 lira para istediler temizlik parası. Herkes vermiş bir ben vermemiştim; ağlaya ağlaya harap oldum. Mahcubiyetten öğretmenin yüzüne bile bakamadım. Okulun dış kapısına dondurmacı gelirdi; herkes alırdı, kardeşimle biz alamazdık. Nasıl canımız çekerdi anlatamam. Ben 14 yaşına kadar dondurmanın tadına bakmadım hiç. Türlü zorluklarla ortaokulu 89.5 ortalama ile bitirdim. Süper liseye yazdırdılar başarılıyım diye. Yatılı yurtta kaldım. Liseyi o şekilde okudum. Ben eğitim hayatım boyunca bir kez teşekkür belgesi aldım. Geriye kalanların hepsi takdirdi.

Üniversite sınavında ilk yıl istediğim puanı alamadım. Babam benden çok ümitliydi. “Bir yıl daha hazırlan” dedi. Hazırlandım. Sorduk 1500 liradan başlıyor dershane ücretleri. Dershaneye nasıl gideceksin? Gidemedim. Mersin’de abim bir ev tuttu, onun yanında kaldım. O mermer ocağında çalışırdı; ben de onun yemeklerini yapar sonra da ders çalışırdım. Çok çalıştım ve Pamukkale Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatını kazandım. Hazırlık dahil 5 yıl üniversite okudum.

Üniversitede çok para lazım oluyordu. Malum, bölüm İngiliz Edebiyatı. Her desten 3-4 kitap almak gerekiyor. Romanı, şiiri, tiyatrosu bir sürü ders var. Neyse ki Mersin eski milletvekili Mehmet Şandır’dan yalvar yakar burs ayarladım. Aylık 100 lira veriyordu. Babam da 50 lira para yolluyordu; o para bir ay yeter sanıyordu. Adam haklı, 50 lira büyük para adama göre. Bir gün çarşıya gittim. 19. Yüzyıl İngiliz Romanı dersinde Jane Eyre okuyacağız. Kitabı aldım, geriye bir lira kaldı. Dolmuş iki lira. Fakirliğin gözü kör olsun dedim 1 saatten fazla yolu ağlaya ağlaya yürüdüm.

Yurt parasını ödeyemedim bir gün. Annemin iki keçisi vardı. Onları satıp bana yolladı. Yurt parasını ödedim. Zorluklarla okuduğum üniversiteden derece ile mezun oldum. Benim ailem fakirlikten mezuniyetime gelemedi; herkesin ailesi oradaydı. Eşek kadar ben, ağlayacak kuytu köşe aradım.

Öğretmen olmak, atanmak için evden çıkmadan rutubetten leş gibi kokan bir göz odada gece gündüz çalıştım. Ben şundan eminim ki ben iyi ve idealist bir öğretmenim. Üniversitedeki birçok hocam hâla hatırımı sorar. Dershaneye falan gitmeden kendi çabamla KPSS’ye çalıştım. Atama bekliyorum.

Bu süreçte annem kalp krizi geçirdi, yoğun bakımda yattı. Babam yaşlı, hastanede işini halledemez, annem okuma yazma bilmez. Kardeşler evli her biri bir memlekette. İş başa düştü; anneme ben baktım ve hâla bakıyorum. Kalbine pil takıldı. Ben ne oldum? Bende de migren rahatsızlığı başladı. Arada tutar, acile gider iğne yaptırırım. Psikolojim bozuldu. Ara ara sinir krizleri gelir. Midemden rahatsızlandım ve endoskopi oldum. Daha 30’una varmadan saçlar beyazladı. Hepsinin sebebi stresmiş, öyle diyor doktorlar. Şimdi annem kendi hastalığını bıraktı benim halime ağlamaya başladı. “Daha şu yaşında dert sahibi oldun, ne emekler çektin” diyor. “Allah büyük” diyorum. Ben bu ülkeye aşığım. Ben çocuklarıma kavuşacağım günü iple çekiyorum.

Özkan ERDEM

Milat Gazetesi

Facebook Yorumları

İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.