İngilizce küreselleşen dünyanın ortak dili olarak tescillenmiş, başta bilim olmak üzere, politika, eğitim, edebiyat, sanat, teknoloji ve sinema gibi çeşitli alanlarda uluslararası kabul görmüş tek dil olma özelliğine sahiptir. Özellikle teknoloji alanındaki gelişimler, bilgiye ve hedeflenen hizmete ulaşma konusunda coğrafi sınırların ötesine geçebilme imkanı sunmaktadır. Genel anlamda, günümüzde küresel gelişime eşlik edebilmek için gereken vizyoner bakış açısı oluşturabilme ve iletişim becerilerini geliştirebilme amacıyla İngilizcenin içselleştirilmesi yaşamsal beceri yönetiminin önemli bir parçası olarak göze çarpmaktadır. Bu değerlendirmede, İngilizce öğrenim farkındalığının küresel gelişim açısından çok yönlü kavranması ve öğrenim sürecinde karşılaşılan temel sorunlar (dil bilgisi kurallarına bağlı sözlü-yazılı ifade zorlukları) ele alınacaktır.
Dilin içselleştirilmesine olanak veren en önemli unsur ihtiyaç duygusudur. “Neden İngilizce öğrenmeliyim?” sorusu, bireyin gereksinimlerini sorgulayarak, gelişimine olanak verecek ve kendisini gerçekleştirme sürecinde kritik rol üstlenecektir. Dil öğrenimi, dünyayı daha iyi tanımak ve anlamlandırabilmek için gereklidir. Bu bağlamda, bireyin sorgulama süreci, dil öğrenim yolculuğunda kendisini hedefi doğrultusunda tanımasına da olanak verirken, becerilerini tanıması, istekliliği ve öğrenmeye açık tutum geliştirmesine de destek olacaktır. Yeni bir dil yeni bir kültüre kapı aralamaktır. Dil ve kültür birbirinden ayrı ögeler değildir, birlikte özümsenmesi dilin içselleştirilmesi ve bireyin hedef kültür ögelerini tanıyarak kendisine ve farklılıklara açık olma becerisini kazandırması açısından son derece önemlidir. Bu sebepledir ki, eğitim, kariyer veya konaklama amaçlı dil öğreniminde günlük ifade kazanım becerileri kültür ögelerinin tanınmasıyla şekillenir.
Dil öğreniminin dört beceride (dinleme-konuşma-okuma-yazma) paralel şekilde geliştirilebilmesi için en etkin yöntem ona maruz kalmaktır. Bu yönde bir kazanım hedefinin ekonomik maliyeti yüksek olacağı düşünüldüğünde, teknoloji ve İnternet aracılığıyla da, pratik ve metodik öğrenimin sonsuz kaynaklarına ulaşarak dört becerinin konforlu gelişmesi mümkündür. Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de, işitsel-görsel hafıza yöntemleri ve öğrenim becerilerinin etkin analiziyle ezberden uzak pratik öğrenim hizmeti veren kurum ve kuruluşların onaylı dil sertifika programları bu tür hizmetleri sunmaktadır. Bu tip programlara katılımda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta “native” yani doğuştan hedef dile hakim eğitimciler rehberliğinde dil öğreniminin sürdürülmesi ve uluslararası geçerliliği olmasıdır. Aksi takdirde dil hakimiyeti seviye belgelendirilmesinde sorunlar yaşanabilir. Belirli eğitim sertifika programlarının ardından yine uluslararası standartlarla seviyelendirilmiş İngilizce sınavlarına katılmak (A1-başlangıç-C2-İleri seviye İngilizce ) ve dört beceri üzerinden alınan puanlarla öğrenim seviyesini tescillemek mümkündür. Günümüzde çoğu özel ve dil okulu bu tip sınavlara farklı yaş ve ihtiyaç grupları oluşturarak öğrenci hazırlamaktadır.
Grup içi öğrenme dil öğrenimi açısından iletişime olanak sağlar. Öğrencilerin birbirleriyle diyalog geliştirebilmesi, öz güven gelişimlerinin sağlıklı gerçekleşebilmesi ve akran etkileşiminin hızlı ve kalıcı öğrenim sağlaması nedenleriyle daha çok tercih edilir. Bireysel öğrenme yöntemleri kişinin hazırbulunuşluğu açısından psikolojik baskı duygusu yaratabilmektedir. Bu nedenle, toplu öğrenimin hedef birliği ve bütünlüğü açısından dil öğrenmek isteyen bireyleri motive ettiği sonucu ağırlıklıdır. Kullanılan görsel-işitsel ve yazılı materyallerin grup seviyesine uygun tasarlanması ve uygulanması daha pratiktir. Bireysel dil öğrencileri daha ziyade konuşma becerilerini geliştirebilmek amacıyla bu tür hizmetlerden faydalanmaktadır.
Uluslararası kabul görmüş bir dilin yetkinliğine sahip olabilmek, dili doğal ve akıcı bir biçimde konuşabilmek süreç işidir, dolayısıyla zaman alacaktır. Süreç yönetiminin sağlıklı ve sürdürülebilir olması iyi gözlemlenmesine ve yönlendirmeye bağlıdır. Sabır ve çoklu tekrar gerektiren süreçte, anadil-hedef dil arasındaki dil bilgisi farklılıkları, sözcük ve anlam bilgisi, birden fazla anlamı olan kelimelerin cümle içinde farklı kullanımı, fiil çekimi, bölgesel dil kullanım farklılıkları (İngiliz-Amerikan İngilizcesindeki farklılıklar) sabit sözcük gruplarını yazılı-sözlü kullanabilme, atasözleri ve deyimler, imla ve telaffuzda yaşanan zorluklar öğrenimde yıldırıcı etki yapabilir. Hata yapma korkusuna bağlı ifade becerilerinin geç gelişmesi, sözlü ifadede utangaçlık gibi kişisel sorunlar da dil öğreniminin yıpratıcı süreçleri arasında sayılabilir. Özellikle okul çağı dil öğrenim gruplarında yanlış telaffuza bağlı alaya maruz kalma kaygısı dil gelişimini zedeleyen unsurlar arasında yer almaktadır.
Dil öğrenimine ket vuran bir diğer unsur ise, öğrenci seviyesine uygun olmayan materyal kullanımıdır. Dil öğreniminde eğitim materyalleri profesyonel tasarım gerektirir. Uygulanacak materyallerin pratikte desteklenmemesi, hedef dilde zorlama ve ezber yoluna gidilmesi, öğrenme becerisi ve hızı analiz edilmeden materyal yüklenmesi öğrenmeyi olumsuz etkiler. Buna ek olarak, hedef dilde güncel iletişim ifadelerinden uzaklaşarak yoğun gramer ağırlıklı eğitsel planlamanın uygulanması süreci zora sokan sebepler arasında yer almaktadır. Dil öğreniminde hedef, bireylerin iletişim kurabilme becerisini kademeli yükselterek, öz güven dinamiklerini sağlamlaştırmak olmalıdır. İfade hatalarının sürekli düzeltilmesi bireyin cesaretini kıracağı için, eğitmenlerin tekrar yöntemini uygulaması, pratik konuşmayı destekleyici tavır içinde olmaları gerekmektedir. Doğru telaffuzun gelişebilmesi için hedef dilde dinleme etkinliklerine yoğunluk verilmesi, ritmik tekrarlar (hedef dilde şarkı dinleme, birlikte söyleme gibi etkinlikler) ve olumlu geri bildirim raporlaması yapılmalıdır. Öğrencilerin dil gelişim becerileri üzerinde konuşurken yapıcı cümlelerle sürecin ilerlemesi sağlanabilir. Geri bildirimin kalitesi öğrenmenin nihai yolunu çizecek en önemli adımdır.
Sonuç olarak, yabancı dil öğrenimi dünyaya açılan yeni bir penceredir. Etkin dil öğreniminde kararlılık, isteklilik ve emek açılan pencerede çoklu bakış becerilerimizi geliştirirken, hayatı farklı bakış açılarıyla yorumlamamızı da sağlar. Öğrenimde esas olan yoldan çok yolculuğun kişiye kazandırdığı deneyim olmalıdır. Bu deneyimin sürdürülebilir temellerde inşa edilmesi, tecrübenin kalitesi ile doğru orantılı olacaktır.