Okullarımız, 1900′lü yılların başlarında yarar sağlayan eski moda yöntemlerle eğitim vermektedir. Bu eğitim öğretim teknikleri ile çağı yakalama şansımız yok. Çünkü çağımızın gereksinimleri ile eğitimde vermeye çalıştıklarımız aynı değil. Bizim 21. yüzyıla uyan bir şeylere ihtiyacımız var. Dünya genelinde genç kuşaklar X, Y, Z kuşakları olarak adlandırılıyor. Son kuşak olan Z kuşağı (2000 yılından sonra doğanlar) günümüz çocukları, teknolojinin içine doğuyor ve genç insanlar oldukça gelişmiş bilgisayarlar kullanıyorlar.
Çocuklarımız yaşıtlarıyla rekabet edebilmelerinin yolu bu çağın gereği olan eğitim sistemini okullarımıza getirmemiz ve ona göre eğitim vermemiz gerekir. Geleceğimiz bizlerin ellerinde şekillenecek olan çocuklarımızla oluşacaktır. İşte bu nedenledir ki, sağlıklı bir neslin yetişmesinde de hepimize büyük sorumluluk düşmektedir. Dünyadaki en mutlu ve başarılı insanlar aileleri tarafından ilgiyle, sevgiyle ve özenle eğitilen insanlardır. Çocuklarımızın ilköğretimde aldığı özgüvenli, sosyal ve zihinsel becerileri gelişmiş bir evlat olarak bizlere geri dönecektir.
İlkokul 1. sınıf çocukların okul hayatında çok önemli bir dönüm noktasıdır. Bu dönemde çocukların aldığı yaraların kapanması oldukça zordur. Bu dönemde, eğer çocuk yetersizlik duygusunu yaşarsa kendini yetersiz, başarısız hissedecek ve bu yanlış algı ile okul hayatında başarısız bir şekilde ilerleyecektir.
Dünyamız, yeni bir çağa girdi. Bilim, iletişim çağı. Yaptığı iş her ne ise ondan keyif alacak ideal bir kuşak geliyor. Kimseyi memnun etmek, şirin gözükmek gibi bir toplumsal onay dertleri olmadığı için karar mekanizmasında tamamen içsel kaynaklarını kullanabilecek bir kuşak.
Bu çağın çocukları, tamamen dijital bir ortamda büyüyorlar. Ellerinde akıllı telefon, ipad ve dizüstü bilgisayarlar vb. ürünler var; olmazsa olmazları, teknoloji. Aynı anda pek çok alanla ilgilenebiliyorlar, diğer tüm kuşaklardan farklı olan bu gençler için strateji belirlemeye başlamamız gerekiyor. Standart çevre ve meslekler onlar için pek önemli değil. Sabırsız olduklarından uzun süren işler ve meşakkatli çalışmalardan hoşlanmıyorlar. Kurallar ve katı uygulamalar onların anlayamayacakları ve uyum sağlayamayacakları şeyler.
Bu kuşak genel olarak; bireysel, özgüvenleri yüksek, bağımsızlıklarına düşkün, analitik düşünme düzeyleri yüksek, içe dönük, ne istediklerini bilen, hayatta her şeyin mümkün olduğuna inanıyorlar. Karşılaştıkları sorunların çok hızlı çözüleceğini düşünen, bekleyen bir nesli olduklarından iş hayatında ciddi sorunlarla karşı karşıya olabileceklerdir. Bireysel ve içe dönük yapıları nedeniyle kişiselleşmiş iş ortamları arayacaklar ve tercih edecekler. Daha eğitimli ve hızlı olduklarından diğer kuşaklara göre önemli fark yaratacaklar. Bireysel yetiştikleri için duygu yönetimi konusunda yetkin olmadıklarından karşılaştıkları sorun ya da kriz karşısında hemen vazgeçebilecekleri düşünülmekte. Bugünkü eğitim politikalarının yetersiz kalacağı, özellikle yetenek yönetimi için yepyeni stratejiye ihtiyaç duyulacağı bir kuşak. İşte bu kuşaktaki, çocuklarımızı çok iyi eğitip, çağın gereğini yapıp yakalamalıyız.
Fuat BAŞ
Matematik Öğretmeni
http://www.kozalakmatematik.com/