1. Anasayfa
  2. Değerlendirmeler

Eğitim Kurumlarında Etik Dinamiği

Eğitim Kurumlarında Etik Dinamiği
0

Etik fenomeni, en üstün değer sayılan ahlakı ve hukuki gereklilikleri temel alan bir olgudur (Çevikbaş, 2006). Kurum sistemlerinde etik tutumların ihlali büyük krizlere neden olabilmektedir. Bu hususta alınması gereken en önemli aksiyon ast-üst ilişkilerini etik ilkelerine uygun bir biçimde yürütmektir. Bu ilişkilerde etik ihlali yapılması çalışanlarda işe ve iş yerine karşı olumsuz tutum gelişmesine neden olmaktadır. Her koşulda öncelik addedilmesi gereken etik ilkesi güncel durumlarda göz ardı edilmeye çok açık hale gelmiştir. Bireysel çıkarlar ya da kurum çıkarları yaşanan bir kriz doğrultusunda etiğin önemsenmemesi ile sonuçlanabilmektedir. Oysa ki “ekol” olarak gözükmesi gereken bir meslek grubunun temel kuralları ve insani şartları kendi dinamikleri arasında ihlal ediyor olması sistemde çok büyük boşluklar açılmasına neden olmaktadır.

Eğitim yönetiminde etik; eğitim kurumlarında yönetici pozisyonunda bulunan bireylerin karar verme, liderlik etme ve kaynakları doğru biçimde kullanma süreçlerinde öncelikle adalet, dürüstlük, sorumluluk, saygı, tarafsızlık gibi evrensel bazda hususiyetle önem arz eden etik ilkelere uygun hareket etmesidir. Etik yönetim; çıkar çatışmalarından kaçınmayı ve tüm paydaş kişilere karşı açık olmayı gerektirir.

Sokrates’in yaklaşımında eğitim ve etik bölünmez bir bütün olarak yapılandırılmıştır. Bu yapılandırmada iki taraftan herhangi birinin yetersiz ya da eksik olması tüm alt katmanların zarar görmesi ve bunun neticesinde eğitim-öğretim sürecinin verimliliğinin azalması ile doğru orantılı bir biçimde oluşum gösterir. Eğitim yöneticileri arzuladıkları disiplinli ve aktif öğretme süreçleri adına çalışanları arasındaki dinamiklerde gözlem ve kararları doğru alma hususunda etik değer ve ilkeleri iyice irdelemelidir.

İnsan ilişkileri iletişime ve iletişim kurma becerisinin seviyesine bağlıdır. Eğitim sisteminde ele alınabilecek dinamikler arasında iletişim yetersizliği ya da eksikliği olması kriz anlarını doğurur. Bu noktada kriz yönetimi yapmak eğitim yöneticilerinin tekeline kalır. İletişim ve konuşma becerisine sahip yönetici etik ilkeler doğrultusunda dinamikler arasındaki krizi yönetebilir ve çözüm üretebilir. Bu beceriye sahip olmayan yöneticinin kriz yönetimini çalışandan beklemesi de sistemdeki yerinin ihtimamını azaltmış hatta bazı durumlarda ortadan kaldırmış olur. Otoriter yaklaşımlar ya da kişisel çıkar odaklı kararlar, çalışan motivasyonunu düşürmekte ve örgütsel bağlılığı olumsuz etkilemektedir.

Eğitimde tüm yatırımlar insan için yapılmaktadır, eğitim olgusunun yatırımı insandır ve asıl amaç bağlı olunan toplumun değer yargılarını bir sonraki nesle çağa adapte edilmiş bir biçimde aktarmaktır (Erdem, 2015). Bu işletim sistemi içerisinde emek veren öğretmenlerin kurumlarda karşılaştığı etik dışı durumlar en başta vuku bulan aktarımı yaşantısal bazda olumsuz şekillendirmesine sebebiyet verecektir. Bu nedenle eğitim yönetimi ve özellikle etik alanında kuramsal çalışmalar hususunda epistemolojik, ontolojik ve felsefi derinlik taşıyan çalışmalara daha fazla ihtiyaç olduğu görülmektedir, aksi takdirde yapılan çalışmalar bu dinamiklerden uzaklaştıkça “kimin değirmenine su taşındığı” bilinmez bir biçimde fayda sağlaması mümkün olmayacaktır. (Özdemir, 2017)

Bu bağlamda bakıldığında özellikle eğitim kurumlarında etik dengesinin sağlam bir temelde tutulması için yöneticilerin bununla ilgili hizmet içi eğitim programına tabi tutulması zaruri bir husustur. Etik ilkelerden bihaber olan yönetici, kurumu içindeki krizleri yönetmekten ve insani değerlere göre işe alım-iş sonlandırma yapmaktan uzak olacaktır. Eğitim sistemi yönetici-öğretmen-öğrenci-veli çarkının her bir dişlisinin tam ve doğru işlemesiyle verimli olabilecekken etik bilmeyen yönetici bu çarkı öğretmen için zor ve demotivasyona sebebiyet verecek bir hale getirir. Bu nedenle etik ilkeler doğrultusunda alınacak kararlar yalnızca öğretmenin motivasyonunu yükseltmekle kalmaz, aynı zamanda kurumun genel itibarını da yüceltir. Etiği öncelik sayarak alınacak kararlar, eğitim ortamında güven ve adalet duygusunu sağlamlaştırarak sürdürülebilir bir başarı ortamı sağlar.

Sonuç olarak hangi koşul veya durum söz konusu olursa olsun etik ilkeler göz ardı edilemez, edilmesi teklif dahi edilemez. Etiğin göz ardı edildiği bir dinamik temelden sıkıntılı ve bozuktur. Bu nedenle eğitim alanında emek veren herkesin iş hayatına atılım göstermeden etik ilkeler hususunda ciddi bir öğrenim sürecinden ve devamında değerlendirmeden geçmesi sistemin insani değer ve tutumlar hususunda doğru ilerlemesini sağlayacak; bireysel çıkar çatışmaları sisteme zarar veremeyecektir. Ast-üst ilişkilerinin iyi gözetilmesi ve görev tanımlarının tüm detaylarıyla bilinmesi bu hususta atılacak ilk adım olmalıdır.

Melisa Ayyılmaz

Eğitim Yönetimi Uzmanı (UÜ Yüksek Lisans)

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Editör

 

KAYNAKÇA

Çevikbaş, M. (2006). Yönetimde Etik ve Yozlaşma [PDF dosyası]

Erdem A. R. (2015) EĞİTİM YÖNETİMİ ETİĞİ ve EĞİTİM YÖNETİMİNDE ETİK LİDERLİĞİN KRİTİĞİ

Özdemir M. (2017) Eğitim Yönetiminde Epistemik Yaklaşımın Arkeolojisi

Facebook Yorumları

Yorumunuz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.