1. Anasayfa
  2. Bilgi Bankası

Ergenlikte Kendine Zarar Verme Davranışları

Ergenlik dönemindeki bireylerin kendine zarar verme davranışları, ölçütleri, nedenleri ve kendine zarar verme davranışı şemaları bu yazıda ele alınmıştır.

Ergenlikte Kendine Zarar Verme Davranışları
0

Ergenlik süreci kişinin kendini tanımasını ve bu tanıma sürecinde hem kendi bedeni ve duygularıyla hem de çevresindeki insanlarla baş etme stratejisi geliştirmesini gerektiren bir dönemi barındırmaktadır. Gerek fizyolojik olarak gerekse duygusal ve bilişsel olarak önemli değişimlerin olduğu bu dönemde bireyin kendine yönelik davranışları da birincil öneme sahiptir.

Kendine zarar verme davranışı, kişilerin tekrarlayıcı bir şekilde, ölme isteği olmaksızın, isteyerek ve amaçlı olarak yaptıkları, doku hasarları ile sonuçlanan, kendi bedenine yönelik zarar verme, yaralama, kesme girişimleri şeklindeki eylemlerdir. (1) bir başka tanımda, kendine zarar verme vücudun belirli bölümlerine zarar veren, tekrarlayıcı, bilinçli, ölümcül olmayan, yaşamı tehdit etmeyen, ortama uyamamanın ve tahammülsüzlüğün yol açtığı bir tür kendine yardım etme olarak açıklanmaktadır. (2) Her iki tanımda da vurgulandığı gibi, kendine zarar verme davranışı gösteren kişiler aslında ölmeyi istemezler, birden çok defa bu durumu tekrarlarlar ve aslında yaşadıkları yoğun stres, kaygı ya da olumsuz duygu durumuyla başa çıkmanın bir yolu olarak bu davranışa başvururlar. Kendine zarar verme davranışı yaşanan yüksek düzeydeki kaygının bedensel acı ile yer değiştirilerek azaltılmasına yardımcı olmaktır. (3)

Kendine zarar verme davranışının ölçütleri

-Kendine zarar verme davranışının sürekli tekrarlanması

-Kendine zarar vermeden önce gerilim duygusuna sahip olmak

-Fiziksel acıyla beraber rahatlama, zevk alma ve hoşuna gitme duygusunun yaşanması

-Utanma duygusu ve sosyal olarak etiketlenme korkusu karşısında kendine zarar vermenin izlerini gizlemeye çalışmak şeklinde ifade edilmektedir.

Kendine zarar verme davranışının türleri

1-    Doğrudan kendine zarar verme davranışı: Kişinin kendini kesme, yakma ve kendine vurma gibi doğrudan eylemleri içeren davranışlardır.

2-    Dolaylı kendine zarar verme davranışı: Sigara içme, alkol ve madde kullanımı, aşırı yemek yeme, tedavisi için ilaçlarını kullanmama gibi eylemler (4)

Kendine zarar verme davranışı dört grupta incelenir

1-    Tipik kendine zarar verme: Kafa vurma, kendine vurma, dudak ısırma, tırnak yeme, derisini cimcikleme/tırmalama, kendini ısırma ve saçını yolma eylemleri yer almaktadır.

2-    Psikotik kendine zarar verme: Göz çıkarma ve organ kesme gibi eylemler yer almaktadır. (halüsinasyon ortamında yani kişi gerçeklik bağını kopardığında yapar.)

3-    Kompulsif kendine zarar verme: Saç yolma, deriyi cimcikleme ve tırnak yeme gibi davranışları obsesif olarak sürekli düşünüp kompulsif olarak da davranışa dönüştürmek yer almaktadır.

4-    Dürtüsel kendine zarar verme: Kendini kesme, kendini yakma ve kendine vurma gibi davranışlar yer almaktadır. Dürtüsel kendine zarar verme davranışı aynı zamanda psikiyatrik bozukluklarla ilişkilidir. (2)

Kendine zarar verme davranışının nedenleri

1-    Biyolojik nedenler: Bu görüşe göre, kendine zarar verme davranışı opiyat sistem düzensizliğinin bir göstergesidir ve ağrıya duyarsızlık bu kişilerde kendine zarar vermenin nedeni olabilir. Bir diğer faktörde, dopamin reseptörlerinin aşırı duyarlığıyla ilişkili olabileceği öne sürülmüştür. Ayrıca, biyolojik çalışmalar kendine zarar verme davranışını seratonin düzeyinde meydana gelen azalma ile açıklamaktadırlar. Kendine zarar veren kişilerin beyindeki seratonin miktarının düşük olmasından kaynaklanan öfke, dürtüsellik, anksiyete ve agresyonlarının olduğu, bu kişilerde kendini kesmeye ve intihara yol açabileceği belirtilmektedir. Bu nedenle değerlendirme yapılırken biyolojik nedenler kesinlikle göz önünde bulundurulmalıdır. (5)

2-    İstismar ve ihmal: İstismar ve ihmalin yarattığı hayal kırıklığı ve öfkeye karşılık, çocuk ve ergenler kendilerine zarar verecek güç elde etmeye çalışmaktadırlar. Yüksek kaygı düzeyi, yalnızlık, yaşanan duygusal acıyı bastırmak, suçluluk ve utançtan kurtulmak, olumsuz kendilik algısı, ihanete uğramışlık hisleri, kendinden utanma, nefret etme ve değersiz hissetme, çaresizlik duyguları nedeniyle zarar verme davranışları sıklıkla görülmektedir. (6)

3-    Aile ilişkileri: Aile yapısındaki bozulmalar, aile içi çatışma ve şiddet, ebeveynlik becerilerinin yetersizliği, stres ve öfke kontrolünün zayıf olması gibi nedenler ebeveyn çocuk ilişkisinin kalitesini bozarken çocuğun yeterli sevgiyi ve ilgiyi görmemesine, kendini ailenin değerli bir üyesi olarak hissetmemesine neden olabilmekte ve kendine zarar verme davranışı açısından risk oluşturabilmektedir.

Kendine zarar verme davranışı ve duygusal şemalar

Yapılan araştırma sonuçlarına göre ‘duygulara karşı zayıflık’ ve ‘kontrol edilmezlik’ şema puanlarının KZD’li grupta en yüksek olmak üzere üç grupta da anlamlı olarak farklı olduğu gözlenmiştir. Bu sonuç KZD’li bireylerin ortaya çıkan olumsuz duyguyu yaşarlarsa, bedensel veya zihinsel olarak buna dayanamayacaklarına ve bu durumu kontrol edemeyeceklerine diğer bireylerden daha fazla inandıklarını göstermektedir.

‘Duyguları kabul’ şeması puanının KZD’li grupta düşük olduğu bulunmuştur. Bu sonuçlar KZD’li bireylerin, olumsuz duygularını yaşamak istemediklerini göstermektedir.

‘Uzlaşı’ duygusal şemasının KZD bulunan grupta diğer gruplara göre anlamlı derecede düşük, ‘farklılık’ şemasının ise daha yüksek olarak saptanması, bu bireylerin yaşadıkları duygusal yaşantıların diğer insanlarda olamayacağına ilişkin bir bakış açısına sahip olduklarını göstermektedir. Bu da bireylerin istenmeyen duygusal yaşantılarını sonlandırmak için KZD benzeri duygu düzenleme davranışlarına başvurma olasılıklarını artıracaktır. Olumsuz içsel yaşantıların diğer insanlarda da olabildiğini gösteren psikoterapi girişimlerinin etkinliği, uzlaşı ve farklılık şemalarının formülasyon ve tedavideki önemine kanıt olabilir.

Araştırmada duygulara yönelik ‘anlaşılabilirlik’ boyutunun KZD’li grupta anlamlı olarak daha düşük saptanması, duygu ilişkili bir başka boyut olan aleksitiminin bu bireylerde önemli farklılık gösterdiğine kanıt olabilir.

‘Suçluluk’ şemasının klinik gruplarda kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulunması da KZD’nin anlaşılması için önemli bir veri olabilir. Suçluluk, duygu kuramcıları tarafından genel olarak ikincil duygu olarak tanımlanmıştır.

Katılımcıların KZD’ye yönelik dürtülerini erteleme sıklıklarının olumsuz duygu ilişkili şemalarla ilişkisi incelendiğinde, ‘duygulara karşı zayıflık’ ve ‘farklılık’ şemalarının sıklıkla ertelemeyen grupta anlamlı yüksek bulunması KZD davranışının sıklığını etkileyen etkenlerin anlaşılmasında yardımcı olabilir. (7)

 

KAYNAKÇA:

1- Brunner,parzer(2007). prevalence and psychological correlates of occasional and repetitive deliberate self-harm in adolescents. Archives of pediatric Adolescent Medicine. 161(7),641-649

2- Favazza,A.R(1989). Conterio K: Female Habitual self-mutilators.Acta Psyhiatr scand. 79,283-289

3-Langbehn,Pfohl .(1993). Clinical correlates of self-mutilators. Acta Psychiatr scand. 79,283-289.

4- Farberow.(1980). The many Faces of Suicide. New York, McGraw-Hill Book Go.

5- Van der Kolk, Perry (1991). Herman JL: Childhood origins of self-desturictive behavior. Am J Psychiatry.148,1665-1671

6-Podvoll,(1969).Self-mutilation Within a hospital setting: a study of identity and social aompliance. Br J med psychol.42,213-221

7-Anadolu Psikiyatri Derg 2017; 18(1):69-78

Facebook Yorumları

Nisa Karaman 2022 yılında Düzce üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünü onur derecesi ile bitirmiş bulunmaktayım. 1 yıl süreyle LGS öğrencilerine aktif psikolojik danışmanlık yapmış bulunmakta olup şu an koruncuk vakfında çalışmaktayım. aktif olarak online terapi vermekteyim.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.