İngilizce dil eğitimi konusunda önceki iki yazımda da belirttiğim üzere Güney Asya bölgesinde İngilizce öğrenme süreci zorluklarla devam etmektedir. Güney Asya bölgesinde görev yapan öğretmenler başka bir dilin öğretimi sırasında karşılaştıkları sorunları hep dile getirmişlerdir. 2022 yılının başlarında ortaya çıkan yeni bir sorun ise sınıflardaki yaşanan dil engeli olmuştur.
Öğrenci akranlar arasında bir sorun şöyle yorumlanmaktadır. Sınıftaki öğrencilerin yalnızca İngilizce veya Urduca bilen bildiklerini ve bu sebeple öğrenme materyalini anlayamadığı bir sınıf iklimi görülmeye başlamıştır. Sınıftaki bu öğrencilerin görmüş olduğu dersin Portekizce veya Svahili dilinde olduğunu düşünürsek hem eğitim hem de meslek dili karmaşası meydana gelmektedir. Örneğin; Pakistan da ki devlet okullarda ve şu andaki kolejlerde ilkokula başlayan küçük çocuklara ve aynı zamanda özel sektörde kurulan çeşitli İngilizce okullarda çocuklara İngilizce öğretilir ve bu sebeple İngilizce konuşmaları da beklenmektedir.
Kaynak: The Convesation
Urduca dilinde eğitim veren bazı devlet okulları istenilen ve etkili sonuçlar gösteremeyen İngilizce temeli verilmektedir ki bu okuldan mezun olan gençler İngilizcenin eğitim dili olduğu üniversite düzeyinde bile – dili basit düzeydeki öğrencilerle karşılaştırıldığında son derece düşük bir seviye göstermektedir. 2021 yılının verilerinde öğretmenler ve akademisyenler; Pakistan’da bir üniversite öğrencisinin, anadili İngilizce olan bir öğrencinin 1 saatte okuyacağı metnin aynısını okuması yaklaşık 6-7 saat ile 8-9 saat aralığında sürdüğünü ifade etmiştir.
Eğitim dilinin İngilizce olduğu seçkin bir özel okulda bir öğrenci tarafından 30 dakikanın altında okunacak bir dersi okumak için 2 veya 3 saatten fazla okumak için zorlanan ilkokul çocukları için geçerlidir. Bu büyük bir sorundur ve çocukların ne öğrendiklerini tam olarak anlayamadıkları ve bu nedenle sınavları geçmenin tek yöntemi olarak ezberci öğrenmeyi benimsemeye zorlandıkları anlamına gelmektedir ve Güney Asya bölgesi için dili benimseme konusunda da büyük risk taşımaktadır. Bu sebeple öğrenciler, anlamadıkları ancak ezberledikleri cümleleri yazarlar ve ezber olarak üniversiteye dönemine kadar bu şekilde devam ettirirler.
Dünyaya hakim olan İngilizce dilini öğrenmeye büyük önem verilmektedir. Güney Asya bölgesi ile Çin ülkesini karşılaştırırsak; Çin gerçekten de İngilizce öğrenim seviyelerini geliştirmek için son derece isteklidir. Ancak Çin’de okullar 3. sınıftan itibaren ilk İngilizce dersini vermektedir.
Rusya’ya baktığımız zaman, erken çocukluk dönemi sonrası çocuklar genellikle 9 ile 10 yaşlarında yavaş yavaş İngilizcede uygulamalı faaliyetlere geçiş yaparlar. Eğitimin öncelikli olarak yürütüldüğü Rusça dışında ikinci bir dil öğrenme seçeneği de Fransızca ve Almanca ile birlikte sunulur ve genellikle en yaygın seçenekler olmuştur.
Hindistan’ı incelediğimizde İngilizce öğrenimi resmi olarak 3.sınıfta başladığını fakat ebeveynlerin ve öğretmenlerin çocuklara dili mümkün olduğunca erken öğretmek için eğitim merkezlerine göndermektedirler. Bu arada Hindistan’da İngilizce dilinin genellikle ev ortamında, çevresinde ve toplumunda konuşulmadığı da bilinmektedir.
Dünyanın en öncü ve önde gelen üniversitelerde öğretim üyesi olarak görev yapan Pakistan asıllı profesörler, dil kapsamında anlayış eksikliğinin çocukların entelektüel olarak ilerleyemediği anlamına geldiğini ifade etmişlerdir. Dil engelinin öğrenmeleri zorlaştırdığını ve sonuç olarak öğrencilerin derslerden son derece sıkıldıkları için ezber yöntemiyle öğrenmeyi gerçekleştirdiklerini belirtmişlerdir. Pakistan da ki öğrencilere bilim anlatılacaksa Urducada veya iyi anladıkları bir dilde öğretilmesiyle derslere olan ilginin artması ve akranlarıyla birlikte ilerleme sağlanması olasılığı çok daha yüksektir.
Kaynak: Chiang Rai Times
Pakistan’da ikinci sınıf dersler olarak kabul edilen ve aynı zamanda öğretildikleri dili anlama yeteneğine büyük ölçüde bağlı olan beşeri bilimler için de ifade edilebilmektedir. Pakistan da ki öğrenciler ilk başta öğretildikleri dili anlayamazlarsa sosyal bilimler ve İngiliz Dili – Edebiyatı gibi dersleri üst düzeyde okumak ve öğrenmek imkânsız olmaktadır.
Üniversitelerde öğretim üyesi kadrosunda görevli profesörler derslerini İngilizce dilinde işlemektedirler. Bu sebeple bazen sınırlı çevirilere başvurmaktadır. Bunun en büyük sebebi öğrencilerin ne öğretildiğini anlayamadıklarını fark etmeleridir. Akademi yönünde de büyük bir sorun olarak görülmektedir. Kendilerine neredeyse tamamen yabancı olan ve bu dili ikinci dil olarak öğretme konusunda çok az becerisi olan öğretmenler ve uzmanlar tarafından öğretilen bir dilde üniversite öğrenimi ile başa çıkmak zorunda olan hem genç hem de daha büyük öğrencileri de büyük ölçüde etkilemektedir. Güney Asya bölgesinde yapılan bu bulgular ve sonuçlarda 2021 yılının son ayları ve 2022 yılının şu sürecini yansıtmaktadır.
Sonuç olarak; ayrıcalık, sınıf ve zenginlik temelinde derinden bölünmüş ve tabakalaşmış bir toplumda çok daha fazla devreye girmektedir. Ayrıcalıklı ailelerin çocukları okullara devam ederken ve İngilizcenin yaygın olarak konuşulduğu-kullanıldığı ailelerin üyesi olsalar da, diğer hanelerdeki meslektaşlarının iş bulma umutları çok az olmaktadır. Bunun en büyük sebebi kolej veya üniversiteden sonra bile dile tam olarak hakim olamamaktadırlar.
Ayrıcalıklı olanlar bölgede her zaman ekstra bir destek alır; imtiyazsızlar düşük seviyelerdeki derinlere itilmektedir. Özel ve devlet üniversitelerinde, toplumdaki statüleri ve İngilizce konuşma ve yazma becerilerinin eksikliği nedeniyle, bir üniversiteye kabul edilme çabalarının hiçbir anlam ifade etmemektedir. Öğrenciler kendilerini nitelik bakımından geliştirememe ve daha iyi işler bulamadıkları için yerine orta veya daha düşük seviyelerde işler yapmaya zorunda kalmışlardır. Dil öğrenme konusunda iletişim eksikliği veya ailelerinin toplumdaki statüsünün de etkisi bulunmaktadır. İletişim bağları güçlü olan ve çeşitli kademelerde nüfuz sahibi olan insanların çocuğu, vasıflı olmasa bile iş bulabilmektedir.
Ülkenin öğrenme kalıplarının eşitlenmesi ve daha sonra bazı yönlerden İngilizce ile bağlantılı olan ayrıcalık konusu da ele alınması gereken püf noktadır. Ayrıca, çocukların derslerinin yükünü daha az hissetmelerini ve öğrendiklerinden zevk almalarını ve tercihen kendi dillerinde öğrendiklerini anlamalarının sağlanması, böylece öğrencileri ileriye taşıyacak, merak ve ilgiyi de geliştirecektir.
Güney Asya bölgesinde eğitime dair herhangi bir statüde bilim adamı ve akademisyen yetiştirmeyi de bu durum olumsuz etkileyebilmektedir. Bölge nüfusunun çoğunluğunun genç ve 30 yaşın altında olduğu düşünüldüğünde sorun gerçekten çok daha büyük görünmektedir. Bu sebeple ilk başta olarak dil konusu ele alınmalı, bunu Güney Asya bölgesi genelinde eğitim kurumlarında yaşayanların karşılaştığı diğer sorunlar izlenmeli ve somut çıktılara muhakkak ulaşılmalıdır.