1. Anasayfa
  2. Makaleler

İklim Okuryazarlığı Eğitimin Kalbinde Olmalı

Geleceği Koruyan Sınıflar

İklim Okuryazarlığı Eğitimin Kalbinde Olmalı
0

Bir sınıf hayal edin: Öğrenciler yalnızca kendi kariyer hedefleri için değil, aynı zamanda yaşadıkları gezegenin geleceği için sorumluluk duygusuyla yetişiyor. Bu yüzden iklim krizinin etkilerinin derinleştiği çağımızda, iklim okuryazarlığını eğitimin köşe noktalarında değil, doğrudan merkezinde konumlandırmak zorundayız. Çünkü bugünün öğrencileri, yarının liderleri, bilim insanları ve karar vericileri olacaklar. Ne yazık ki bugün dünya genelinde milyonlarca öğrenci, iklim değişikliğinin temel bilimsel gerçeklerini, ahlaki sorumluluğunu ve taşıdığı aciliyeti tam anlamıyla kavrayamadan mezun oluyor. Bu durum yalnızca bireysel bir kayıp değil; aynı zamanda tüm gezegen için büyük bir risk anlamına geliyor.

İklim bilincinin eğitimle bütünleşmesi durumunda neler değişebilirdi? Matematik derslerinde öğrenciler karbon ayak izlerini hesaplamayı öğrenir, fen derslerinde yenilenebilir enerji kaynakları üzerine deneyler yapardı. Edebiyat derslerinde iklim temalı romanlar ve şiirler üzerinden çevreye duyarlılık kazandırılırken, tarih derslerinde iklim değişimlerinin geçmiş uygarlıklar üzerindeki etkileri işlenirdi. Böyle bir sistemde bilgi, öğrencilerin yaşamlarıyla doğrudan ilişkilendirilir, eğitim hayatın tam merkezine yerleşirdi. Öğrenciler, öğrendikleri bilgileri gerçek dünya sorunlarına uygulayarak, teoriyi pratiğe dönüştürmeyi öğrenirdi.

Kendi yürüttüğüm atölye çalışmalarında bu yaklaşımın ne kadar etkili olduğunu gözlemliyorum. Çocuklar, rüzgar enerjisiyle çalışan sulama sistemleri, deniz plastiklerinden geri dönüştürülmüş malzemelerle yapılan ürünler ve karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik şehir projeleri tasarlıyorlar. Bu tür projeler sayesinde öğrenciler yalnızca bilgi edinmekle kalmıyor, aynı zamanda hayal güçlerini kullanarak somut çözümler üretmeyi öğreniyorlar. Bu süreçte, doğaya zarar vermeden yaşamanın mümkün olduğunu deneyimleyerek kavrıyorlar.

Burada önemli bir ayrımı net bir şekilde vurgulamak gerekiyor: Bilgi sahibi olmak ile bu bilgiyi kullanarak harekete geçmek arasında büyük bir fark var. Geleceği koruyacak bir nesil yetiştirmek istiyorsak, öğrencilere sadece bilimsel veriler sunmakla yetinmemeliyiz. Aynı zamanda onlara sorumluluk bilinci, empati, liderlik ve yaratıcı problem çözme becerileri de kazandırmalıyız. Çünkü bu kriz sadece bilgiyle değil, ancak bilinçli tutumlar ve kolektif eylemlerle aşılabilecek.

Bugün birçok ülke, iklim eğitiminin öneminin farkına varmış durumda. İtalya, 2019 yılında ilkokuldan liseye kadar tüm öğrenciler için iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik derslerini zorunlu hale getirdi. İskoçya, iklim kriziyle mücadeleyi müfredatın her aşamasına yerleştiren öncü çalışmalardan birini başlattı. Ancak dünya genelinde bu adımlar hâlâ yetersiz. İklim okuryazarlığı geçici bir kampanya ya da dönemsel bir proje gibi görülmemeli. Eğitim sisteminin kalıcı, ayrılmaz bir parçası haline gelmelidir.

Eğitimde bu değişimi sağlamak için öğretmenlerin rolü çok kritik. Bir öğretmen eğer iklim krizine yalnızca yüzeysel bir konu gibi yaklaşırsa, öğrenciler de aynı kayıtsızlığı benimser. Oysa öğretmenler konuyu içselleştirip tutkuyla ele alırsa, bu duygu öğrencilerine de geçer. Öğretmenlerin iklim değişikliği konularında donanımlı olması için sürekli eğitim ve destek almaları şarttır. Eğitim fakültelerinin de iklim bilincini öğretmen yetiştirme süreçlerine dahil etmeleri artık kaçınılmaz hale gelmiştir.

Bununla birlikte, iklim okuryazarlığı sadece sınıflarla sınırlı kalmamalıdır. Veliler, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, medya ve özel sektör bu süreçte aktif roller üstlenmelidir. Çocukların evde öğrendikleri alışkanlıklar okulda pekişir. Aileler evde enerji tasarrufu yaparak, atıkları ayrıştırarak ya da çevre dostu ürünleri tercih ederek çocuklarına örnek olabilir. Belediyeler topluma açık yeşil alanları artırarak ve çevreci projeleri destekleyerek iklim bilincini güçlendirebilir. Medya organları, iklim krizini doğru ve etkili bir şekilde gündeme taşıyarak kamuoyunun farkındalığını artırabilir. Şirketler ise sürdürülebilir uygulamaları benimseyerek sorumluluklarını yerine getirebilirler.

İklim krizine karşı bireysel eylemler kadar, kolektif hareketlerin de önemi büyüktür. Bir bireye plastik kullanımını azaltmanın önemini öğretmek etkili olabilir; ancak bir toplumu geri dönüşüm yapmaya, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeye teşvik etmek daha büyük değişimlere yol açar. Eğitim, sadece bireysel farkındalık yaratmakla kalmamalı; aynı zamanda toplumsal dönüşümün motoru olmalıdır.

Sonuç olarak, eğitim sistemimizin önceliklerini yeniden gözden geçirme zamanıdır. Sadece sınav sonuçlarına, diploma almaya ya da akademik başarıya odaklanan bir anlayışla yetinemeyiz. Eğitimin amacı, aynı zamanda doğayı koruyan, dünyayı daha yaşanabilir kılmak için mücadele eden bireyler yetiştirmek olmalıdır. Öğrencilere yalnızca bilgi değil; empati, sorumluluk ve liderlik ruhu da aşılanmalıdır. Çünkü bugün aldığımız her karar, attığımız her adım, yarının dünyasını doğrudan belirleyecek.

Unutmayalım ki eğitim sadece bireyleri değil, toplumların geleceğini şekillendirir. İklim okuryazarlığını eğitimin merkezine koymak, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmanın en etkili yoludur.

Facebook Yorumları

Zübeyde Arslan, 1982 yılında Muş, Türkiye'de doğmuş olup, ilkokul eğitimini Tekirdağ'da, ortaokul ve lise eğitimini ise Aydın'da tamamlamıştır. Atatürk Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü'nden mezun olduktan sonra, 20 yıldır Uzman Sınıf Öğretmeni olarak İstanbul'da görev yapmaktadır. Eğitimde mesleki gelişime büyük önem veren Zübeyde Arslan, kariyeri boyunca pek çok seminer ve eğitim programına katılarak bilgi ve becerilerini sürekli olarak geliştirmiştir. Yenilikçi öğretim yöntemlerini benimseyerek öğrencilerinin yalnızca akademik başarılarını artırmakla kalmayıp, aynı zamanda eleştirisel düşünme, problem çözme ve yaratıcılık gibi 21. yüzyıl becerilerini kazanmalarına da rehberlik etmektedir. Zübeyde Arslan'ın uzmanlık alanları arasında IB & PYP Uzman Sınıf Öğretmenliği, Üstün Zekalılar Eğitimi, Akıl ve Zeka Oyunları Eğitimi, Anlayarak Hızlı Okuma Eğitimi, Öğrenci Koçluğu ve Oyun Terapisi bulunmaktadır. Her öğrencinin bireysel ihtiyaçlarına uygun çözümler üretmeyi ve öğrenme süreçlerini daha verimli hale getirmeyi amaçlamaktadır. Eğitim alanındaki tecrübelerini ve birikimlerini paylaşmak amacıyla "21. Yüzyıl Sınıfı: Öğretmen, Veli İşbirliğinde Dönüşüm Rehberi" adlı kitabını kaleme almıştır. Ayrıca, "Eğitim Her Yerde" platformunda köşe yazıları yazarak eğitimciler ve velilere rehberlik etmektedir. Sosyal sorumluluk projelerine de aktif olarak katılan Arslan, Görme Engelli Öğrencilere Yönelik (GOP DKO) Gönüllü Öğretmenlik Projesi'nde yer alarak, özel gereksinimli öğrencilere eğitim süreçlerinde destek vermektedir. Yenilikçi eğitim anlayışı ve fark yaratan projeleriyle, öğrencilerinin akademik ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamaya devam etmektedir.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

Yorumunuz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.